65- HIRPALANMAK

22K 2.1K 581
                                    

Sevdiğinden bihaber yaşadığı günleri düşündü, özellikle onun keyfinin yerinde oldufunu hayal ettiği zamanları.

Bensiz mutlu olmasın diyordu içindeki o ses, dileğinin kabul olacağını bilememişti, bilseydi eğer böyle bir şey dileyeceğine kıyardı canına.

Zaten kıymışlardı canına, sevdiğine.

Koltukta sımsıkı sardığı sevdiğinden acı dolu bir mırıltı düşüncelerinin arasına sızdığında anında bakışlarını ona yöneltti. Kendini biraz geriye çekip buruşmuş surata baktı.

"Noldu?" diye sordu telaşla. Kerem dudaklarını birbirine bastırdı.

"Bir şey yok." dedi sadece, ağlamaktan sesi kısılmıştı.

Asef cevap vermeden gözlerini yüzünde gezdirdi, ardından yavaşça eline yönelttiğinde irkildi. Sardığı tişörtü kan içinde kalmıştı. O an sanki ilk defa görüyormuş gibi paniğe kapıldı. Unutmuştu, diğer acıların yanında bunu unutmuştu.

"Siktir..." diye mırıldandı birden ayağa kalkarken. "Yürü, doktora görünmen lazım."

Aceleyle odaya gidip bir tişört giyinmek için adım attı fakat bileğinden tutulması ile durmak zorunda kaldı. Dönüp baktığında Kerem buruşmuş suratıyla kendine bakıyordu.

"Yasef'i ara, o doktor getirsin. Başka yere gitmek istemiyorum." dediğinde Asef itiraz etmek için dudaklarını araladı ama karşısındaki adamın itirazları dinleyecek hali bile yoktu.

"Tamam, tamam." duraksayarak söylediği şeyden sonra gözlerini ondan çekip etrafa bakındı. Telefonunu koltuğun üzerinde görünce oraya hızla ilerleyip eline aldı ve ekranı açıp son aramalar kısmında Yasef'in ismini bulup üzerine tıkladı.

Telefon ikinci çalışında açıldı.

"Kerem yanında mı?" sesi telaşlı geliyordu.

"Yanımda, eli biraz kötü. Muhtemelen çatlamış ve hatta kırık bile olabilir, sebebini sorma. Kerem senin doktor getirebileceğini söyledi. Acele et."

Ona izin vermeden konuşup telefonu kapattı, telefonu kenara fırlatıp yeniden Kerem'in yanına ilerledi. Onun sardığı tişörtü açtığını görünce kaşlarını çattı.

"Açma!" diye bağırdı, onun parçalanmış elini görmek istemiyordu.

"Bağırma, bir şey yok." demesine rağmen yüzünü buruşturdu ve derisine yapışmak üzere olan kumaşı kaldırdı.

"Nasıl bu hale getirdin elini geri zekalı çocuk?" dedi önüne çökerken. Az önceki konuşmayı ikiside unutmuş gibi davranıyorlardı, daha doğrusu Asef karşısındaki oğlan daha da erimesin diye böyle yapıyordu. Yalnız kaldığı ilk an boğazı yırtılırcasına ağlayacağını biliyordu.

"Telefonu parçaladım, sonra da betona vurdum." sakince açıkladı ama tişörtü tamamen çekince acı dolu titrek bir nefes çekti dişlerinin arasından.

Asef hiçbir şey diyemedi, o sırada telefonu yeniden çaldığında ayağa kalkmak yerine biraz uzanıp koltuğun üstünden telefonu alıp ekrana baktı. Yasef.

Telefonu açtığında arabanın sesi geliyordu.

"Doktorun yanındaydım zaten, söylemeyi unuttun siz neredesiniz?" Asef gözlerini devirdi.

"Benim evimde."

"Tamam." dedi ve bu sefer o yüzüne kapattı.

Telefonu kenara koyduğunda Kerem'in parçalanmış eline gözleri değdi, acayip kötü görünüyordu. Bir şeyler yapmak istiyordu ama daha fazla zarar vermek istemiyordu.

"Dokunma sen, bekle." dedi gözleri elindeyken. Kerem usulca kafasını salladı.

Hemen yanına gidip sağlam olan elini tutup sevdiğine sıkıca sarıldı. Boynunu hafif hafif öperken, tamamen sevgi dolu hissediyordu.

Ortalama bir on beş dakika sonra zil çaldığında Asef sardığı bedenden ayrıldı ve ayağa kalktı.

"Geldiler," dedi kapıya ilerlerken, sevdiği daha fazla acı çekmeyeceği için mutlu olmuştu.

"Asef," kapıya ulaşmak üzereyken Kerem'in sesini duyunca ona omzunun üzerinden baktı. Kerem üzerini gösterdi. "Üzerine bir şey giy, sonra aç."

Asef iki afalladı, bu halde bile mi? Kerem'in bakışlarında gördüğü ciddiyet ile gözlerini abartılı bir şekilde devirdi. Kapıya doğru bir adım daha attı.

"Asef!" diye uyarı dolu bir sesle seslendi.

"Asef'ini sikeyim." diye mırıldandı istemeden ve yönünü değiştirip odasına ilerledi.

Söylene söylene odasına girip dolaptan bir tişört çıkardı, giyinirken odadan çıktı ve zil birkaç kere daha çalarken kapının önüne gelip tişörtünü tamamen indirdi ve kapıyı açtı.

"Niye açmıyorsunuz lan?" dedi Yasef endişeyle içeri girip, arkasında ise büyük bir çantayla başka bir genç girdi. Simsiyah saçları ve kirli sakalı vardı, gözleri maviydi. Kulağında ise bir küpe vardı.

İkisi önünden geçip giderken kapıyı kapattı. Arkasını döndüğünde Yasef'in salonun girişinde duraksadığını gördü. Saniyeler içinde yüzünü buruşturup arkasını döndü.

"Ne yaptın ulan sen eline." dedi gözlerini kapatıp, görmeye dayanamıyormuş gibiydi.

"Bakma sen, geç mutfağa otur." dedi Kerem yanına çökmüş doktora bakarken.

"Asef ile beraber mutfağa geçin, haydi." dediğinde Asef oraya doğru bir adım attı ama elini görünce yüzünü ekşitti. Çünkü doktor hiç zarif davranmadan bakıyordu eline.

"Yavaş." dedi Asef istemsizce ama saniyeler sonra bir el kolunu kavrayınca dönüp yanına baktı.

"O bilir işini, gel mutfağa gidelim."

Asef'in bir şey demesine izin vermeden mutfağa çekiştirdiğinde itiraz edemedi, mutfağa girdiklerinde hâlâ kolunu tutuyordu.

Birden kapı kapanıp kolunu kavrayan elin sıklaşması ile afalladı, saniyeler içinde ise sırtı serçe mutfağın duvarına çarpıldı. İstemsizce yüzünü buruşturdu.

"Sen mi bir şey yaptın?" az önceki Yasef gitmiş yerine sinirli, kinli bir Yasef gelmiş gibiydi. Kolunu öyle sıkı tutuyordu ki gözleri dolu dolu oldu.

"Hayır," dedi ilk başta, daha sonra sinirle dişlerini birbirine geçirdi. "Ama eğer şimdi kolumu bırakmazsan sana çok kötü şeyler yapacağım."

Yasef birkaç saniye duraksadı, ardından sanki uykudan uyanmış gibi kolunu aniden bıraktı ve geri çekildi. Gözlerini iri iri açmıştı, o kolunu bıraktığında sıktığı yere dokunmamak için büyük bir çaba sarf etti.

"Özür dilerim."

"Geçmiyor amına koyayım, geçmiyor." dedi Asef sinirle, karındaki adamı gogsujden itip belinin mutfak tezgahına çarpmasını sağladıktan sonra bir hışımla balkona ilerledi ve balkonun kapısını sert ve gürültülü bir şekilde kapattı. Serin hava yüzüne akın ettiğinde dudakları büküldü.

"Sikeyim..." diye mırıldandı titreyen sesiyle.

Bağırarak ağlamak istiyordu.

Ama sadece sessiz olması gerekiyordu, içerideki sevdiği adam için.

***

Asef'in modeli çok tatlı len...


FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin