Yemeğini bitirdikten sonra bir sigara yakıp keyfine bakacakken zil çaldığında mecburen kapıyı açmaya gitti. Dudaklarında daha yanmamış sigarayla kapıyı açtı, Kerem'i gördüğünde özlemle karnı kasıldı.
Üzerinde siyah bir mont, montun içinde bir siyah kazak ve onun altında da aynı renkte pantolon vardı. Saçları hafif ıslaktı, muhtemelen yağmur yağıyordu dışarıda.
"Yedin mi yemeğini?" dedi ayakkabısını çıkarıp içeri geçerken.
"Yedim." Kerem'in hızla elinden tutup parmaklarını iç içe geçirdi. Esmer çocuk kapıyı kapatırken mutfağa doğru ilerleyince mecburen onunla beraber gitti.
Sigara parmaklarının arasına aldığında Kerem buzdolabının önünde durmuş ve kapısını açmıştı. El ele tutuştukları için mecburen onu bekledi. Kerem saniyelerce baktı ama ne arıyorsa bulamamış gibiydi.
"Ne arıyorsun? Biralar kenarda."
"Açım biraz, yiyecek bir şey var mı diye bakıyorum." dedi hâlâ bakınırken.
"Erhan'ın yarım hamburgeri ve patatesi var. Tiksinmiyorsan onları ye." dediği anda Kerem dolabı kapatıp omzunun üstünden masaya baktı.
"Doğru lan Erhan olacaktı evde, nereye gitti o?" masaya ilerlerken sakince konuştu.
"Yukarı kata çıktı."
Kerem sandalyeye otururken Asef'in kendisinden ayrılmasına izin vermeyip kucağına oturttu. Asef bir dizine kalçasını koyup yan bir şekilde dururken elini bırakmıştı. Kerem bir elini beline zarifçe koyup masaya biraz daha yaklaştı.
"Üst katta ne işi var?" öylesine soruyor gibiydi. Erhan'ın yarım bıraktığı hamburgeri alıp direkt büyük bir parça ısırdı.
"Üst katta birileri taşınıyormuş, aşırı ses çıkarınca kavga etmeye gitti. Ama çocukların yardıma ihtiyacı olduğunu görünce onlara yardım etmek için kaldı. Yarım saattir orada." diye yanıt verdi Asef, hamburgerin sosu onun dudaklarının kenarından çıktığında baş parmağının ucuyla sosu aldı.
"Sen niye yardım etmedin?" diye sordu Kerem, parmağının dudağının kenarında gezişini umursamadan.
"Erhan bana sen git dedi."
"İyi yapmış."
Kerem o kadar acıkmış olmalıydı ki daha fazla konuşmayarak yemeğini yemeye devam etti. Asef kendi yarım kalan kolasına uzanıp içerken uslu uslu kucağında oturmaya devam etti.
"Ketçap yok mu?" Kerem'in sorusuna gözlerini devirerek karşılık verdi.
"Market alışverişine çıkacağız Kerem, yok."
"Tamam ne kızıyon?" ağzına bir patates daha atarken diziyle kalçasına baskı yaptı.
"Aynı şeyleri bin kere cevaplayınca sinirleniyorum," bıkmış bir şekilde cevap verdi ve ardından kucağında oturduğu bedene döndü. Daha sonra Erhan'ın para konusunda yaptığı muhabbet aklına gelince birkaç saniye düşünüp daha çok yayıldı.
"Aşkım," dediğinde Kerem 'hm' dedi sadece.
"Arabamı artık beğenmiyorum, çok kötü geliyor. Bizim sergideki Tunç'un arabası çok daha güzel. Yeni araba istiyorum."
"Tamam alırız." hiç düşünmeden cevap verince Asef'in kaşları çatıldı.
"Ama böyle en pahalısı ve lüksünden." diye abarttı.
"Tamam aşkım." patates çiğneyen çocuğun ensesine acıtmayacak şekilde yapıştırdı. Kerem afallayarak kendisine döndüğünde sinirli sinirli baktı yakışıklı surata.
"Sen salak mısın? Paranı niye boşa harcıyorsun? Hem senin paranla araba mı alırım ben?"
"Dangalak sen istedin." Asef sinirle yaklaşıp aralık dudaklara sert bir öpücük bıraktı.
"Ağzını sikerim, paranı idareli harca." deyip çenesini savurdu.
"Siksene." Kerem sadece bu dediğine odaklanmıştı.
"Akşama odaya erken geçelim, ağız işi yaparız." utanmazca bu konuları konuşabiliyordu.
"Tamam sevgilim."
"Eski sevgili." diye belirtti, Kerem tövbe estağfurullah çekti.
Tam o sırada zil çaldığında Asef kucağından kalktı, arkasını dönüp gidecekken Kerem kalçasına bir şaplak attı. Acımasını umursamadan ağır ağır kapıya yürüdü. Kapıya varıp açtığında Erhan'ı gördü.
"Bitti mi işin?" dedi arkasını döndü ve geri mutfağa yürüdü.
"Bağırdım oturanlara, zorla yaptırdım her şeyi." Erhan sinirli sinirli konuşunca güldü.
İçeri geçtiğinde Kerem bir sigara yakmıştı bile, yeniden kucağına oturup boynuna bir öpücük kondurdu. Erhan içeri gelip direkt masaya oturdu.
"Sakin ol kardeşim." dedi Kerem, o sırada hâlâ boynunu öpüyordu.
"Kerem delirtirler insanı, aynı sizin eski haliniz." Erhan poşetlere dokununca yemeğin bittiğini gördü.
"Ben yedim." Kerem sigarasından bir duman çekerken konuştu.
"Afiyet olsun," dedi Erhan, ardından mutfağa kısa bir bakış attı. "Ama ben çok acıktım lan."
"Yumurta kırayım mı?" Asef öpücüklerine son verip konuştuğunda Erhan kısa bir bakış attı.
"Zahmet olmasın." Asef aşçıbaşı olduğu için kafasını olumsuz anlamda sallayıp Kerem'in dudaklarına bir öpücük daha kondurup ayağa kalktı.
"Pul biber ister misin?" dedi dolaba ilerleyip.
"Koy kardeşim, ne kadar acı varsa koy." diye yanıtladı Erhan. Sonra bir şey hatırlamış gibi 'haaa' diyerek döndü kendisine.
"Asef zahmet olmazsa akşama köftede yapar mısın? O çocukların dolabında bir şey yok muhtemelen paraları da yok. Öğrenciler, yazıktır."
"Olur, yaparım." dedi Asef, uzun süredir yemek yapmıyordu zaten.
"Sevgilimi yormayın." dedi Kerem alayla karışık.
"Eski sevgilin." Erhan'ın söylediği şeye Asef kahkaha attı.
"Sikecem ha." dedi Kerem sinirle. İkisi birden gülmeye başladı bu sefer.
Asef yumurta kırarken ikisi birden izledi ve sohbet ettiler. Yumurtayı kırıp tava ile koydu. Erhan direkt ekmeğe sarılıp yumurtayı yemeye başladı.
Asef sandalyeye geçip bir sigara yaktı, aç doyurmak güzel bir şeydi. Mutlu oluyordu.
**
Gençler Arda'nın anasını sikmişsiniz, diğer bölüm onu fabrikaya sokuyorum...
Anüüüüü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...