Hayatında hiç bu kadar korktuğunu ama aynı zamanda rahatladığını hatırlamıyordu.
Kerem çatık kaşları ile Hakan'a doğru bir adım attığında onu durduracak gücü bulamadı. O kadar öfkeli duruyordu ki kendisini bile görmeyeceğine emindi.
"Ne dedin sen?" diye sordu tam dibine firerken. Hakan kaşlarını çattı.
"Enişte dedim." diye anlamayarak sorduğunda Kerem dilini ısırdı.
"Yasef." dedi bastırarak. "Yasef delirir dedin."
Sesi bile titriyordu sinirden, Hakan ise hâlâ anlamayarak yüzüne bakıyordu.
"Evet?" diye sorduğunda Kerem dehşet bir şaşkınlık ile yüzüne baktı. Hareketsizce durdu ama saniye kadar sonra ani bir hareket ile Hakan'ın yakasından sıkıca tuttuğunda Asef irkildi.
"Ne diyorsun amına koduğumun çocuğu?" bir yumruk atmak için elini kaldırdığında bileği bir el tarafından yakalandı. Asef o ana kadar Yasef'in geldiğini bile fark etmemişti.
"Noluyor?" diye sordu Yasef çatık kaşları ile bir Kerem'e bir de Hakan'a bakarken.
Kerem bileğini tutan çocuğa öldürecek gibi baktı. Kolunu kendine çektiğinde Yasef'in eli yere düşmüştü. Hakan yakasını tutan ellerden kurtulup geriye gitti.
"Noluyor amına koyayım?" diye mırıldandı sinirle. "Sana ne oluyor? Yasef'in sevgilisi değil mi Asef?"
Kerem duyduğu şeyle daha çok delirirken Asef'in dikkatini diğer çocuk çekti afalladı. Çünkü Yasef büyük bir afallama ve sinirle karşısındaki çocuğa bakıyordu.
"Ne sevgilisi lan?" diye sordu bir anda Hakan'ın yakasından kavrayıp. Hakan bu sefer daha büyük bir şokla ona baktı.
"Ne?" dediği sırada Yasef yakasını daha sıkı kavradı.
"Dangalak, o benim sevgilim değil. Kerem'in sevgilisi." dedi sinirle. Asef hâlâ ona şaşkınlıkla bakıyordu.
Hakan ilk ona, daha sonra Asef'e sonra da kendisini öldürecek gibi bakan Kerem'e döndü. Dudakları aralıktı ve neyin içinde kaldığını bilemiyor gibiydi. Bakışları yeniden Yasef'e döndüğünde saniyelerce gözüne baktı.
"Ben yanlış anlamışım." diye mırıldandı.
"Lan nasıl yanlış anlayabilirsin? Ne göründünde yanlış anladın?" Kerem üzerine bir adım attığında Yasef onun göğsünden tuttu.
"Yavrum sakin ol." Kerem kendisini tutan arkadaşının elinden kurtuldu. Eli titriyordu.
"En çok sen zaman geçiriyorsun bu çocukla," yakasını tuttuğu çocuktan bahsediyordu. "Ne dedin de böyle bir kanıya vardı?"
"Kerem ben ne diyeceğim saçma sapan konuşma, o gün elini pansumana geldiğimizde sadece sizin hakkınızda konuştuk." Asef şaşkınlıkla onu izliyordu, öyle kendinden emin konuşuyordu ki.
"Kerem," Asef kendinden emin, sert çıkan sesiyle konuştu. Artık gerçekleri anlatmak istiyordu.
"Kerem," dedi Yasef onun sesini bastırıp, gözleri saliselik olarak temas etti. "Sinir krizi geçirdiğini biliyorum. Kendine engel olamıyorsun ama saçma sapan düşüncelere dalma. Benim lan, Yasef amına koyayım."
Kerem sadece suratına bakmakla yetindi.
"Kendini kaybetme, yine Fransa'da yaşadığın şeyleri yaşama." diye bastırdı, Kerem'in elleri daha fazla titredi. Sanki bu uyarı Asef'e yapılmış bir uyarıydı.
"Söyle Asef." dedi Kerem gözlerini karşısındaki adamdan bir saniye bile ayırmadan. Sanki kendisinin söyleyeceği şeyle dünyanın altını üstüne getirecekti.
Yasef gözlerini gözlerine dikti, bakışlarındaki o ifadeyi gördü. Dişlerini sıktı, elini kolunu bağlamıştı resmen.
"Yeter, gel yanıma." dedi sertçe, bu sinirinin sebebi o değil, Yasef'di.
Kerem bakışlarını ona çevirdi, kendisine uyarı dolu bakışlar atan gençten bakışlarını çekip delirmiş gibi duran sevgilisine dikti gözlerini. Onun hareket etmediğini görünce birkaç adımda yanına gidip sinirden titreyen ellerini sıkıca tuttu.
Arkasını dönüp ilerlemeye başladığında Kerem ilk başta yerinden kıpırdamasa da ardından yürümeye başladı. O sırada kendilerini izleyen arkadaşlarını fark etti. Erhan çatık kaşları ile Yasef ve Hakan'a bakıyordu.
"Biz eve gidiyoruz " diye seslendi Asef.
Sinirli bedenin elinden sıkıca tutmuş, düşünmesine bile fırsat vermeden kendisiyle beraber çekiştiriyordu.
Üzgün değildi, sinirli ve öfkeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Roman pour Adolescents[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...