37- LÜTFEN KEREM'

26.8K 2.4K 2.2K
                                    

Bölüm şarkısı: Wicked Ones- Dorothy

Asef gözlerini kırpmadan onu izliyordu, bir tepkisini bile kaçırmak istemiyordu. Yıllardır acaba Kerem burayı görse ne olur diye kendi kendini yiyip bitirmişti ve şimdi tek kirpiklerinin yavaşça inip kalkmasını, aralık dudaklarını ve afallamış bakışlarını hayali bir duvarın arkasından izliyordu.

Kerem dakikalardır sessizdi, sadece soluk alışverişlerini duyuyordu. Gözleri her bir resimin üzerinde geziyordu ama sadece ön tarafta ilanları görebiliyordu. Pencerenin önünün bile tuvaller ile kapalı olduğunu, bu yüzden içeriye güneş ışığının girmediğini fark etmedi bile. Yıllardır çizdiği tüm resimler bu odanın içindeydi, bazıları ise galeride. Hepsininin üzerinde tarih vardı.

Şu an Kerem'in gözlerini ayırmadan baktığı büyük tabloda Kerem'in gidişinin iki hafta sonrasının tarihi vardı.

"Bu odada beni mi saklıyordun?" Kerem sonunda konuştuğunda Asef irkildi, sessizliğe alıştığı için boğuk ve kalın çıkan bu ses odada yankılanmıştı sanki.

"Evet." dedi Asef sakince, dakikalar önceki sinirden geriye eser kalmamıştı.

Kerem kendisine döndü, bakışlarında her duyguyu beklemişti ama sinir ve öfkeyi beklemiyordu. Bakışlarıyla irkilirken, Kerem'in kendine doğru adımladığını bile son anda fark etti.

"Sen," dedi bastırarak, Asef geriye doğru gitmek istesede bacakları işlevini kaybetmiş gibiydi, öylece durdu. Kerem tam dibine girdiğinde sinirden titreyen nefesini yüzünde hissetti. "Beni kalbinden silmediğin, bana aşık olduğun halde başkaları ile mi yattın?"

Asef afalladı, kaşları yukarı kalktığında dudakları bir şey söylemek için aralandı ama ardından geri kapandı. Şu an ne söylese bir yaraya derman olmayacağını biliyordu. O kanayan yarada bir suçunun olmadığının bilincinde olsa da.

"Kerem," diye mırıldandı sadece, adı dökülebildi dudaklarından.

"Ruhun ve kalbini kilitledin, bedenin mi açık kapıydı?" dediğinde saniyeler içinde Asef'in kaşları çatıldı ve tüm öfke vücuduna yayıldı.

"Yıllarca ortadan kaybolup, gelip burada kiminle yattığımın hesabını soramazsın. Yanlış yaptım ama sana değil, kalbimde sen varken birlikte olduğum insanlara yanlış yaptım." Kerem 'birlikte olduğum' kısmını onun ağzından duyduğunda dişlerini sıktı. Delirmek üzereydi.

"Senin doğru yaptığın hiçbir şey yok mu Asef?" sinirle ve öfkeyle sordu.

"Var," dedi Asef, çatık kaşlarını düzeltme gereği duymadı. "Sana aşık olmak."

"Ulan onu da doğru düzgün yapamıyorsun ki."

Asef aşkına bile laf eden çocuğa öfkeyle baktı, hiçbir şeyini beğenmiyordu.

"Artık aşkıma laf atacak en son kişisin."

Kerem bardağı taşıran son damlayla dişlerini sıkıp Asef'i kendine çekti, vücutları birbirine sertçe değerken belinden tutup kendine bastırdı. Asef bir elini göğsüne koyarken, nefesi kesikleşmişti.

"Hiçbir şey bildiğin yok." diye fısıldadı, aralarında hiçbir boşluk olmamasına rağmen biraz daha sıktı belini.

"Öğret o zaman." dedi Asef, öfkeden arınmış ve tamamen aşık olduğu bedenle yaşadığı yakın temasın heyecanına kapılmıştı.

Kerem birkaç saniye çatık kaşları ile yüzüne baktı ve ardından bedenlerini tersi yine çevirip Asef'i birkaç adım yürütüp odanın ortasında duran masaya yöneldi, üzerindeki kağıtlarda sadece Kerem'in resimleri vardı.

Asef'in beli sivri masa ucuna saplandığında aralık duran ağzıyla belinden sıkıca tutmuş çocuğa bakıyordu. Kerem elini belinden çekip Asef'in boğazına götürdü ve uzun boğazı kemikli parmakları ile sıktı.

Asef'in boğazına baskı uygulayıp masaya yatırırken dişlerini birbirine bastırmış yüzüne bakıyordu.

"Öğreneceksin." dedi hararetle, gözlerini dikmiş kendisine bakan çocuğa. Ardından bedeninin üzerine eğilip elini boğazından çekmeden dudaklarını dudaklarına bastırdı.

Asef yıllar sonra onun yumuşak derisini dudaklarında hissettiğinde arzu ile titredi. Nefes almayı bile unutmuştu, yıllardır özlediği bu ten, sıcaklık tüylerini diken diken etmişti.

Kerem uzun bir süre dudaklarını bastırdı, boğazındaki el baskıyı biraz daha arttırırken Asef dudaklarını araladı. Kerem aralanan dudaklar ile delirmiş gibi onu öperken saniyeler sonra karşılığını aldı.

Teninin üzerinde hareket eden dudaklara yetişmek istiyordu ama ikisi de birbiri ile savaşıyor gibiydi. Öyle ki Asef istemsizce büyük bir hazla inledi.

Kerem inlemesini duyduğu anda dudağını sertçe ısırıp geri çekildi ve elini boğazından aceleyle çekti. Asef kendisinden ayrılan dudakları yakalamak için bilinçsiz bir şekilde ona uzandığında Kerem sadece bir salise kadar öpüp ardından belinden tuttu ve birden Asef'i ters çevirip yüzünü masaya çevirdi.

Asef ani hareketle afalladı, avuç içlerini masaya dayadı. Bedeninin altında Kerem'in resimleri eziliyordu.

Kerem yarı ereksiyon aletini kalçasına dayadığında gözlerini kapattı, bunu hissetmeyi bile özlemişti. Üzerine eğilen beden kendisini daha çok masaya yapıştırdı.

"Kerem..." diye inledi, daha çok sızlandı. Saniyeler sonra ensesinde onun dudaklarını hissetti.

"Söyle." dedi ensesindeki tüyleri havaya kaldıracak kadar boğuk bir sesle. "Bırakmamı mı istiyorsun?"

Kalçasına baskı yapan erkeklik gittikçe büyürken Asef'in aklı başından gitmişti.

"İçine girmek istiyorum." dediğinde titrek sıcak nefesi ensesinde hissetti, gülmüştü.

Bir daha bastırdı kendini Asef'e, bu sefer tam olarak kalça arasına. Asef gözlerini kapatıp yumruklarını sıktı.

"Anlamadım?" dedi Kerem pantolonun üstünden onu becerirmiş gibi ileri geri yaparken. Ensesindeki dil darbesiyle inledi. Daha farklı bir şey istiyordu, bunun bilincinde boğuk ve titreyen sesiyle konuştu.

"İçime gir Kerem, ne olur." yalvarıyordu. Kerem daha sert bastırdı kendini, vücudu öne doğru gitti. Dudaklarını birbirine bastırıp inledi.

"Şimdi değil." dedi Kerem ensesine bir öpücük daha kondurup vücudunu ayırırken.

Asef üzerinden kalkan ağırlıkla masadan tutunmayı bıraktı, belini kaldırıp hafifçe arkaya döndü ve Kerem'in ensesinden tutup kendine çekti. Gözlerinin içine ağlayacak gibi baktı.

"Lütfen, seni istiyorum." yalvarıp dudaklarını yine özlediği dudaklara bastırdı. Sesli sesli öpüp diğer yandan kısık bir sesle 'lütfen' diye defalarca tekrar edip sızlanıyordu.

"Şşş," Kerem kendisine yalvaran Asef'i öperken mırıldandı. "İstediğini vereceğim yavrum ama şimdi olmaz."

Asef hissettiği yoğun özlem ve tutkuyla ağlar gibi bir ses çıkardı, utanmasa çocuk gibi ağlayacaktı. Öyle çok istiyordu ki, gözleri dolu dolu olmuştu.

"Kerem.." dedi yeniden, Kerem kendisini ağlayacak kadar çok isteyen çocuğa bakıp titrek bir nefes alıp kendine çevirdi.

"Kafayı yiyeceğim senin yüzünden, lütfen uslu dur." dudağının kenarını öperken. Asef gözlerini ondan kaçırdı.

"Tamam, tamam sen ne zaman istersen." dedi ama hâlâ sızlanmak için yer arıyor gibiydi.

Kerem'in istemsizce dudağının kenarı kıvrıldı, karşısındaki sevimli ve aynı zaman sınırlarını zorlayan çocuğun dudağından sıkı sıkı öpüp geri çekildi.

"Bu akşamı benimle geçir, beraber uyuyalım." diye teklif sundu Kerem, sanki şu an birlikte olmadığı için avutuyordu Asef'i.

"Olur." dedi sonunda kavuştuğu sevdiğine.

Kerem bir kez daha boynundan öperken ona sarılmak için kollarını hafifçe kaldırdı. Ama istemsizce sarılmadı, sadece ensesinden sıkıca tutup onun sıcaklığını biraz daha hissetmek için biraz daha yaklaştı.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin