44- BAŞKA BİR KEREM

22.2K 2.2K 1K
                                    

Bölüm şarkısı: Fly to Stay Alive- MaNga

Asef telaşlı bir şekilde hız sınırını umursamadan arabayı kullanırken diğer yandan telefonunda rehberden onun adını arıyordu, gözleri ön camla telefon ekranı arasında gidip gelirken ismini bulduğu an düşünmeye bile fırsat vermeden üstüne basıp aradı.

Telefon üçüncü çalıştan sonra açıldı, kalabalık sesi geliyordu. Nerede olduğunu anlayamamıştı.

"Görünce şok oldum biliyor musun? Telefonda da mı kavga edeceksin yoksa?" Yasef'in keyifli sesini duyduğunda ilk defa sinirlenmedi, çünkü ona sinirlenemeyecek kadar endişeliydi.

"Kerem çok kötü," dedi direkt, görmese bile telefonun diğer ucundaki çocuğun kaşlarının çatıldığını hissetti.

"Ne?" şimdi onun hareketlendiğini seslerin uzaklaşmasından anlamıştı.

"Normalde Kerem ile ilgili bir şeyi sana asla söylemem ama bu halini en iyi sen biliyorsun, acil gelmen lazım." diye açıkladı ezbere bildiği yolu son sürat giderken.

"Neresi?" sesi ilk defa bu kadar ciddi geliyordu.

"Terezel." dediğinde telefon anında kapandı, kapanmadan önce bir kapının açılıp kapanma sesini duymuştu. Muhtemelen arabaya binmişti.

Asef telefonu kenara fırlatıp tek eliyle saçlarını karıştırdı. Delirmek üzereydi, hem kendisi için hem Kerem için.

Sonat'ın böyle bir orospu çocukluğu yapacağını hiç düşünmezdi, arada bir fotoğrafını çektiğinde hayranlığından dolayı olduğunu düşünüp sorgulamıyordu. Ama seks videosunu çekeceği aklının ucundan bile geçmemişti.

Sonat ile geçirdiği her saniyeyi düşündü, neden sürekli o eve gittiklerini düşündü. Kim bilir elinde kaç tane daha kayıt vardı.

Hangi videoyu attığını tahmin edebiliyordu, sadece bir kere içine girmek için istekte bulunmuştu. Asef şaşırsada ona izin vermişti. Kerem'i deli etmek için onu attığını biliyordu. Dişlerini sıktı.

Direksiyonu sıkı sıkı kavrarken etrafına bakındı, Terezel denilen yer eski bir mekandı. Çoğunlukla akşamları can bulurdu ve ağır içkilerin satılırdı. Bazen motor yarışları yapılırken bazen de araba yarışları yapılıyordu.

Terezel'in girişine geldiğinde mekanın önünde Sonat'ın ve Kerem'in arabasını gördüğü an kalbinin ritmi hızlandı. Sonat muhtemelen ikisinden birini beklediği için hazırlıksız gelmişti ya da hazırlıklıydı. Onun birinin canını fiziksel anlamda yakamayacağını biliyordu aslında ama tek korkusu Kerem'di.

Tam o arabaların yanına hızla sürmüştü ki yan tarafında bir araç daha belirdi. Umursamadan arabayı durdurdu ve seri bir şekilde kapıyı açıp dışarı çıktı. Kendisiyle beraber diğer aracında kapısı açıldı. Yasef.

Yasef'in tedirgin ve telaşlı bakışları ilk başta mekanın kapısına yöneldi, daha sonra ise kendisine. Büyük adımlarla yanına geldiğinde Asef çoktan mekanın içine girmek için yürümeye başlamıştı ama kolundan tutulması ile adımlarımı durdurmak zorunda kaldı. Kolunu tutan Yasef'e döndü.

"Asef, sen burada kal." dedi Yasef telaşlı bir sesle.

"Ne demek burada kal, saçma sapan konuşmayın amına koyayım üç yaşında bebe miyim ben?" diye sinirle söylendi ve kolunu hızla çekti.

Kerem'in ne halde olduğunu bilmeden, ona yardım edemeden kapının önünde durup beklemeyecekti elbette.

"Ulan bir kerede söz dinleyin amına koyayım." diye söylendi Yasef, sesi yaklaştıkça onunda arkasından geldiğini anladı.

Uzun bacakları ile büyük adımlar atıp mekanın girişine geldiğinde büyük kapıyı araladı. Kapıyı açtığı anda dışarı doğru koşan genç bir çocuk korkuyla yanından geçip giderken kaşlarını çattı ve kapıdan içeri girdi.

Birkaç adım atmıştı ki gördüğü manzara ile donup kaldı.

Kerem elinde bir sopayla nefes nefese kalmış yerde yatan kanlar içindeki çocuğa bakıyordu. Üzerindeki beyaz gömleğe kırmızı lekeler bulaşmıştı, arkası dönüktü yüzünü görmüyordu ama soluk alışverişlerinden dolayı inip kalkan sırtını görebiliyordu.

Sopayı kaldırıp büyük bir hızla yerde yarı baygın halde yatan Sonat'ın suratına hiç acımadan vurduğunda gözlerini sımsıkı yumdu.

Yanından rüzgar gibi geçen bedeni hissetti ama yine de gözlerini açamadı, sesler geliyordu. Duymuyordu.

İlk defa bu derece dayak atan birini görmüyordu ama karıncayı bile incitmekten çekinen Kerem'in bu halini görmek damarlarındaki kanının çekilmesine sebep olmuştu. Gözlerini açmaya korkuyordu.

"Kerem, comporte toi!" kendine gel... Yasef'in sert sesi tüm mekanda yayıldı.

Ardından yine sert bir ses ve büyük bir inleme daha geldi.

"Kerem!" diye bağırdı yine Yasef.

Asef gözlerini korkuyla açtığında Kerem'in durup yerdeki genci izlediğini gördü. Yasef ona yaklaşıp sessizce bir şeyler söyledi, ikna olması için yalvarır gibi gözlerinin içine bakıyordu.

Kolundan tuttu, Kerem'i sarstı. Ama Kerem zaten çoktan durmuştu, onu nefes nefese dinledi, kolunu bir anda çekti.

Elindeki sopayı yerde yatan çocuğun üstüne fırlattı, eli titriyordu. İki büklüm olmuş kanlar içindeki çocuğun karnına bir tekme atıp arkasını döndü.

Asef onu ilk defa böyle görüyordu, tahmin edemeyeceği kadar korkutucuydu.

Birkaç adım atmıştı ki göz göze geldi, Kerem'in bakışlarında hiçbir değişim olmadı. Yanına geldiğinde geriye doğru adımlamak istedi ama yapamadı, tam dibine gelen çocuk birkaç saniye yüzüne bakıp ardından kolundan sertçe tuttu.

"Kerem..." diye mırıldandı Asef titreyen sesiyle. Kerem ona aldırmadan yürümeye devam etti.

Mekandan çıktıkları anda kolunu serbest bıraktı, Asef dehşetle ona bakarken Kerem yumruklarını sıkıp kendi arabasına ilerledi ve kapıyı açıp büyük bir öfkeyle bindi.

Asef'in bir şey demesine izin vermeden arabayı çalıştırıp oradan uzaklaşırken, arkasında bıraktığı çocuk dili tutulmuş gibi kendisine bakıyordu.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin