"sen de aşk için dünyaları karşına alabilecek bir adam değilsin."

117 6 0
                                    

13. Bölüm

"sen de aşk için dünyaları karşına alabilecek bir adam değilsin."

Birkaç gün sonrası.

Nare otelin balkonunda, parmağındaki yüzüğe bakıyor. Düşünceli, dalgın. Doğa elinde kahve ile gelir yanına. Gün daha tam olarak doğmamış. Gökyüzü hala açık mavi tonundan uzak, koyu. O saatlerin sessizliğinin verdiği bir dinginlik hakim. Dışarda tek tük korna sesi. 

"Pişman oldun dimi?" der Doğa yanına otururken. Nare'nin yüzüğüne baktığını görür.

Nare dalgın, başını kaldırır. 

"Hı?"

"O yüzüğü parmağına taktığın için pişman oldun diyorum. Eğer Sancar görmeseydi çıkaracaktın yüzüğü yalan mı?"

"Ya Doğa…" Nare sütlü kahvesiyle neredeyse aynı tonda olan kahverengi kupayı tutar avuçlarının içinde. Yüzük seramiğe değince bir ses çıkar. O ses doğrudan beynine ulaşmış gibi yüzünü buruşturur Nare. 

"Ne? Gediz'e inat olsun diye taktın yüzüğü işte. Bir anlık öfkeyle hareket ettin. Onun canını yakmak istedin. Ama tabii bunu bu şekilde Sancar'a söyleyemediğin için evlenme teklifini kabul etmiş oldun. Nasıl, güzel özetledim mi olanları?"

"Çok güzel özetledin, bravo sana."

Kahvesinden bir yudum alır Nare. Yarı sinirli. Kupanın üzerinde siyah renkte Henny Penny font stilinde Do What Makes You Happy yazıyor. Yüzüğü gergin bir şekilde kupaya vuruyor saniyede bir. 

"Gerçekten ne yapacaksın Nare? Düpedüz yanlış anladı Sancar. Ona evet dediğini sandı. Bir yanlış anlaşılma yüzünden Sancar'la evlenecek kadar aklını yitirmiş olamazsın herhalde dimi?"

"Kimse kimseyi yanlış falan anlamadı."

"Nare…"

"Ben Sancar'la mutlu olabilirim." Doğa'nın tek kaşı havalanır, Nare üsteler ama daha çok kendini ikna etme çabasında gibi. "Olabilirim. Ya ben bunu istiyordum zaten. Yıllar önce…"

"Sorun da bu ya. Yıllar önce istiyordun. Artık o hayalleri kuran kız değilsin ki sen. Kendin demedin mi bana, ben Muğla'ya dönünce hiçbir şey hissetmedim diye. Hissetmek istedim, hissetmek için eski yaraları kanatmaya çalıştım ama ne yaptıysam olmadı demedin mi?"

"Ya dedim ama o zaman farklıydı. Şimdi Sancar boşanıyor. Ve bizim ikinci bir şansımız var. Nasıl olur bilmiyorum. Affedebilir miyim, bizden hala olur mu bilmiyorum ama bunca sene tek bir kişiyi sevmişken… şimdi de o aşkı yaşama fırsatım varken… denemem gerekmiyor mu sence de?"

"Kullandığın kelimelere bakar mısın? Gerekmiyor mu diyorsun. Kendini bunu yapmaya zorunda hissediyorsun. Aşk böyle bir şey değil ki Nare."

"Sürekli herkes aşkla ilgili kendi tanımını dayatıp duruyor bana ve bundan çok sıkıldım. Herkesin aşk anlayışı aynı olmak zorunda mı?"

"Sorun gerçekten aşk anlayışı mı? Dokuz sene boyunca sen Sancar'ı sevmeye devam etmedin. Dokuz sene boyunca sen bir travmaya tutundun. O kadar korkuyordun ki, o kadar alışmıştın ki çektiğin acıya… onsuz bir dünya hayal edemiyordun. Bu aşk mı sence?"

Nare dinlemek istemiyor, başını çeviriyor. Yoldan sarı, antika bir araba geçiyor o esnada. Karşıda deniz. Denizle otel arasında bir ana yol ve ağaçlık bir yürüyüş alanı. 

Sefirin Kızı: ZuhurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin