“Hey there to my future self, if you forget how to smile. I have this to tell you, remember it once in a while. Ten years ago, your past self prayed for your happiness. Please don’t lose hope…”
TRIGGER WARNING
The following chapter contains content that some may find disturbing. Reader discretion is advised.
FLASHBACK
Nare'nin 17. Yaş Günü, Romania
Gökyüzüne baktım. Hava kararıyordu. Güneşli bir güne uyanmıştık aslında. Dünya, güneş ışığının altında bambaşkaydı. Odamın penceresinden yolu ormana çıkan, kocaman yeşil bahçeye baktığımda içim huzur dolmuştu. Her şey çok yeşildi, çok canlıydı, çok parlaktı. Güneşin dünyası ışıl ışıldı. Göz kamaştırıyordu. Şimdiyse bulutların rengi değişmişti. Güneşin ardından gökyüzüne soğuk bir karanlık dokunmuştu. Gecenin habercisi... Bulutların yeni renginin yansıması yeryüzüne düştü. Sabah odamın penceresinden baktığımda gördüğüm bahçe, aynı bahçe miydi? Işıltı nerde? Dünyanın gündüzleri bizden sakladığı bir yüzü vardı. Güneş gözlerimizi kamaştırırken göremiyorduk. Sonra ışıklar çekiliyordu ve dünya bizi yeni renklerle tanıştırıyordu. Aslında hep orda olan ama güneşin sarhoşluğundan bizim göremediğimiz renkler… Şimdi görebiliyordum. Bu bahçe güneş yokken farklıydı. Parlaklık gözlerime oyunlar oynamazken gördüklerim farklıydı. Çiçekler, gökyüzünü yansıtan bir aynaya dönüşmüştü. Ağaçlar soluk bir yeşile teslim olmuştu sanki. Gülüşen insanların sesi bir anlığına geride kaldı benim için. Uçuşan rengarenk balonlar ve onları yakalamaya çalışan çocuklar, az ötedeki masada iş arkadaşlarıyla konuşan babam, müziğin sesi… Hava soğuk değildi ama tenime bir anda çarpan rüzgar beni iliklerime kadar üşüttü. Gaye'nin sesi bakışlarımı gökyüzünden uzaklaştırdı.
“Ne demek sadece dört tane mum var? Mum almadınız mı? Nasıl unuttunuz?”
Saçlarını sıkıntıyla savurdu bana doğru gelirken. Gaye babamın arkadaşlarından birinin kızıydı. Romanya’daki ilk günlerimde tanıdık tek yüz onunkiydi. Sonrasında burda Yeni arkadaşlar edinmiş olsam da onun yeri ayrıydı. Korkusuz, meraklı bir kızdı Gaye. Kurallar ona işlemezdi. Hep bildiğini okurdu. Onunlayken, yapmaya asla cesaret edemeyeceğim şeyler yaparken buluyordum kendimi çoğu zaman. Içimde bastırdığım başka bir Nare vardı sanki ve o Nare, Gaye'nin yanında özgür kalıyordu. Gülümsedim ama gökyüzünün yeni rengi, gülümsememe bulaşmıştı.
“Sadece dört tane mum var,” dedi elindeki mumları bana göstererek. Omuz silktim. Kasumi gözlerini iri iri açarak Gaye'nin elindeki mumlara baktı ve rahatsız olmuş bir tavırla dört mum kullanmamamız gerektiğini söyledi kendi dilinde. Sesinde gizli bir telaş vardı. Gaye japonca bilmediği için bana çevirdi gözlerini.
“Dört mum olmaz diyor. Japonlar dört rakamının uğursuz olduğuna inanır da, ondan.”
“Iyi de neden?”
“Okunuşu ölüm kelimesine benziyor çünkü. Shi.” Kasumi’yi ürkütmemek için Gaye'nin kulağına eğilerek açıkladım.
“E tamam bir tane mum koyalım o zaman. O da lanetli değildir herhalde? Dileğini hazırla.”
Gök gürledi. Hepimiz masanın etrafına toplandık. Gaye mumu yaktı. Mutluydum. Gülen yüzler, iyi dilekler bu bahçenin üzerindeki karanlığı dağıtabilecek kadar güçlüydü bana göre. Akın sol tarafıma geçti. “Ne dileyeceğine karar verdin mi?” diye sordu. Başımı evet anlamında sallayarak gülümsedim ve mumu üflemeye hazırlandım. Aniden başlayan yağmur benden önce üfledi mumu. Yağmurun gelişiyle partiyi içerde devam ettirmek durumunda kaldık. Pastam ıslanmıştı ama yine de üzerimdeki rengarenk elbise gibiydi ruh halim. Pembe bir mum yaktı Gaye içeri geçtiğimizde ve elindeki mumu bana uzattı üflemem için. Güldüm. “Illa pastanın üzerinde olacak diye bir kural yok sonuçta. Hadi üfle,” dedi sıcacık bakışlarıyla.
Gözlerimi kapattım ve mutluluk diledim. Nefesimi pembe mumun alevine bıraktım. Kasumi ve Cassandra heyecanla alkışladı. Dışarda yağmur yeşile karışırken, duvarların içinde özgür bir geleceğin hayaliyle çarptı kalbim. Parti devam etti. “Şimdi hediye zamanı!” diye haykırdı Gaye beni odama sürüklerken. Dördümüz birlikte odama çıktık. Gaye bana iki uçak bilet uzattı. “Ta daa! Sana özgürlük hediye ediyorum!”
“Teşekkür ederim.” Ona sarıldım. Uçak biletlerini alırken yazılı tarihe takıldı gözlerim.
“Bu yaz başımızı alıp gidiyoruz buralardan. Hep konuşurduk ya,”dedi gözleri ışıl ışıl.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sefirin Kızı: Zuhur
FanficBu hikaye Sefirin Kızı dizisinin dördüncü bölüm sonrasında olacakları konu alacak. #NarGed için kelimelere ruh üflemek amacım. Hikayenin odak noktası Nare ve onun iyileşme süreci olacağı için dizide yer alan bazı yan karakterler bu versiyonda yer al...