Medya: Yasef
"Bir tabak daha alabilir miyim?" diye sordu Asef önündeki bitmiş balık tabafina bakarken.
"Bu ne iştah böyle?" diye sordu Kerem gülerek, ağzı dolu bir şekilde sevgilisine dönüp sevecen ifadesine baktı.
"Ne zamandır iştahım yoktu, bugün temiz hava iyi geldi herhalde." yutkundu ve ardından rakısına uzandı. Kerem o sırada elini hafifçe kaldırıp garsonu çağırdı.
"Güzel güzel." keyifle mırıldandı, Asef kendisine sanki hamileymiş gibi bakan sevgilisine gülmeden edemedi. Yemek yedikçe mutlu oluyordu.
"Arda, vejetaryen olamazsın." Erhan'ın sinirli sesi geldiğinde sabahtan beri kavga eden çifte döndü. Arda et yemekten hoşlanmadığı için yeşilliklere abanmıştı.
"Olacağım Erhan, sana ne?" dedi maydonuzu ağzında çevirirken.
"Asef'in köftelerini yiyorsun ama?" diye sordu su bardağını alıp içmeden önce.
"Asef abimin köftelerinden et tadı gelmiyor." diye saçma bir bahane üretti. Erhan kafasını iki yana sallayıp soğuk suyundan bir yudum aldı.
Herkes içki içerken o sadece su içiyordu, Yeşilaycı bir ülkücüydü resmen.
"Buyur abi?" garsonun sesi geldiğinde kavga eden arkadaşlarından gözlerini ayırıp garsona döndü.
"Aynısından getirebilir misin? Ama yağı az olsun." dedi Asef, garson anında kafasını sallayıp Kerem'in olduğu yerden eğilip tabağı aldı.
"Hemen abim." dedi serice, tabağı ve iki üç boş salata tabağını alıp giderken Asef geriye yaslandı.
"Oğlum sizin şimdi bir kız gördüğünüzde böyle içiniz gitmiyor mu?" Seyfi yıllık sorusunu sorduğunda masadaki herkes gozlerij devirdi. Yıllar geçmesine rağmen bir türlü eşcinselliği anlamıyordu.
"Hayır, biz sik seviyoruz kardeşim. Böyle kalın, uzun." diye cevap verdi Turgay bıkmış bir şekilde. Eskiden daha nazik söylerdi ama artık sabrı taşmıştı.
"Direkt robot resmini çizseydin yavrum." dedi Bulut imayla. Turgay sırıttı.
"Robot resmine ne gerek var, tuvalete gidelim göster."
"Ulan Turgay insan manitasının sikinin boyutunu rakı masasına meze eder mi?" dedi Erhan, Turgay'ın anında gülümsemesi soldu ve kaşları çatıldı.
"Hiç böyle düşünmemiştim orospu çocukları."
"Boşver, bu masadakiler sadece fazla kıskanç." diye imalı imalı laf soktu Asef.
"Öyle olmak gerekiyor." diye cevap verdi Kerem sakince. Asef 'he he' gibisinden kafasını salladı.
"Afiyet olsun gençler." onun sesini duyduğu an sinirle kasıldı. Masadaki herkesin kafası o tarafa çevrilince istemsizce baktı.
Yasef siyah bir gömlek giymişti, saçları dağınıktı, dudaklarında hafif bir gülümseme vardı. Yanında ise Kerem'in eline sargı yapan doktor vardı. Mavi gözleri parlıyordu.
"Ooo hoş geldiniz, hani gelmeyecektin yavrum?" dedi Kerem oturduğu yerde dikleşirken. Yasef ceplerine koyduğu elini çıkarmadan omuz silkti.
"İşim erkenden bitti, gelip biraz içeyim dedim." Asef ona istemsiz bir sinirle bakarken gözleri saniye kadar kısa bir sürede gözlerine değdi. Bildiğin kaçamak bakışlar atıyordu.
"Geçin reis, oturun." Erhan boş yerleri gösterirken. Boş yer bir kendisinin, bir de Erhan'ın yanıydı.
Yasef tahmin ettiği gibi gelip kendi yanına oturduğunda dişlerini sıktı, öyle yakındaydı ki bacakları birbirine değiyordu. Bacaklarını ondan çektiğinde Yasef kısa bir bakış atıp önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERNWEH
Teen Fiction[TAMAMLANDI] Bölümler kısadır. Bu kitaba başlamak için No:31 kitabında "K-A" bölümlerini okumanız yeterli... "Kerem," dedi ardından herkesin yüzünde gezen gözleri sanki rastgele Asef'in yüzünde kalırmış gibi durdu. "Yakında geliyormuş." Asef öyle...