Bölüm 9: Part I: "Çünkü Sen Her Şeysin"

249 12 4
                                    

“Bu hikaye nasıl bitecek bilmiyorum ama seninle bitecek, onu biliyorum.”

PART I : “The Great Rite: Sex Magic"

“I want to reconcile the violence in your heart. I want to recognize your beauty’s not just a mask. I want to exorcise the demons from your past. I want to satisfy the undisclosed desires in your heart.”

GÜNÜMÜZ

Follow the yellow brick road. Follow the yellow brick road. Follow follow follow follow follow the yellow brick road.

Nereden geldiğini anlamadığım sese uyandım. Dirseklerimden güç alarak doğruldum aniden. Gediz hala yanımda uyuyordu. Hava hala karanlıktı. Uykuya dalalı kırk dakika ya olmuştu ya olmamıştı. Mavi kırmızı mor ışıkların altında, kapıda bir hareketlenme olduğunda nefesimi tutup dikkat kesildim. Işıklar loş bir ortam oluşturduğu için iyi görebilmek adına gözlerimi kısmam gerekti. Diğer yandan şarkıyı duymaya devam ediyordum. Filmdeki versiyonundan farklıydı. Küçük bir çocuğun sesiydi duyduğum. Yankı yapıyordu. Her bir kelimeyi ağır çekimdeymiş gibi çok yavaş ve fısıltıya yakın bir tonda söylüyordu. Yankı yaptığı için sesin kaynağını tespit edemiyordum.

Follow the yellow brick follow the yellow brick follow the yellow brick road.

Gözlerim karanlığa alışınca seçebildim bir şeyleri. Küçük bir kız çocuğu tam karşımda beni izliyordu. Benim onu fark ettiğimi anlayınca koşarak uzaklaştı kapıdan. Bu küçük kız çocuğunu tanıyordum. Pembe elbisesi, sargılı yüzü… Liora. Gediz'i uyandırmamaya gayret göstererek yataktan çıktım. Bir dakika bile düşünmedim. Liora'nın peşinden gittim.

You're off to see the wizard…

… the wonderful wizard of Oz.

Öte yandan dikkatli olmam gerekiyordu. Kendimi gösteremezdim. Herkes beni Bleak Room'da sanıyordu. Gediz’in odasında saklandığımdan kimsenin haberi yoktu. Yakalanırsam ikimizin de başını belaya sokabilirdim. Şansıma koridor boştu. Yeni dünya derin bir uykudaydı. Nedense her şey olması gerektiği gibi oluyormuş hissine sahiptim. Sanki başından beri bu an için beklemiştim. Beklediğim neydi, bilmiyordum ama beklediğimi biliyordum. Hissediyordum. Sessiz adımlarla takip ettim küçük kızı. Benim odama girdi.

You'll find he is a whiz of a whiz

… if ever a whiz there was.

Şaşkınlıktan on saniye olduğum yerde durup arkasından baktım. Neden benim odama girmişti? Sorumun cevabını almam için peşinden gitmem gerekiyordu elbette. Kararsızca Gediz'in odasının olduğu yöne çevirdim başımı. Ona haber vermeli miydim? Yok, bu tek başıma üstesinden gelmem gereken bir durumdu. Içimdeki ses böyle diyordu. O sesi dinledim. Liora'nın ardından odama girdim. Şaşkınlığım ikiye katlandı. Banyodaki aynanın çevresinde oluşan siyah kalıntı dışarı taşmış, banyodan yatağıma doğru ilerleyen parlak, altın bir yol oluşturmuştu. Yol duvardaki ışıldayan büyük üçgenin önünde bitiyordu. Somewhere over the rainbow yazısının hemen altında.

If ever oh ever a wiz there was,

the wizard of Oz is one because…

Gözlerim karanlıkta parlayan siyah yolu bittiği noktaya kadar izledi. O zaman fark ettim, üçgen aslında bir kapıydı. Liora’nın önünde açıldı ve onu içine aldı. Rüya gibiydi ama rüya değildi. Hayretler içinde kayboluşunu tanık oldum. Liora’yı tepemde uçuşan mavi bir kelebek takip etti. Siyah, parlak kalıntıya basarak ben de onların ardından yürüdüm düşünmeden.

because because because because because.

…because of the wonderful things he does.

…You're off to see the wizard, the wonderful wizard of Oz.
Kapıdan geçtiğim an bıçak gibi kesildi şarkı. Alışık olduğum neon ışıklar yerini kör edici beyazlığa bıraktı. Damalı zemini saymazsak burası bir hastaneyi andırıyordu. Beyaz duvarlar, beyaz ışıklar, steril, soğuk bir dünya. Nefret ettiğim o hastane kokusu çabucak sindi üzerime. Kapı arkamdan kapandı. Istemeye istemeye attım adımlarımı. Her nefes alışımda ağzıma dolan kokunun tadını alabiliyordum. Midemi bulandırıyordu. Hayal meyal hatırladığım çocukluk kabuslarımdan birinin içine düşmüş gibi hissettim. Duvarlarda tablolar asılıydı. Bazılarına aşinaydım. Patricia Piccinini’nin The Welcome Guest’i, Biljana Djurdjevic’in Systematic Examination’ı tanıdıktı. Bakmak rahatsız ediciydi. Farkında olmadan tırnaklarımı avuç içlerime geçirmiştim bile. Derin bir nefes almak zorunda hissettim kendimi ama o nefesi alır almaz hastane kokusu ağzıma dolunca pişman oldum. Her iki tarafta da kocaman dikdörtgen şeklinde camları olan odalar vardı.

Sefirin Kızı: ZuhurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin