31- ASEF'İN EVİ

22.9K 2.4K 1.1K
                                    

Bulut'un 'sana geliyoruz' mesajından sonra Asef uzandığı yerden bir hızla kalkıp evi toparlamaya başlamıştı.

Evi hiçbir zaman dağınık olmamıştı aslında, sadece toparlaması gereken şeyler evin her köşesinde yer alan Kerem resimleriydi.

Sonat ile ayrıldıktan sonra artık saklayarak değil, daha açık açık yaptığı için resimler her bir köşeye yayılmıştı.

Tuvalleri toplamak sıkıntı olmuyordu ama boş bulduğu her yere Kerem'in suretini çizdiği için en olmadık yerlerden resimleri çıkıyordu. Mesela boya siparişi verdiği sitenin getirdiği fişin arkasına çizdiği resim... Onu ne ara çizdiğini bile hatırlamıyordu. Kalemi eline aldığında boş bulduğu her yere onun resmini çiziyordu.

Son resmide odaya düzenli bir şekilde koyduğunda zil sesiyle kalbi yine deli gibi atmaya başladı. Derin bir nefes alıp kapıyı kapattı ve kilitleyip odanın anahtarını cebine koydu. Arkasını dönüp kapıyı açmaya gidecekti ki boy aynasında kendisi ile göz göze gelince kaşlarını çattı.

"Kendimi toparlamayı unuttum." diye mırıldandı dağınık saçlarına bakarken, beyaz tişört ve krem rengi eşofmanına baktığında ağlamak istedi. Kerem'in karşısına böyle mi çıkacaktı şimdi?

Kapı bir kez daha çaldığında yapacak bir şey kalmadı diyerek kendisine son bir bakış atıp saçlarını olduğu kadar düzeltti ve büyük adımlarla kapıya ilerledi. Elini kapının koluna koyup derin bir nefes aldı ve surat ifadesini düzeltip gülümsedi.

Kapıyı açtığında ilk başta Bulut ve Turgay'ı gördü, hemen arkasında Erhan ve Arda ve onların arkasında sohbet eden Kerem Ve Yasef.

Yasef'i gördüğü anda gülümsemesi soldu, o piçin ne işi vardı evinde?

"Uyuyor muydun?" diye sordu Erhan üzerine bakarken.

"Yok yok, uyanıktım." dedi Asef kapının önünden çekilip onları içeri davet ederken. Diğerleri eve çoğu kez geldiği için ayakkabılarını çıkarıp direkt içeri ilerlediler.

Kerem kafasını eğip nazikçe selam verdiğinde aynı şekilde karşılık verdi, eve girdiği anda Asef mutluluk ile yerinden kıpırdandı. Onun resimleri için adadığı eve, haberi yokken giriyordu ama olsundu.

Kerem içeri ilerlerken gözlerini ondan çekip Yasef'e dikti, elinde iki tane poşet vardı ve yine gevşek gevşek sırıtıyordu.

"Elim boş gelmeyeyim dedim." deyip elindeki iki poşeti uzattı, poşetin üzerindeki yazıya baktığında tatlı getirdiğini anlamıştı. Ayıp olmasın diye elinden aldı ama yüzünü buruşturmamak için kendini zor tuttu.

"Teşekkür ederim."

"Ne demek, sen bana boş gelmiştin ama neyse." bunu takmadığını biliyordu ama işte laf sokmak tek amacı gibi duruyordu.

"Seni duvardan duvara çarparım, kes. Yürü." dedi Asef kapıyı sertçe kapatırken. Bu Yasef'e kahkaha attırmıştı.

Yasef'in sinir bozucu halleri artık kendisini mahalle kavgalarındaki adamlara çevirmişti, seviyesini yerle bir ediyordu bu salak çocuk.

Yasef içeri ilerlediğinde kafasını iki yana sallayıp içeri ilerledi ve poşetleri mutfak tezgahına bıraktı. Salona ilerlediğinde Kerem'in yanında oturan Yasef'i görünce daha fazla sinirleri bozulmuştu ama çaktırmadı.

"Aç mısınız? Yemek yapayım mı?" diye sordu tekli koltuğa otururken, uzun bacaklarını kendine çekti ve elini bacaklarına koydu.

"Sen aç mısın? Biz yedik, içmeye geldik öyle." etrafına bakarken konuştu, bu ev her zaman garibine gidiyordu.

"Yok yedim bende." dediğinde Erhan gözlerini ona çevirdi.

"Oğlum şu eve bir televizyon al artık, canım sıkılıyor her geldiğimde. Bir de nasıl bir şans varsa derbilere denk geliyor sana gelmemiz." Erhan konuştuğunda Kerem etrafına bakındı, sanki o an fark etmişti evde televizyonun olmadığını.

"Bilgisayar var, televizyona gerek kalmıyor ki ne yapayım." dedi Asef omuzlarını silkip.

"Sanatçı insanın hali bir başka." dedi Yasef, bu sefer pek dalga geçiyor gibi değildi. Asef dikkatlice ona baktı, dudağının kenarı kıvrılmıştı yine. Çaktırmadan laf sokuyordu artık.

"Aynen sen pek anlamazsın." dedi kendine engel olamayarak. Yasef kaşlarını kaldırıp ona döndü.

"Nereden biliyorsun?" kendinden emin konuştuğunda Asef kaşlarını çattı, bunu da mı çalmıştı?

"Yasef çok güzel keman çalar." diye açıkladı Kerem, onun sesini duyduğunda içi titremişti.

"Herkesin ne güzel yetenekleri var, benim yeteneğim Bulut gibi biriyle üç yıldır sevgili olmak." dedi Turgay sevgilisini kendine çekip dudaklarına sıkı bir öpücük kondururken. Bulut ona hiç aldırmadan telefonu ile uğraşıyordu.

"Evet birkaç kere Kerem ile konuşurken arkada sesini duyuyordum, baya iyi çalıyor." dedi Erhan yeniden o konuya dönerken. Arda hevesle Yasef'e baktı.

"Aa ben de dinlemek istiyorum, bize de çalar mısın?" dediğinde Yasef gülümseyerek baktı.

"Tabi çalarım Arda kardeş."

Asef'in morali bozulmuştu, onları sessizce dinlerken Kerem ile göz göze geldi. Gözlerini anında çekti.

"Asef'in de çizimleri çok iyiydi, birkaç kere tanık olmuştum." dedi Kerem değişik bir ses tonuyla. Tabi bu herkesi afallattı.

Asef bakışlarını ona çevirdi, gözlerini içine bakarken akan nehirin ve kuşların sesleri kulaklarında yankılandı. Kerem ile seviştiği ormanlık alanı hatırlamak içini titretti.

Bunu sadece kendisi hatırlamamıştı, belliydi. Asef utanarak gözlerini çektiğinde Kerem hâlâ ona bakıyordu.

Dakikalar sonra muhabbet değişti, biralar açıldı ve daha normal konulardan sohbet edilmeye başlandı. Daha sonra ise herkes evin içinde kendi aleminde dağıldı.

Kerem lavaboya gitmek için ayağa kalktığında ona göstermek amacıyla yanına gitti. Ona tuvaleti gösterdiğinde Turgay ve Asef balkona çıkmak için koridora girmişti.

"Asef yine mi kilitli şu oda? O kadar merak ediyorum ki..." diye mırıldandı dudaklarında sigara varken. Orayı sadece Sonat ve Bulut biliyordu, Arda'ya bile doğru dürüst bahsetmemişti.

Kerem tam lavaboya girecekken kaşları çatılıp kendi resimleri ile dolu olan odaya kısa bir bakış attı. Merak ediyor gibiydi ama daha sonra hiç aldırmadan tuvalete girip kapıyı kapattı.

O sırada balkona giren Turgay'ın arkasından ilerleyen Bulut durup cebinden küçük bir kağıt parçası çıkardı, daha doğrusu kareli bir defterin yırtılmış parçasıydı. Kağıdı Asef'e uzattı.

"Dikkatli ol yavrum, az kalsın Yasef görecekti." dediğinde resimin üzerindeki Kerem çizimine kısa bir bakış atıp anında cebine koydu. Sıkıntılı bir nefes aldı.

"Habersiz geldiniz ne yapayım." diye mırıldandı balkona girerken. Buradan tuvaletin kapısı görünüyordu, pencere kenarında duran sigarasından bir dal alıp dudaklarının arasına koydu, gözlerini kapıdan ayırmıyordu.

Turgay ve Bulut konuşmaya başlarken dakikalar sonra tuvaletin kapısı açıldı ve Kerem çıktı. Çıktığı anda bakışları o kapıya kaydı, yine kısaca süzüp salona doğru ilerledi.

Asef ise o an evinin içinde dolanan Kerem ile mutlulukla derin bir iç çekti.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin