Bir hafta olmuştu.
Kerem ile tesadüfen kapının önünde karşılaşmaları dışında hiç yüzünü görmedi, eve gelmiyordu geldiği zamanlarda da o olmuyordu.
Başa dönmüşlerdi yine, zaten hiçbir yol katedemiyorlardı. Başladığı nokta ile gerisi arasında gidip gelip ileriye tek bir adım atamıyordu ikisi. Asef adım atmaya kalktığında Kerem'in çelmesi ile yere düşüyor, kafasını kaldırıp yüzüne baktığında ise aşkla bakan gözlerini görüyordu.
Çelmeyi takıp düşüren kendisiydi, elini bile uzatmadan kalkmasını istiyordu. Kalktığında bir daha düşürmeyeceğinden emin değildi. Bu yüzden bu bir haftadır düştüğü yerde öylece kalmıştı. Zaten Kerem bu sefer ondan kalkmasını bile istemiyordu.
Kerem'in evde olmadığını bildiği için öğlene doğru işlerini bırakıp Bulut'un yanına geldi, onunla konuşmak istiyordu. Kendi başına çözemiyordu artık.
"Turgay, Bulut nerede?" diye sordu omzuna astığı kareli gömleğin kollarını zarifçe tuttu, gömleği kenara koydu.
"İçeride çamaşırlarımızı seriyor." dedi mutfağa girerken.
"Arda nerede?" diye sordu bu sefer çamaşır odası gibi kullandıkları odaya girerken, daha doğrusu Erhan ve Arda'nın kaldıkları odaydı. Erhan sadece sabahları odasını acıyordu resmen mahrem kuralını getirmişti.
"Okula gitti o, seminer varmış. Sertifika almak için oraya katıldı." sesi sonlara doğru uzaklaşmıştı.
Asef görmese bile kafasını sallayıp Erhan'ın odasına ilerledi ve açık olan kapıdan içeri girdi. Küpeli, serseri tarzı ile çamaşır asan çatık kaşlı Bulut'u gördüğünde durgunluğuna rağmen sırıttı.
"Doya doya Anadolu programının bugünkü konuğu Bulut Vera, Bulut bacı nasılsın." dedi yanına ilerlerken. Bulut irkilerek kendisine baktı ve ardından gözlerini devirdi.
"Dalga geçme Asef." dedi bir baksırı çırpıp çamaşır telinin üzerine koyarken.
"Kolay gelsin," dedi sepetin içindeki kıyafetlere bakarken. "Kerem'in var mı?"
"Yok o kendisi asmış zaten, adam temiz ya." dedi Bulut bir atleti daha hırsla çırparken. Asef derin bir nefes alıp biraz daha yaklaştı ve sırtını duvara yaslayıp onu izledi. Küpeli genç birkaç saniye süren sessizlikten sonra bakışlarını ona yöneltti.
"Noldu?" aslında cevabı biliyordu. Asef gözlerini kapattı ve kafasını sert duvara yasladı.
"Bulut ne yapacağımı bilmiyorum, bir türlü düzelemiyoruz ve gittikçe kötü oluyoruz."
"Ayrılın o zaman." dedi Bulut net bir sesle.
"Yapamayız." dedi direkt.
"Barışın."
"Olmuyor."
"E o zaman siktirin gidin." dedi öfkeyle, Bulut bile işin içinden çıkamıyordu artık.
"Bir daha gitmesine izin vermem." Asef onun aksine sakin konuşuyordu.
"Madem birbirinizi seviyorsunuz, ki bir ara iyiydiniz. Yine öyle çabalayın, bir kere olduysa bir daha olur." Asef gözlerini açıp çamaşır asan arkadaşına baktı.
"Kabullenmiyor."
"Neyi?" Bulut anlamayarak.
"Kendisi beni terk ettiği halde, gidip başkaları ile yattığım için beni suçlu buluyor. Ayrıyız ve onu bir daha göremeyeceğimi düşünüyordum ama o çizdiğim resimleri ve Sonat'ın attığı videodan sonra delirdi. Kalbinde ben varken nasıl başkası ile beraber olursun diyor ve kabullenmiyor. Terk ettiği için bu hale geldiğimizi kabullenmiyor." Bulut'un gözlerinin içine bakarak kendini açıkladığında küpeli genç bir süre sessizce durdu.
"Ağır bir durum, kabullenmesi zor." dediğinde Asef kaşlarını çattı.
"Ağır bir durum olduğu bir gerçek ama haksız değilim. Onu aldatmışım, onunla beraberken başkalarının altına girmişim gibi davranıyor. Kalbimde olması bir şeyi degiştirmiyor ki, ömür boyu içimde bir ukte olarak kalacaktı zaten. Ama onu aldatmadım, ihanette etmedim. Bunun açıklamasını bile yapmak saçma geliyor artık." yaslandığı yerde rahatsızca kıpırdandı, bu konuyu konuşmak bile sinirlerini bozmaya başlamıştı artık. O videoyu gördüğü için özür dilemişti, eski sevgilisiyle hâlâ iletişimde olması bir hataydı. Ama onun dışında bir yanlış yaptığını düşünmüyordu.
Bulut bir süre durdu ve ardından bitmek üzere olan çamaşırları asmaya devam etti.
"Geçen yıl Turgay ile saçma bir mevzudan dolayı ayrılmıştık hatırlıyor musun? İki gün sürmüştü." dedi diğer yandan kendisine bakarken. Asef kafasını salladı.
"Ha işte ben o zaman gidip Tayfun ile yattım." sakince konuşup çamaşırları asmaya devam ederken Asef'in gözleri irileşti.
"Ne?" istemsizce sesini biraz yükseltti. "Ne diyorsun oğlum sen?"
"Duydun işte," dedi Bulut gözlerini ona dikip. "Üzgündüm, biraz kafa dağıtmak için onunla yattım."
"Salak mısın oğlum sen? Turgay burada iki gün boyunca ağzına bir lokma bile almadı." Turgay'ın o halleri aklına geldiğinde ense köküne bir ağrı saplandı, çünkü onu öyle görünce kendi yaşadıkları aklına gelmişti ve hayatında ilk defa Turgay'a o kadar üzülmüştü.
"Biliyorum, ben de üzgündüm. Ama hatırlarsan o bana siktir git demişti." omuz silkip konuştu.
"Çünkü çocuğun belasını sikmiştin Bulut." zaten bir haftadır ruhu bunalıyordu, bunu duyduğunda daha çok boğulurmuş gibi hissetti.
"Turgay'ın üzüleceği bir konu yok, yani üzülebilir ama benim bir suçum yok. Biz o zaman ayrıydık." yeniden çamaşırları sermeye devam etti.
"İki gün içinde barıştınız Bulut, nasıl için acımadan geri onunla konuşt-" sona doğru bir şeylerin farkına vardığında kaşları çatıldı, bu hikaye bir yerden tanıdık geliyordu. Bulut tek kaşını kaldırıp gülümsedi.
"İşte böyle Asef," dedi elindeki siyah kumaşı demire bırakırken. "Hikayenin kahramanları farklı olsa bile yanlış yanlıştır. Kerem ve senin ayrılma sebebin ve zamanınız daha farklı olabilir ama hisler aynı."
Asef çatık kaşları ile onun yüzüne bakıyordu.
"Tek fark, o gitti ve sen burada kaldın. Eğer onu unutup yoluna devam etseydin üzülürdü ama bu hale gelmezdiniz. Şimdi ise hem üzülüyor hem sinirleniyor." diye açıkladı yeniden.
Asef başkasının bile yaşayacağı acıyı kalbinde hissettiğinde boğulurmuş gibi hissetti, Kerem'in acısını düşünemiyordu bile. Haklı haksız olayından çok, hissedilen acı vardı.
"Anladım." dediğinde Bulut gülümsedi.
O sırada kapıdan bir ses geldiğinde ikisi beraber odanın yarım açık olan kapısına baktılar. Turgay.
"Hassiktir..." diye bir nida döküldü Bulut'un ağzından.
Turgay titreyen vücudu ve öfkesiyle arkasını döndü ve bir hızla oradan ayrıldı. Bulut arkasından giderken öylece bakakaldı.
Sanırım bu sefer Bulut naneyi yemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...