medya: oğuz
Asef arabasını park edip arabasından sakince çıktı. Eve gitmek için pek hevesli değildi çünkü Kerem bugün mekanda geceye kadar duracaktı ve orası kalabalık olduğu için kendisinin gitmesine izin vermemişti.
"Sanki ne olacak amına koduğumun hanzosu." kapıyı sinirle kapatıp siyah montunun yakasını düzeltti ve arabanın anahtarını cebine koydu.
İki elini montunun cebine koyup sağına soluna baktı ve apartmana ilerledi. Montunun cebinden apartmanın anahtarını çıkardı ve kapıyı açtı. Kafasını kaldırıp baktığında merdivenlerden inen Oğuz'u gördü. Gözlerini dikmiş bakıyordu, üzerindeki hırkayı yeni giymiş gibi düzeltti.
Asef istemsizce çatılan kaşları ile bakışlarını ondan çekti, daha doğrusu göz devirdi. Kapıyı kapatıp ona aldırmadan merdivenlere yöneldiği sırada onun sesini duydu.
"Uzun bacaklı." onu geride bırakıp bir adım atmışken sesiyle adımlarını durdurup anında kafasını çevirip sinirle ona baktı.
Oğuz ellerini hırkasının cebine koymuş kendisine bakıyordu. Derin bir nefes alıp vücudunu tamamen ona çevirdi ve bir adımda yanına gidip tam dibine girdi.
"Ne istiyorsun?" diye sordu soğuk bir sesle. Sinirlenmemek için kendini zor tutuyordu.
"Seninle konuşmak istiyorum." Asef'in kaşları havalandı.
"Sebep?" Oğuz burnunu çekip bir adım daha yaklaştı.
Dudakları aralıktı, ondan gelen yoğun çilek kokusu ile kaşlarını çattı. Böyle bir çocuğun bu tarz tatlı parfümler sıkacağını tahmin etmezdi. Güzel korkuyordu ama siyah jelatin ile kaplanmış pembe bir şeker gibiydi. Görüntüsüne tersti.
"Arda hakkında." düşüncelerinden kardeşinin adını duyduğunda ayrıldı ve karşısındaki çocuğa dümdüz baktı.
"Erhan ile ilgili olmasın?" imayla söylediği şey Oğuz'u güldürdü.
"Evet, onu da bağlıyor. Ama o beni ilgilendirir." dediğinde Asef'in kaşları alayla havalandı, onu çoktan sahiplenmişti.
"Hayırdır, sen kimsin?" kavga etmeye meyilli bir soruydu bu, ses tonundan belliydi.
"Oğuz ben, gerisini de sonra anlatırım ama önce başka bir konu konuşacağız. Yani ben söyleyeceğim gerisi sana kalmış." birkaç saniye suratına baktı ve ardından kafasını sağa çevirdi hızla 'ne?' dermiş gibi
"Söyle." dedi tükürür gibi. Oğuz bu tavrına hiç aldırmadan ilk başta merdivenlerin yukarısına baktı ardından yine kendisine döndü.
"Arda," dedi Oğuz sakince. "Onun yanında gezdiği birkaç kişi uyuşturucu kullanıyor."
Asef afallayarak ona baktı, yüz ifadesi nasıl değiştiyse karşısındaki çocuğun hin bakışları değişmiş, daha sakin ve anlayışlı bakmaya başlamıştı.
"O kullanıyor mu bilmiyorum, hiç görmedim. Ama hali bunu gösteriyor," dedi hızlı hızlı, kendisini ikna etmeye çalışıyordu sanki. "Normalde olsa haddim olmayan bir şeye karışmam ama Erhan'ın durumunu yeni öğrendim, eski sevgilisinin uyuşturucu kullandığını bilse çok kötü olacak."
Asef hâlâ duyduklarının şokundaydı, sinirden eli titriyordu.
"Ayrıca Arda'ya da yazık, daha gencecik. Kendi tercihidir diye karışmadım hiç ama gerçekten eğer kullanıyorsa yakında daha da kötü olacak. Sen onun abisi sayılırsın, konuş onunla. Ha derse içmeye devam edeceğim, ona göre bilgim olsun Erhan'ın öğrenmemesi için elimden geleni yaparım. Sadece geri dönülecek bir şeyse onu uyar ve doktora götür."
Sustu, sustu... Yaptıklarını ve son halini düşündükçe daha fazla sinirlendi.
"Yalan söylemiyorsun değil mi?" Oğuz anında kafasını olumsuz anlamda iki yana salladı.
"Eğer yalan söylüyorsam üst katta oturuyorum zaten, gelip hesabını sorabilirsin. Arda yalanlarsa diyeceğim bir şey yok, en fazla görüntüler ile kanıtlarım ama inan ajanlık yapacak vaktim pek yok. Derslerim çok yoğun, kendime bile zor zaman ayırıyorum. Yapamam öyle şeyler." diye hızlı hızlı konuştuğunda Asef'in beyni daha çok bulandı.
İstemsizce ona da öfkeli bir bakış atıp arkasını döndü ve merdivenleri sinirle çıkmaya başladı. Bu sinirinin ve öfkesinin hedefi sadece Arda'ydı.
Erhan'ın durumunu bildiği halde eğer böyle bir şey yapıyorsa, Asef'in elinden kurtulamayacağı malumdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...