Kerem ile tanıştığından beri bir mutlu olduysa on ağlamıştı.
Gerek onun yüzünden, gerekse onun için.
Yasef'in ona yanaşması o kadar iğrenç geliyordu ki, düşündükçe midesinin bulanmasına engel olamıyordu. Sevgi ve aşk hiçbir zaman iğrenç gelmezdi kendisine ama o duygular saf ve temiz olmazsa, ihanet ve hainlikle harmalanmışsa iğrençliğin önde gideniydi.
Yasef geldiğinden beri kendisine kötü davranıyordu o yüzden bir anda nasıl böyle duygular hissettiğini istemeden de olsa merak ediyordu. Eski yaşanmışlıkları, muhabbetleri birleştirdiğinde ise yapbozu yanlış yerleştirdiğini fark ediyordu. Parçalar eksik ve hatalıydı.
Ya da bu yapbozu bozup, baştan yapmalıydı.
"Bebeğim," kafasını kaldırıp elinde iki tane karton bardak tutan sevgilisine baktı. Bardaklardan buhar çıkıyordu, çay almıştı. "Al bakayım, elim yandı."
Güldü, espri yapıyordu. Buna bile gözleri dolu dolu baktı.
Sevgilisinin canı daha fazla yanmasın diye kendisine uzattığı bardağı aldı. Bakışlarını masmavi denize çevirdi yeniden, içindeki bir ses denize atlayıp dünyadaki ve zihnindeki tüm sesler kesilinceye kadar o mavi denizde boğulmasını söylüyordu.
"Asef sana bir şey soracağım." yanına oturan sevgilisi ciddi bir şekilde konuştuğunda irkilerek ona döndü. Kalbi korkuyla attı.
"Sor." dedi, bir yanı o soruyu sormasını istiyordu, diğer yanı ise ölümüne korkuyordu.
Kerem biraz yaklaştı ve gözlerine baktı.
"Yavrum acaba sen şu kızların her ay olduğu şeyden mi oluyorsun? Adını unuttum." dediğinde Asef ilk başta anlamadı, kaşları şaşkınlıkla çatıldı.
"Ne?" Kerem güldü, güldüğü an kalbindeki o korku dağıldı.
"İki gündür 'a' desem ağlayacak gibi bakıyorsun. Çok duygusalsın." espiri yaptığını anlamıştı. Gülümsedi ama ne kadar içten olduğunu bilmiyordu.
"Merkür geriye gidiyor ondan." diye cevap verdi elinde dumanı tüten çayına bakarken.
"Vay orospu çocuğu." dediğinde Asef bu sefer samimiyetle güldü.
"Hah şöyle gül." Asef kafasını eğip sessiz sessiz gülmeye başladı.
"Regl bu arada." dediğinde Kerem gülerken kaşlarını çattı.
"Ha?"
"O adını bilmediğin şey regl diyorum, kadınlar her ay düzenli oluyor ya o." Kerem hatırlamış gibi kafasını salladı.
"Ondan işte, ikinci ordu gibi gezdiğimiz için dünyada dişi varlık olduğunu bile unutuyorum bazen." çayından bir yudum alırken konuştu.
"Çayını iç, mekana gidelim." sırf kendisi kötü diye deniz kenarına getirmiş ve saatlerdir güldürmeye çalışıyordu.
"Kimler var mekanda?" diye sordu çaktırmamaya çalışarak.
"Bizimkiler orda, içkileri diziyorlar." Kerem işini gücünü bırakıp yanına gelmişti.
Asef onunda orada olduğunu biliyordu, hiç gitmek istemiyordu ama iki gündür itinayla kaçtığı için artık anlaşılacağını düşünüyordu.
Ve aslında düşündükçe neden bu kadar ağladığını sorguladı, kendisi kötü bir şey yapmamıştı. Tek yanlışı vardı o da Kerem'e bundan bahsetmemekti. O da katil olmasını önlemek içindi.
Çünkü Yasef'in kendisine o gözle baktığını bilse, Kerem'i daha hiç kimse tutamazdı. İlk önce onu, daha sonra suçsuz olduğuna inanmazsa kendini öldürür ve en sonunda kafasına sıkardı. Bunların abartılı bir ihtimal olduğunu düşünmeyi uzun süredir bırakmıştı.
"Benim galeriye gitmem lazım aslında." diye mırıldandı Asef, bir ihtimal bu dediği belki işe yarardı. Ama Kerem anında kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Galeriye bundan sonra bensiz gitme, lütfen." kibarca emrettiğinde kaşları çatıldı. "Çünkü oraya kimin gelip, kimin gittiği belli olmaz."
Sonat'dan bahsediyordu, belalar bir değildi ki.
"O zaman eve gideyim, hiç halim yok." normalde bu kadar izin almazdı ama şimdi durumlar çok farklıydı.
"Bak ev olur, dinlen kendine gel biraz." Kerem çayından bir yudum almadan önce konuştu. Derin bir oh çekti, bugünde onu görmeyecekti.
"Seni seviyorum." dedi kafasını göğsüne koyarken. Sarılmak istiyordu ama etrafta homofobik olması muhtemel insanlar vardı.
"Ben daha çok seviyorum, bebeğim benim." dedi çok içten bir sesle.
Asef gözlerini kapattı, sadece onun yanında huzuru hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...