184- SİNCAP

15.9K 1.3K 1.3K
                                    

Erhan uyandığı anda gözlerini dahi açmadan kollarının arasında yatak küçük bedenin nefes seslerini dinlemeye başladı. Sıcak nefesi tenine her dediğinde içi garip oluyordu, dönüp onu döverek sevmemek için kendini zor tutuyordu.

"Yok, yok..." Arda uyurken kendi kendine tatlı bir şekilde mırıldanınca gözlerini açtı.

Sağ kolunu onun ensesinin altına koymuştu ve biraz uyuşma hissediyordu. Arda ise yine bacaklarını kendine çekmiş, göğsüne sığınarak tatlı tatlı uyuyordu.

"Ben demedim ki..." dedi Arda bu sefer, Erhan'ın dudakları kıvrıldı.

"Arda'm..." dedi çocuğu kendine çekerek, güzel çenesinden tutup kafasını kaldırdı. Arda'nın gözleri hâlâ kapalıydı.

Kıpkırmızı dudaklara kısa bir bakış atıp dudaklarını bastırdı, kendini geri çekmeyip alt ve üst dudağını aynı anda ağzının içine aldı. Ağzı çok küçük olduğu için ancak böyle doyuyordu.

Çocuğun dudaklarını emip, diliyle kırmızı deriyi salyasına boğarken geri çekilmeden önce o sıvıyı almak için bir daha emdi ve geri çekildi. Arda hâlâ gözlerini açmamış, kendisine daha çok sığınmıştı.

Erhan bugün işi siktir edip bebeğiyle oynayası geldiği için olduğu yerde biraz dönüp kolunu hafifçe kendine çekti. Arda dudaklarını bir kez bir şeyi emermiş gibi oynattığında gülümseyerek işaret parmağını uzattı.

Arda'nın dudaklarına sürdüğünde çocuk saniyeler sonra ağzını aralayıp onu parmağını ağzının içine aldı ve emmeye başladı. Eskisi gibi.

O emerken Erhan onun ağzının şekline bakıp dişlerini sıktı, parmağını her içine çektiğinde dudaklarıda öne doğru kıvrılıyordu. Uzanıp dudağının kenarını öptü.

O emmeye devam ederken yüzünün her köşesini öptü, güzel dalin kokusunu içine çekti.

Yeniden dudak kenarına gömüldüğü sırada Arda gözlerini huysuzca açtı, ıslattığı teninden dudaklarını çekip güzel gözlere bakarken gülümsedi. Arda kendisine bakarken parmağını emmeye devam ediyordu.

"Günaydın bebeğim."

Arda biraz daha baktı ve derin bir nefes alıp parmağı ağzından çıkarmadan yan döndü ve uyumaya devam etti. Erhan sırıttı ve uzanıp çocuğun eşofmanının ve baksırının içine elini koyup küçük kalçasını okşamaya başladı.

"Uyan hadi güzelim, okula geç kalacaksın."

Arda kafasını olumsuz anlamda salladı.

Erhan kalça arasına elini sokup deliğini okşamaya başladı, uzun süredir ona dokunmuyordu. Bu yüzden deliğine teni değdiği an içine girme ihtiyacı hissetti.

"Arda, bu küçük deliğine girebilir miyim?" diye sordu, sesi tahrik olmuş gibi çıkıyordu.

Arda gözlerini araladı ve kendisine baktı. Kafasını geriye çekip parmağını serbest bıraktı, dudakları kıpkırmızı olmuştu.

"Hayır." dedi sadece, deliğini okşayan parmağa aldırmadan.

"Bebeğim, lütfen." Erhan yaklaşıp ıslak dudaklardan sıkıca öptü. "Çok özledim."

"Olmaz." huysuzca mırıldandı ve ardından elini arkaya atıp Erhan'ın bileğinden tutup çekti. Deliği serbest bırakılınca daha mantıklı düşünebilirdi.

"Sincabım ya." dedi Erhan isyan ederek, Arda omuz silkti.

O ayağa kalktığında Erhan'da bir süre durup yataktan çıktı. Dolabın önünde üzerini giyinen çocuğu bekledi, onu hafif sinirli gözlerle izledi. Arda kendisine döndüğünde sanki yerini biliyormuş gibi kolunu kaldırdı. Erhan onu kucağına aldığında bacaklarını beline doladı.

Erhan ona tavırlı bir şekilde içeri doğru ilerlediğinde evde kimsenin olmadığını fark etti. Demek ki çoktan uyanıp işlere dağılmışlardı, barıştıklarından beri kendilerini rahatsiz etmiyorlardı.

Kahvaltı sofrasını hazır bırakıp gitmişlerdi, Erhan sadece çayı biraz ısıtıp öyle oturdu. Tabi bu sırada Arda hep kucağındaydı. Erhan kucağındaki çocuğu yan çevirdi ve dizine oturttu.

"Ayrı bir şey yemek istiyor musun?" dedi masadaki kahvaltılıkları gösterirken. Arda inceleyip kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Bunları yesem yeter." dedi ve çikolata kutusuna uzandı.

Erhan ekmeğine reçel sürüp sadece onu yerken Arda ise çikolata ve zeytini birleştirip öyle yemeye başladı.

İkisi kahvaltıları bittiğinde evden çıktılar, ilk başta Arda'yı okula bırakması gerektiği için işi biraz daha erteleyip onunla beraber üniversiteye gitti.

Elinde olsa onu kapının önünde bile bekleyecekti. O kadar özlemişti.

Her ayrıldığında, yeniden buluşacakları saati hesaplıyordu.

FERNWEH Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin