Sefirin Kızı: Zuhur

"Bu Kez Peşinden Gelmeyeceğim"

“Ben sana yara olmadım, sen neden bana yara oluyorsun?..."

Gediz'i terk edemem. Bunu bize yapamam.

Eğer yapmazsan kaldıramayacağı acılarla yüzleşmek zorunda kalacak.

Kafamda Vincent'ın sesi yankılandı. Başımı pencereye çevirdim o sesi yok sayma umuduyla. Ama kimi kandırıyordum? Nereye baktığımın ne önemi vardı ki? Kendi düşüncelerimden nereye kadar kaçabilirdim? Daha önce denemiştim. Bir noktada durup yüzleşmek zorunda kalacağımı biliyordum. Yüzleşirsem olacaklardan korkuyordum. Korku. Hayatımı ele geçiren duygu. Ondan saklanmak, uzaklaşmak mümkündü ama sadece bir saniye için bile dursam, arkama baksam ona yakalanıyordum işte. Tamiri imkansız bir yanı vardı ruhumun. Sonsuza kadar görmezden gelemezdim. Peki Gediz? Ya onun ruhu?

Zaten yeterince şey yaşadı. O mezarda yaşadıklarını asla unutmayacak mesela. Onda daha büyük yaralar açmak istemezsin değil mi?

Gediz'e baktım. Yanımdaydı. Uyuyordu. Partiden sonra bizi Isviçre'de tutan bir şey kalmamıştı. New York'a dönüş uçağındaydık. Vincent teklifini sunduktan sonra gitmemize izin vermişti. Ondan bir şey gizlemedim. Gediz ile aramızdaki ilişki şeffaftı. Birbirimizden sır saklamazdık. Bu yüzden her şeyi olduğu gibi anlattım ona. Öğrendiklerimi onunla paylaştım. Tamam, Vincent'ın doğrudan benden bir seçim yapmamı istediğinden bahsetmedim. Itiraf ediyorum. O son konuşmayı daha genel hatlarıyla özetlemeyi tercih ettim. Vincent'ın beni sevdiklerimden uzaklaştırıp, tamamen yalnız bırakma planını anlattım. Sancar'la arasındaki gerginliğin bize karşı kullanılma olasılığına değindim. Şaşırmadı çünkü tam da böyle bir hamle bekliyorduk aslında. Bizi bize karşı kullanmasını bekliyorduk. Ama hesap etmediğimiz bir şey vardı. Bugüne kadar bizi düşmanımıza karşı uyaran herkesin sürekli tekrar ettiği bir şey. Bizim inatla göz ardı ettiğimiz bir şey. Vincent'ın insanların üzerindeki etkisini hafife almıştık biz. Vincent gerçekten manipüle yeteneği fazlasıyla gelişmiş, zeki, kelimelerle nasıl oynaması gerektiğini çok iyi bilen, kurnaz ve tehlikeli bir adamdı. Soğukkanlılığı, kendine olan güveni, karşı taraf üzerinde kurduğu psikolojik baskıyı çok iyi yönetiyor oluşu onu, alt etmesi oldukça güç bir düşman yapıyordu. Gediz'e duyduğum aşkı kullanacağını biliyordum. Bunu duymaya hazır olduğumu sanıyordum. Bizi burdan vurmaya kalkarsa kaybedecek olan oydu. Çünkü biz ayrılmayacaktık. Vincent ne yaparsa yapsın biz hiç…

Onunla kalırsan belki de sonu Timmy gibi olacak. Dayanamayacak ve kendini öldürmeye karar verecek.

Biz hiç…

Bakışlarımı yere indirdim. Söylediklerini düşünmek istemiyordum. Onun benden istediği seçimi yapmayacaktım. Yapamazdım. Peki o zaman neden bu kadar huzursuzdum? Neden aklımdan atamıyordum bu saçmalığı? Beni ikna etmek için saydığı şeylerin hepsi bir olasılıktı. Gediz başına ne gelirse gelsin ayakta kalmanın bir yolunu bulurdu…Ya da bulamazdı. Belki Sancar ile başlattığı savaştan kendini kaybetmeden çıkardı. Ya da…

Ya da belki kendini öldürmez, belki dönüşür ha Nare? Bambaşka biri olur. Karanlık biri olur. Belki Sancar ile olan savaşı onu değiştirir. Ölmese bile hiç tanımadığın bir adama dönüşür. Bu da ölüm gibi bir şey aslında değil mi?

Bunların hepsi bir olasılıktı. Hangisinin gerçekleşeceğini ne ben bilebilirdim ne de Vincent.

Bunu riske atabilir misin Nare?

Başımı Gediz'in omzuna yasladım. Hafifçe kıpırdanarak yönünü bana çevirdi. Elini tuttum. Gözlerini açmadı ama gülümsedi. Onun gülümsediğini görmek buruk da olsa benim de gülümsememe neden oldu. Parmaklarımız iç içe geçti. Onu kaybedemezdim. Elini bırakamazdım. Biz birbirimiz için herkesi, her şeyi karşımıza almıştık. Bizi türküler, destanlar yıkamamıştı. Koca bir şehir durmuştu önümüzde ama ayıramamıştı ellerimizi. Şimdi ben bize nasıl kıyabilirdim? Böyle mi olacaktı yani? Birbirimize mi yenilecektik? Kendi ellerimle mi söküp atacaktım kalbimi? Nasıl yapabilirdim ki bunu? Kaçarak mı? Yok. Bunu ona bir kez daha yapamazdım. Karşısına dikilip senin için senden vazgeçmek zorundayım diyebilir miydim? Gözlerinin içine baka baka terk edebilir miydim onu? Buna gücüm var mıydı?