46- İSTEMİYORUM

22.6K 2.2K 1.7K
                                    

Bölüm şarkısı: Haberin Yok Ölüyorum- Duman

Sessiz ev üzerine üzerine geliyordu.

Arkadaşları onları yalnız bırakmak için dışarı çıkmışlardı, iyi mi kötü mü yapmışlardı emin olamadı. Çünkü dış kapının sesi geldiği anda ne yapacağını bilememişti.

Ne yapacaktı?

Kerem üçüncü sigarasını içerken gözyaşları artık akmıyordu, gözlerinin acıdığına emindi çünkü kendi gözleri her kırptığında iğne saplanıyormuş gibi acıyordu.

Bitmek üzere olan sigarasını söndürüp yenisini yakmak için pakete uzandı Kerem, paketin boş olduğunu gördüğünde dişlerini sıkıp paketi elinde buruşturdu ve ileriye fırlattı. Asef çıkan ufak sesle irkildi, karşısındaki yıkılmış çocuk en küçük şeyde patlayacak gibi duruyordu.

Kerem gözlerini kapatıp çenesini sertçe ovuştururken gözlerini yanlışlıkla bile kendisine çevirmiyordu.

Daha fazla dayanamayarak kendine çektiği uzun bacaklarını koltuktan sarkıttı ve koltuktan destek alarak ayağa kalktı. Başı hafifçe dönsede tereddütlü adımlarını durdurmadan tekli koltukta oturan bedenin yanına ilerledi. Kerem hâlâ kendisine bakmıyordu.

Tam önünde durdu, bakışlarını kıpkırmızı olmuş gözlerden ayırmadan hafifçe ayaklarının dibine diz çöktü ve esmer gencin dizlerinin üzerinde duran eline uzandı. Tereddütle elini tuttuğunda birkaç saniye geri çekmesini bekledi ama o geri çekmeyince yutkunup sağ yanağını dizine koyup gözlerini kapattı.

"Özür dilerim," dedi buz gibi olmuş yaralı ele dudaklarını değdirirken. "Böyle bir şeye şahit olduğun için."

Kerem ellerini yumruk yaptı, bahsini bile geçirdiğinde dizine kafasını koyduğu beden deliriyor gibiydi. Ne kendisini itiyordu ne de bir şey diyordu.

"Özür dilerim." dedi yeniden, gözyaşları onun yaralarına değdi.

Onun bir şey söylemeyeceğine emin olduğunda titrek bir nefes aldı yeniden ama dakikalar sonra onun kısık sesini duydu.

"Keşke," sesi güçsüz çıkıyordu. "Beni unutsaydın."

Asef'in duyduğu şey ile kaşları çatılırken kafasını kaldırıp ona baktı, onun gözleri zaten üzerindeydi. Yine dolu dolu olmuştu kıpkırmızı gözleri.

"En azından kalbinde ben varken yapmamış, unutmuş derdim. Yine canım yanardı ama bu kadar değil be Asef." dudaklarını birbirine bastırdı, dudakları titriyordu.

Asef'in nefesi kesildi, sevdiğinin kendisi yüzünden bu kadar acı çekmesi artık sınırlarını zorluyordu. Ağlamak bile içindeki acıyı bitirmiyordu, insan sevdiğine bu kadar acı çektirir miydi? Dehşete düşüyordu.

Elini elinden yavaşça çekti, sevmeyi beceremediği adamın gözlerinin içine bakarken yerden destek alarak ayağa kalktı yavaşça. Dengesini bile sağlamakta zorluk çekiyordu. Bir iki adım geri çekildi, ne yapacağını bilmiyordu. Gözlerini kapatıp elini ensesine attı ve mantıklı bir karar vermeye çalıştı.

"Kerem," diye mırıldandı tenini koparmak ister gibi kazırken. "Eğer sen kendini bu kadar kötü hissedeceksen, iki gülüp on ağlayacaksan... Senden uzak dururum."

Kerem'in delirmiş gibi gülmesi ile afallayarak gözlerini araladı. Kerem bir yandan sinirli sinirli gülerken diğer yandan kafasını sallıyordu. Kafasını kaldırıp kendisine baktığı anda ayağa fırladı, bu Asef'in irkilmesine sebep oldu.

"Ulan üç yıl yüzünü görmedim, sesini ağlayıp zırlamadığım sürece duymadım." dedi sinirle, elleri titriyordu. "Siktiğimin kalbi senden vazgeçti mi?"

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin