139- KIZGIN

16.8K 2.1K 2.1K
                                    

Devam...

Erhan havluyu beline dolayıp ıslak saçlarını geriye taradı ve banyonun kapısını açıp dışarı çıktı. Mutfaktan arkadaşlarının sesi geliyordu ve yine Turgay ne yapmışsa Bulut bağıra bağıra ona küfür ediyordu.

Umursamadan odasına yürüdü, yarı açık kapıdan içeri girdiği anda yatakta oturan Arda'yı gördüğünde irkildi, onun evde olmadığını biliyordu. O yüzden kıyafetlerini banyoya getirip orada giymemişti.

Arda ile bakışları kısa bir an birleşti, kendisini baştan aşağı süzdüğünü görünce kafasını çevirdi ve kapıyı kapattı. İkisinin odasıydı ve şimdi ona çık diyemezdi. Zaten konuşmuyorlardı bile.

Erhan dolabın önüne gidip kendisine bir kazak ve bir pantolon çıkardıktan sonra alt çekmeden iç çamaşırı çıkarıp koltuğun üzerine bıraktı. Arda'nın gizli gizli kendisini izlediğini biliyordu. Dışarı neden çıkmadığını merak etti. Daha önce kavga ettikleri süreç olmuştu ve o zaman Arda hep odayı terk ederdi ama şimdi kıpırdamıyordu bile.

Umursamadan ona dönük bir şekilde havlusunu çıkardı, Arda telefonundan bakışlarını çekip saniyelik olarak kendisine, daha doğrusu çıplak erkekliğine bakıp bir hızla yine telefonuna bakmaya başladı. Yüzü anında kıpkırmızı olmuştu.

Erhan derin bir nefes alıp baksırını giyindi, ardından pantolonunu ve kazağını. Kazağını giyerken saçından akan soğuk damlalar ensesine geldiğinde biraz ferahladı.

"Havlunu koltuğun üzerine ser, kahvaltıdan sonra bende duş alacağım." onun sesini duyduğunda bakışlarını çevirdi, Arda telefonu ile ilgileniyordu.

Eskisi gibi aynı havlu ile kurulanmaları çok garip gelmemişti. Dediğini yapıp havlusunu koltuğun üzerine serdi ve bir daha yüzüne bakmadan dışarı çıktı.

Kazak giyerken bozulan saçlarını yeniden arkaya taradı ve mutfağa girdi. Kahvaltı hazırdı bile ama herkes kendi alemindeydi. Asef ve Kerem nefes bile almadan öpüşürken, diğer ikili göz kırpmadan kavga ediyordu.

Umursamadan masaya geçti, Erhan'ın geldiğini gören Asef kendisini sevgilisinden ayırıp daha düzgün oturdu ama Erhan göz ucuyla baktığında onun kalkmış olan aletini gördü. Sabah sabah bu ne enerji diye sorgulamadan edemedi.

"Tamam Bulut, sen pilavı çatalla ye. Yeter ki sus." dedi Turgay bir sinirle masaya otururken.

Bunun için mi kavga ediyorlardı? Bulut'un tatmin olmuş ifadesine bakılırsa tamamen bu mevzudan dolaui kavga ediyorlardı.

"Çay var mı?" diye sordu Erhan bir zeytini ağzına atarken.

"Dur ben doldurayım." dedi Bulut ayaktayken. Erhan sadece kafasını salladı.

O sırada Arda içeri girdiğinde onu kısaca süzdü ve önüne döndü. Arda çaprazına oturduğunda onu umursamadan önüne çayı koyan arkadaşına gülümsedi.

"Asef, kahvaltını yap hemen çıkalım." dedi Kerem mırıldanarak. Kahvaltı masasında bile ellerini ayırmıyorlardı.

"Tamam aşkım." dedi Asef sadece. Asef'in her sesini duyduğunda o mekanı inleten, zevk dolu bağırışları aklına geliyordu.

"Arda bugün okula geliyor musun, dersin var mı?" diye sordu Turgay ekmeğine reçel sürerken. Erhan çayından bir yudum alıp kafasını eğdi.

"Yok, bugün sadece bir dersim var o da dört gibi." Arda'nın sesi çok kırılgan çıkıyordu.

"Tamam." Turgay üstelemedi.

Herkes sessiz sakin kahvaltısını yaparken daha sonra millet sigara içmek için balkona çıktığında Erhan'da temiz hava almak için yanlarında gitti. Tabi sonradan Arda'da gelmişti. Kendisinden en uzak köşede duruyordu.

Erhan balkonda geriye yaslanıp gökyüzüne bakmak için kafasını kaldırdığı sırada Oğuz ile göz göze geldi. O da kafasını eğmiş kendisine gülerek bakıyordu.

"Saçlarını kurut," sesi gür çıkmıştı. Herkes anında sohbeti kesip kendilerine baktı. "Hava soğuk hasta olursun tokatçı."

Erhan hiçbir şey diyemedi, zaten çocuk saniyeler sonra göz kırparak içeri girdiğinde yaşlandığı yerden bedenini ayırıp önüne döndü. Herkesin bakışları kendi üzerindeydi. Sorgulamadan önlerine döndüler 

Ama vücudunu bakışları ile delip geçen kızgın bir çift gözün olduğunun farkındaydı. Tabi ki bu gözler Arda'ya aitti.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin