183- SİNİRLİ ÜLKÜCÜLER

16.1K 1.3K 1.1K
                                    

Oğuz eli cebinde, aklı derslerinde, kalbi ise saçma sapan yerlerdeyken düşüncelere boğulmuş bir vaziyette mahalleye girdi.

Dersleri iyi olmasın rağmen neden daha iyi olmasın diye düşünüyor ve deliriyordu. En iyisini yapmak istiyordu, bölüm birincisi olarak bu üniversiteden diplomasını almak tek amacıydı.

Kalbi ise, düşüncelerine bile yer vermek istediği kişiyle meşguldü. Onu özlemişti ama hissettiği duyguların aşk olmadığından emindi. Sadece, alışmıştı.

Sıkıntı ile apartmanın önüne geldiği sırada kapının önünde duran beyaz renkteki arabadan inen Alperen ile kaşları çatıldı. Burada ne işi vardı? Kurt buluşması falan mı yapacaklardı? Kendi kendine yaptığı saçma espirilere gülmek üzereyken etrafına öfkeli gözlerle bakan Alperen ile göz göze geldi.

Alperen o an apartmana baskın yapar gibi gireceği sırada, kendisini görünce asıl aradığını bulmuş gibi sinirli ve öfkeli bir şekilde büyük adımlar atarak yanına geldi. Oğuz durmuş, şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Ne oldu-"

Alperen yanına geldiği anda sözünü kesip yakasından tutarak yakasından tuttu ve sırtını sertçe duvara yapıştırdı. Yakasını tek eliyle sıkıca kavrıyordu ama öyle büyük güç kullanıyordu ki iki elini kullansa bile bile ona engel olamazdı.

Karşındaki deliye dönmüş ülkücü dişlerini sıkıp, öfkeyle soluk alıp verirken gözlerinin içine bakıyordu.

"Kardeşim nerede?" dediğinde Oğuz kaşlarını çattı.

"Ben nereden bileyim lan?" dedi ama onun bu haliyle kendisi de endişelendi, Ecem bugün okula gelmemişti.  Telefonlarını da açmamıştı.

"Lan bana mesaj atmış, sevgilim ile gidiyorum demiş. Senden başka erkekle konuşmuyor kimi kandırıyorsun?" sabrı tükeniyormuş gibiydi.

Oğuz'un kaşları havalandı, demek solcu ile kaçmaya karar vermişti. İyi de bu devirde kaçmak mı kalmıştı? Hadi kaçıyordu kendisine neden haber vermiyordu? Beyninin içi saçma sapan soru işaretleri ile dolarken Alperen bir daha kendisini sertçe duvara yasladı. Canı acıdı için yüzünü buruşturdu.

"Söylesene lan, nereye görürdün kardeşimi?"

"Kardeşinin sevgilisi ben değilim." dedi yanmaya başlayan canı ile iyice öfkelenirken. Bir tane çakmak istiyordu suratına.

"Yalan söyleme bana sikik." Alperen elini kaldırdığında Oğuz irkilerek yüzünü gözlerini kıstı. Bir Osmanlı tokadı daha yemek istemiyordu.

"Eşcinselim ben." dedi kısık gözleri ile etrafı göremezken.

"O ne lan?" dedi Alperen sertçe.

"Gayim yani, erkek seviyorum." zaten kendisini gözlemlediği için bunu söylemek çok bir şey ifade etmemişti.

Kısık gözleri ile öylece dururken saniyelerce ses gelmediğinde kirpiklerini titreterek gözlerini araladı. Karşısındaki ülkücü çatık kaşları, havada kalmış eli ile suratına anlamsızca bakıyordu.

"İbne misin?" diye sordu tastiklemek için. Oğuz kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Hayır, sizden değilim. Eşcinselim." ibne lafından nefret ediyordu. Bu orospu çocuğu ülkücülerde sürekli ibne diyordu.

Alperen sanki son dediğine aldırmamış gibi derin düşüncelere daldı. Eli yavaşça aşağı inerken yakasını bıraktı ve üzerini süzdü. Sanki piercingi ve üzerindeki kıyafetleri gördükten sonra doğru söylediğini anlamıştı.

Alperen bir adım geriye gittiğinde Oğuz ona sinirle bakıp üzerindeki montu düzeltti. Tek eliyle dağıtmıştı resmen pezevenk. Şimdi ise her şeyi siktir edip ona bir tane vurmak için zaman kolluyordu. Vurup hemen apartmana kaçması gerekiyordu.

"Sen eşcinselsen," diye kendi kendine düşündü. "Ecem'in sevgilisi kim amına koyayım, başka bir erkekle konuşmuyordu ki."

"Sen öyle san." diye mırıldandı Oğuz, onun duymayacağını düşündü ama ülkücünün gözleri saniyeler içinde kendini buldu.

"Biliyor musun sen kime gittiğini?" dedi, sanırım Ecem onu öldürecekti.

"Yoo.." dedi ama bu dediğine ülkücü tabii ki inanmamıştı.

Yeniden sinirle kendisine bakıp vücudunu dikleştirdi.

"Kardeşimin yanına götüreceksin beni," Oğuz tam itiraz etmek için hazırlandı ki cümlenin devamı geldi. "Yoksa onu ben bulursam, her şey daha kötü olur."

Son söylediği şeyden sonra kalbine bir ağırlık çöktü, içini korku sardı. Abisini geçen gün anlatmıştı ve sert, katı biri olduğunu biliyordu. Onu kendisi bulursa kıza ağıza alınmayacak şeyler söyleyeceğine de emindi.

Tam bir şey söyleyeceği sırada bir ıslık çaldığında tüm dikkati dağıldı. İkisi de kafalarını sesin geldiği yöne çevirdiğinde üzerlerine büyük adımlarla gelen, çatık kaşlı Erhan'ı gördü.

Erhan'ın bakışları ikisi üzerindeydi, dudaklarındaki kürdanı yanlarına yaklaştığı anda çıkarıp kenara attı. Birkaç adım kala Alperen'e bakıp kafasını hayırdır anlamında salladı.

"Noluyor?" dedi biraz Oğuz'un önüne geçerek. Oğuz önüne geçen bedenin gergin omzunu gördü.

"Hiçbir şey," dedi Oğuz kenara çekilip onun arkasından çıkarken. "Sıkıntı yok."

"Oğuz, sen karışma bir." dedi kolundan tutup hafifçe kenara göndermek için iterken. Oğuz bir adım geri attığı sırada Alperen'in gözleri bir onun eline, bir de o elin tuttuğu kol arasında gidip geldi.

Erhan kendisini bırakıp önüne döndüğünde direkt Alperen ile muhatap oldu. İkisi her an birbirlerinin üzerine atlayacakmış gibi duruyordu.

"Ne işin var lan senin burada?" dedi Erhan, kendisini duymazdan gelmiş direkt karşındaki çocuğa bakarak konuşuyordu.

"Sana ne lan Meram'lı? Buranın muhtarı mısın?" dediğinde Oğuz bir tek 'Meram' kısmına takılmıştı, Konyalı olduğu için böyle hitap ediyor olmalıydı.

"Evet," dedi Erhan alay ederek. "Kibirli pezevenkleri mahalleye sokmuyorum."

Alperen tam üzerine bir adım atacaktı ki Oğuz gözlerini devirerek yine aralarına girdi ama az önceki başarısız girişimine göre bu daha işe yaramıştı. Alperen'in göğsünden tutup uzaklaştırdı.

"Kesin ya boş beleş kavgaları." dedi bıkkınlıkla, birazdan sen kimsin? kavgası çıkacağına emindi. "Erhan, o benim arkadaşımın abisi ve sıkıntı yok. Uzatma."

Erhan'ın gözleri kendisine değdi, emin olmak istermiş gibi bakıyordu. Oğuz kafasını salladığında emin olamadı ve geri çekilmedi. Oğuz içinden bir küfür mırıldanıp Alperen'in kolundan tuttu.

Tabi bu hareketi ile iki ülkücü şok olmuştu.

"Hadi, gidelim." dedi Alperen'in gözlerinin içine bakarken. Alperen afalladı ama ardından ters bir tepki vermeden Erhan'a sinirli bir bakış atıp arkasını döndü. Oğuz o yürüdüğü anda peşinden gitti.

İkisi arabaya binmeden önce arkada sinirli bir kurt bıraktığını biliyordu.

Ama onun aklında şu an Ecem ve bu Alperen'i bir yerde sıkıştırıp dövmek vardı. 

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin