Onuncu Bölüm: Onun Yanındasın

90 6 6
                                    


Yeni evinin bahçesinde bir eli parmağındaki yüzükte dalgın dalgın boşluğu izliyordu Nare. Bir imza. Sadece bir imzaydı yaptığı evlilik ama nedense bir türlü çıkaramamıştı yüzüğü parmağından.  Işıklı konağından ayrılıp kendi evine taşınmıştı bile. Herkese her şeyi itiraf ettikten sonra Gediz'le karşılıklı konuşma fırsatını henüz bulamamıştı. Köşe bucak kaçıyordu aslında bu konuşmadan. Mantıklı düşünürse kaçması manasızdı. Bu itirafı Gediz'in itibarını geri kazandırmıştı ona çünkü. Adalet duygusu yüksek, arkadaşının sevdiği kadına başka gözle asla bakmayacak bir adam oluvermişti herkesin gözünde. Evlilik kararının yanlış olduğu düşünülse de bu evliliğin gerçek bir evlilik olmaması değiştirmişti her şeyi. Nerden baksan doğruydu yaptığı ama doğru hissettirmiyordu.

Gerçekleri öğrenen Sancar ise hemen Nare ile konuşmak istemişti. Bir tür yüzleşmeydi. Bu evliliğin sebebi kıskançlık değildi, diye açıklamıştı Nare gözleri umutla aydınlanan Sancar'a. O Menekşe ile evlendi diye evlenmemişti Gediz'le. Amacı intikam değildi, savaşmaktı. Sancar duymamazlıktan gelmeyi tercih etti bu açıklamayı. Ona göre kesinlikle kıskançlığın payı vardı. Ona göre Nare hala Sancar'ın Nare'siydi. Gediz'le bir şey yaşamamış olması da bunun kanıtıydı zaten. Nare Gediz'le aramda bir şey yok derken yüzüğüne bakmıştı. Boğazında oluşan düğümü ne kadar yutkunursa yutkunsun yok edemiyordu. Bu cümleyi kurarken içi acımıştı. Asla çektiğini kabul etmeyeceği bir acıydı bu. Sancar farkında bile değildi. Nare'nin bir anda gerçekleri anlatıp Gediz'den uzaklaşmasını kendine bağlıyordu. Ölümden dönmüştü sonuçta. Nare duygularını daha fazla bastıramayacağını anlamış olmalıydı. Ama gerçekler Sancar'ın inandıklarından çok başkaydı. Nare kabul etmese bile…

Nare evliliğinin yalan olduğunu açıklayıp Gediz'den uzaklaşmıştı evet ama sebebi Sancar değil Gediz'di. Günden güne daha çok bağlandığı, güneşi gözlerinde görmediğinde kendini kötü hissettiği bu adamdan kaçıyordu. Onu sevemezdi çünkü. Kendi içindeki korkularını bir kenara bıraksa bile, savaşmaya yemin ettiği o kalabalığın sesleri etkiliyordu Nare'yi. Suçlu olmadığını bilse bile suçlu hissediyordu. Yanlış olmadığını bilse bile yanlış olduğuna inanırken buluyordu kendini. Nerden bakarsan bak olmazdı. Bir kere Gediz Nare'nin etrafında olduğu sürece tehlikedeydi. O ameliyattan canlı çıkmıştı belki ama Nare'nin yanında yer aldığı sürece yalnız kalmaya mahkumdu. Nare'nin Gediz'le olması demek Gediz'in dönecek bir evinin olmaması demekti. Müge haklıydı. Ne kadar özgür bir ruh olsa da dönecek bir evi olmalıydı Gediz'in. Bunu ondan alamazdı.

Sonra Sancar vardı. Araları bozuk olsa bile Gediz hala değer veriyordu ona. Kabul etmek istemese de yakın arkadaşının çocukluk aşkıyla yan yana durmak rahatsız ediyordu Gediz'i. Hiç kabul etmemişti bunu ama Nare biliyordu. Aşk olarak bile görmüyorum çocukluk işte demesine rağmen en ufak bir sorunda Sancar'a hala hisleri olup olmadığını sorguluyordu. Nare Gediz'in bunu aşamayacağını düşünüyordu. Aşabilse bile çok şey feda etmesi gerekirdi Nare ile olabilmek için. Tüm bunları aklından geçirdiğini kendine bile itiraf etmeyecekti. Bu yüzden kaçıyordu. Ne Gediz ne de Sancar biliyordu bu kaçışın gerçek nedenini. Hiçbir zaman da öğrenmeyeceklerdi.

Birkaç hafta içinde nasıl da değişmişti her şey. Sancar Nare ile bir şansının olduğuna inanıyordu artık. Menekşe ile boşanmayı ciddi ciddi düşünüyordu. Gerçekleri öğrenmişti. Yeminini bozmuştu. Af dilemişti Nare'den. Affetmesini bekleyeceğini söylemişti. Yıllar önce bu anın hayalini kurmuştu Nare. Şimdi hayali gerçek olmuştu ama mutlu hissetmiyordu. Sancar ona inanıp af dilemişti. Ikinci bir şans istiyordu ama Nare bunları duyduğunda hiçbir şey hissetmedi. Hiçbir şey hissetmediği için ağladı. Gediz'i özlediği için ağladı. Sancar'a kalbi eskisi gibi atmadığı için ağladı. Ama asla itiraf edemedi bunu kendine. Bilinçli bir şekilde vermiyordu bu kararların hiçbirini. Söylediği yalanlara inanmak için gürültülü bir savaş veriyordu. Sancar'a ikinci bir şans verirse her şeyin düzeleceğini tekrar edip duruyordu. Gediz onun sadece arkadaşıydı. O sadece Sancar'ı sevmişti. Onunla devam etmeliydi. Doğru olan buydu. Aşk böyle bir şeydi. Aşk tam olarak böyle bir şeydi. Peki niye ağlıyordu? Niye mutlu değildi? Niye Sancar'la ne zaman görüşse iştahı kesiliyordu, kendini banyoda öğürürken buluyordu? Birkaç hafta içinde gözle görülür bir şekilde çökmüştü. Gözlerinin altında siyah halkalar oluşmuştu. Uyku uyumuyor, yemek yemiyordu. Farkında değildi ama eski toksik döngüsüne dönme çabasına bütün kuvvetiyle karşı çıkıyordu bedeni.

Sefirin Kızı: ZuhurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin