21- SİNİRLİ KEREM

24.1K 2.3K 926
                                    

Zili çaldığında kalbinin gürültüsünü duyuyordu, Bulut'un dediği doğruydu çünkü sanki kalbinin gürültüsü apartmanın içinde yankılanıyordu.

Bir pazar günü, önceden onlarca ısrara rağmen katılmak istemediği pazar kahvaltısına geceden gelmeyi bile düşünmüştü. Ama tabi kendine engel olup sabaha kadar heyecanla bekledi.

Bu heyecanının sebebi hem Kerem'i görmek içindi hem de artık Bulut'un kendisine ters ters bakmadan yardım edeceğini bildiğindendi. Kerem ile kavuşmak için önündeki en küçük engeli ağlamıştı, sırada en büyük engel vardı. Yani Kerem.

Kapı açıldığında karşısındaki bedene baktı, Yasef.

Ufak bir engelinin daha olduğunu unutmuştu.

"Günaydın." dedi Yasef kapının önünden çekilirken. Asef bakışlarını ondan çekip içeri girdi.

"Günaydın." diye cevap verdi, artık eskisi gibi ergence davranmayacaktı.

"Daha kahvaltı hazır değildi ama, neyse." dediğinde Asef ayakkabılarını çıkarırken ofladı.

"Sana ne be." dediğinde bu ergence davranışlarının biraz daha süreceğini anlamıştı. Yanındaki beden pis pis güldüğünde ona aldırmadan içeri girdi.

Anında yüzündeki gıcık ifadeyi değiştirip sabit bir yüz ifadesine büründü. Bundan sonra planlı hareket edecekti, tek planı Kerem'in gözünde küçük düşmemek ve düzenlediğine inandırmaktı. Düzelebilmiş olmasına iç sesi katılmıyordu ama inanmak başarmanın yarısıydı öyle değil mi?

Mutfağa ilerlerken arkasından gelen çocuğun bilincinde adımlarını hızlandırdı, içeri girdiğinde ise kalabalığın arasında gözleri direkt siyah tişört, siyah pantolon giyinmiş Kerem'e kaydı. Koltukta bacaklarını biraz açmış, yayvan bir şekilde oturuyor ve elindeki telefona bakıyordu.

"Günaydın Asef." dedi Bulut sigarasını içerken. Bulut'un sesini duyduğunda Kerem kafasını kaldırıp kendisine baktı ama sonrasında hiç umursamadan geri telefona döndü.

Asef yutkundu, hemen pes etmek yoktu. Umursamaz bir şekilde Bulut'un yanına gitti ve yarıladığı sigarayı parmaklarının arasından çekti.

"Günaydın." dedi hafif ıslanmış filtreyi dudaklarının arasına alırken. Anında yüzünü buruşturdu ve sigarayı ağzından çekip dudağını sildi. "Bulut ıslatma şu filtreyi ya."

"Ay götüm." dedi Bulut'un tükürüğüne bile kurban olan Turgay. Asef ona cevap vermedi.

"Abi, Sonat abiyi niye çağırmadın?" dedi Arda buzdolabını açarken. Evet, ayrıldıklarından daha onun bile haberi yoktu.

"Bebeğim Asef ve Sonat abin ayrıldı." dediğinde herkes aniden sessizleşti.

Asef'in gözleri az önce içeri geldiğinde kendisini takmayan Kerem'e kaydı. Telefon ekranına bakarken kaşları çatıldı ve parmağı ekranda gezmeyi durdurdu. Afallamıştı sanki.

Asef kendisine atılan şoke olmuş bakışları umursamadan cebinden sigara paketini çıkardı ve bir dal sigarayı dudaklarının arasına koyup pencerenin pervazında duran siyah çakmak ile yaktı.

"Nasıl?" dedi Arda, mutlu gibiydi.

"Orasını ben bilemem, Asef bana mesaj attı ayrıldık diye gerisini sormadım. Beni ilgilendirmez." diyerek geçiştirdi Bulut, sigarasını söndürüp bir karış ağzı ile Asef'e bakan sevgilisinin yanına gidip oturdu.

"Ben üç yıl boyunca bunun için uğraştım, üç yıl." dedi şok ile Erhan'a dönüp. Erhan tövbe estağfurullah deyip kafasını sağa sola çevirdi ve avuç içlerini dizine vurup ayağa kalktı. Tişörtümün kıvrılmış ucunu düzeltirken tezgaha ilerledi.

"Neyse, hayırlısı olsun." dedi Erhan, ses tonundan bir şey anlayamıyordu Asef. Ses çıkarmadan sigarasını içmeye devam etti.

Gözleri Kerem'e kaydığında telefonunu kapatıp kenara koyduğunu ve gözlerini kapatmış, kafasını geriye atmış gerneştiğini gördü. Biraz havaya kaldırdığı kaslı kollarından dolayı tişörtü havaya kalkmıştı ve teninin bir kısmı görünüyordu.

"O zaman artık Sonat'ın yüzünü görmeyeceğiz öyle mi?" dedi Turgay şok ve sevinç karışımı bir sesle.

"Hayır, arkadaş kaldılar." dedi Bulut.

Birden hafif bir boğuk kıkırtı geldiğinde bunun Kerem'e ait olduğunu anlayıp ona döndü. Kerem kollarını indirmiş, yüzüne alay ve belki sinir dolu bir gülümseme vardı. İstemsizce yapmış gibiydi.

Tişörtünü düzeltip ayağa kalktı ve alayla kıvrılan dudakları ile derin bir nefes alıp mutfak kapısına ilerledi. Yavaş yürüse bile rüzgar gibi estiği için herkes ona kilitlenmişti.

Yasef baş parmağıyla dudağının kenarını kaşıyıp tezgaha ilerledi. Sırıtmasını önlemek istermiş gibi. Asef kaşlarını çattı ama bir şey demedi.

Ondan gözlerini çekip Bulut ile göz göze geldiğinde o 'naneyi yedin' gibisinden kafasını iki yana salladı. Sanırım Kerem geldiğinden beri ilk defa kendisine içten bir tepki vermişti, o da sinirli bir gülümsemeydi.

Asef arkasını dönüp perdeyi araladı ve dışarıyı izledi. İki arada bir derede kalmıştı.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin