Asef tuvale biraz daha renk katarken, açtığı müziğin mükemmelliği ile sersemce çizdiği resime bakıyordu. Uzun zamandır gördüğü ve görmek istediği tek yüz.
Kerem'in yüzlerce halini çizmişti, bugün dün gördüğü yüz ifadelerinden birini çizmeye karar vermişti. Onun resmini çizerken hiç olmadığı kadar mutlu oluyordu ama artık gizli odası resimlerden daralmaya başlamıştı, belki de kullanmadığı bir odayı daha kapatabilirdi.
O sırada boyaların yanında duran telefonu titrediğinde göz ucuyla baktı, serçe parmağı ile telefonu açıp bildirimlerden kimin mesaj attığına bakıp, yeniden tuvale dönmüştü ki gözleri irileşti.
"Ne?" dedi Kerem'in resmine bakarken. Yeniden ekrana baktığında ise onun adını gördüğünde elindeki fırçayı yere düşürdü.
Sıçrayan boyaları umursamadan telefonu eline aldı ve boya bulaşmasını umursamadan yukarı bildirimlerden mesajı okudu.
Kerem: Asef.
"Biri dalga mı geçiyor acaba?" diye mırıldandı kendi kendine. Ama kim bunu yapsın ki?
Asef, senden üstün biri mesaj atmadı. Şöyle davranmayı kes.
Herkesin tanrı diye bahsettiği Asef gözlerini devirip konuşurken, Kerem'in aşkına boyun eğen Asef ekrana bakıp gerçek olup olmadığını sorguluyordu.
Asef iç savaşına bir son verip mesajı açtı. Kerem çevrimiçiydi.
Asef: Efendim.
Kerem saniyeler sonra görüldü yaptığında istemsizce dudağının kenarını kıvrıldı, yazıyor yazısı dönüp dolaşırken daha sonra mesaj geldi.
Kerem: Bileğin nasıl oldu? Aklım onda kaldı.
Asef: İyi iyi, selamı var.
Asef yaptığı gülerek yazdığı espiriye saniyeler sonra dehşetle baktı. Silmek için mesajın üstüne tıkladı ama Kerem anında görüldü atmıştı bile.
Allah belanı versin Asef, dedi Tanrı diye anılan Asef.
Bu sefer bende katılıyorum, Kerem'in aşkı ile yanıp tutuşan Asef yüzünü buruşturmuş, utançla gözlerini kaçırıyordu.
"Geri zekalı." diye mırıldandı kendi kendine.
Kerem yazıyor...
Kerem: Bence iyi değilsin.
Kerem: Damarların mı tıkandı acaba
Asef: Özür dilerim espri için.
Kerem yazıyorken başka bir mesaj geldiğinde kendine küfür ederek gelen mesaja baktı. Bulut.
Bulut: Asef kırmızı alarm!
Bulut: Kerem biriyle gülerek mesajlaşıyor.
Bulut: Hem de az önce sesli sesli güldü.
Bulut: Durum çok vahim çünkü Yasef hemen yanımda ve Turgay ile sohbet ediyor. O değil!
Bulut: Başka bir düşmanın var.
Asef: Benim ben.
Bulut: Ne
Bulut: Seninle mi mesajlaşıyor?
Bulut: Ne dedin de kaç saattir keyifsiz oturan çocuğu güldürdün?
Asef: *az önceki konuşma ssi*
Bulut çevrimiçi.
Bulut yazıyor...
Bulut çevrimdışı.
Bulut'un fotoğrafı gittiğinde kendisini engellediğini anladı, muhtemelen utancından ne yapacağını şaşırmıştı. Derin bir 'of' çekip yeniden Kerem'in mesajlarına döndü. Az önce ss alırken çocuğa görüldü attığını fark etti ve aceleyle yazdı.
Kerem: Önemli değil
Kerem: Asıl ben özür dilerim.
Asef: Daha fazla özür dilemene gerek yok ki, olur böyle şeyler. Hem bir şey olmadı
Kerem: Peki, sen öyle diyorsan.
Asef durup ekrana baktı, ee sohbet bitmişti. Sohbeti biraz daha uzun tutmak için çabalamaya başladı.
Asef: Yemek yedin mi?
Kerem: Yedim.
Asef: Ne yedin?
Kerem: Pizza ve patates.
Asef: Afiyet olsun bebeğim.
Kerem yazıyor...
Kerem çevrimiçi.
"Asef, sen salaksın biliyorsun değil mi?" dedi gözlerini kapatıp, daha ne kadar rezil olabilirim derken daha da kötüsünü görüyordu.
Kerem: Teşekkür ederim
Kerem: Birader
Asef: Ne demek.
Kerem: Görüşürüz o zaman
Asef: Görüşürüz.
Kerem çevrimdışı.
"Birader mi?" diye mırıldandı. O kadar da değildi ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...