FLASHSIDEWAY: "Kovulursa, Sen Ona Memleket Olursun"

1.5K 64 68
                                    

Dizinin geldiği son durumdan NarGed'e nasıl dönülür sorusunun cevabını aradım ve buldum. Bu cevabı flashsideway sahnelerinden oluşan bir bölüm haline getirmeye karar verdim. Sonraki hafta 37. Bölümden, yani kaldığımız yerden devam edeceğiz.

Parmağımdaki yüzüğe baktım. Gözlerimi ayırmadan, dakikalarca… Bir şeye uzun süre bakarsanız değişir, dönüşür, bildiğiniz, tanıdığınız halinden uzaklaşır. Tıpkı haddinden fazla tekrar edilen bir sözcüğün anlamını yitirmesi gibi. Bir ömürü birlikte geçirme sözü müydü bu yüzük, yoksa parlak ve soğuk bir halkanın içine hapsolmak mıydı evet demek? Sonsuza kadar… Parmağımı oynattım. Hâlâ varlığına alışamadığım soğukluğu hissedince yüzümü buruşturdum.

Güneş henüz doğmamıştı ama gökyüzünde turuncu bir hazırlık vardı. Yeni günün habercisi turuncu. Yeni günün habercisi… Öyle çok fazla uyuyamadım. Bahçeye indim. Temiz hava kendimi daha iyi hissetmeme yardımcı olur diye düşündüm. Neden kendimi daha iyi hissetme ihtiyacı duyduğumu bilmiyordum. Benim çok mutlu olmam gerekmez miydi?

Sancar'ın bana evlenme teklifi ettiği anı gözümün önünde canlandırdım. Içimin kıpır kıpır olmasını bekledim. Bir heyecan kırıntısı aradım, bulamadım. Anlamsızdı.

Baş parmağımla yüzüğe dokundum. Nefesim daralır gibi oldu. Anlamsızdı. Temiz havayı ciğerlerime çekip gülümsedim. Sonra ağlamak istedim. Anlamsızdı.

“Günaydın.”

Doğa’yı yanımda görünce kendimi topladım. Doğa ve Elvan bir süredir bizimle yaşıyordu. Çok iyi anlaşamasalar da Elvan'ın evliliğindeki sorunları bildiği için, Doğa onu alttan almaya çalışıyordu. Anlaşmazlık yaşadıkları konuların başında Sancar geliyordu. Elvan evlilik kararımızı destekliyordu. Doğa ise hayatımın hatasını yaptığımı düşünüyordu. Kollarımı göğsümde birleştirdim çabucak. Ne kadar süredir bahçedeydi bilmiyordum ama keyifsiz olduğumu fark etmişti çoktan.

“Yüzüğüne bakarak kara kara ne düşünüyorsun acaba?”

“Kara kara bir şey düşünmüyorum,” dedim hemen.

“Gerçekten evlenecek misin onunla?”

Yine başlıyoruz. “Off Doğa.”

“Ya tamam, kızma. Sadece anlamaya çalışıyorum. Amacım seni huzursuz etmek değil.  Susmak, yorum yapmamak isterdim ama biz arkadaşız. Tehlike çanları çalarken kulaklarımı tıkarsam nasıl bir arkadaş olurum?”

“Tamam, söyle. Ne söylemek istiyorsan söyle.”

“Ciddi ciddi affettin yani sen bu adamı öyle mi? Sana yaptığı onca şeyden sonra?”

“Pişman oldu. Herkes ikinci bir şansı hak eder. Sancar neden hak etmesin? Hem telafi etmeye çalışıyor.”

“Sancar değişmedi Nare. O hâlâ aynı adam. Nasıl aklayabiliyorsun onu? Akın’ı, babanı affedebilir misin? Onlara da ikinci bir şans verebilir misin?”

“Aynı şey mi?”

“Değil mi? Senin hayatını mahveden üç erkekten biri değil mi Sancar? Ölüyordun onun yüzünden. 9 yılın cehennem oldu. Kimin yüzünden? Sancar yüzünden değil mi? Kızını ona getirdiğinde bile o-"

“Geride bırakmak istiyorum artık. Niye anlamıyorsun?”

“Bu yaptığın geride bırakmak değil. Aksine yaralarına sarılmak bunun adı. O yüzüğü parmağına takarak kendini bu travmanın içine hapsettin sen. Telâfi etmeye çalışıyor diyorsun. Ne yaparak telâfi etmeye çalışıyor? Bu adam değil miydi seni burda barındırmayan? Kimse sana iş vermesin diye elinden geleni ardına koymayan bu adam değil miydi? Gediz olmasaydı sen Muğla'da kalamayacaktın. O Sancar’ın karşısında durdu diye sen-"

Sefirin Kızı: ZuhurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin