"ben senin arkadaşını çok sevdim."

97 9 5
                                    

7. Bölüm

"ben senin arkadaşını çok sevdim"

Uçakta koltuğuma oturmuş pencereye boş boş bakarken bir anda yanımda bir hareketlenme hissedince başımı çevirdim. Görmeyi beklediğim kişi değildi.

"Melek… Doğa ile mi oturmak istiyormuş neymiş, öyle bir şey dedi Doğa," diye mırıldandı Gediz açıklama olarak. Yanıma oturdu. Koltuğumun arkasına uzandım Doğa ve Melek'i görebilmek için. Doğa açık maviyle renklendirdiği gözlerini kırpıştırarak gülümsedi. Yaramazlık yapmış bir çocuğun gülümsemesi gibiydi daha çok. Gediz'i bilerek mi yollamıştı yanıma? Sorsam bile asla kabul etmeyecekti. Otursana dedi bana ağzını oynatarak. Bunun hesabını sonra soracağım mesajlı gülümsememle ona karşılık verip sessizce önüme döndüm. Hemen yan tarafta ise Sancar oturuyordu. Kaşlarını çatmıştı, gözleri Gediz ve benim üzerimdeydi.

Göz ucuyla Gediz'in tarafına baktım. O da aynı şekilde bana bakıyordu. Ikimiz de sessizliğin ne zaman yan yana gelsek aramızda oluşan o anlamsız gerginlikle güçlenmesine karşı çıkmadık. Bu suskunluk bedeninde kaşımak istediğin bir noktayı kaşıyamamak gibiydi. Sanki konuşmamız gerekiyordu bir şeyleri ama ne söyleyeceğimizi bilmiyorduk. Konuşmadıkça daha da garipleşiyordu sessizlik. Hafifçe öksürererek boğazımı temizledim gerginlikten bir parça götürebilirmişim gibi. Susmak düşünmeye yer açmıştı zihnimde. Onunla tanıştığımız günü hatırladım. O gün yanımda oturmuyordu. Şu an Sancar'ın oturduğu yerde oturuyordu. Varlığından haberdar bile değildim. Ta ki o defteri düşürene kadar. Almak için uzanıp başımı kaldırdığımda karşılaştığım gözlere bir daha bakacağımı aklımın ucundan dahi geçirmezdim halbuki. O gözlerin hayatımda kendine bu denli yer edinebileceğini tahmin edemezdim. Elini uzatıp adını söylediğinde öyle bir bakmıştı ki bana, merak vardı gözlerinde. Daha önce kimsenin bakmadığı gibi ilgili ve meraklıydı bana karşı. Böylesine bir ilgiyle karşı karşıya olmak kaçma isteği uyandırmıştı bende. Ben birileri beni merak etsin, hayatıma sorularıyla dalsın, bildiğim her şeyin yerini değiştirsin istemiyordum ki. Yaşamaya dair umudu kalmamış bir kadındım o bana elini uzattığında. Onun gözleriyse yaşam doluydu. Ne vardı bende bu kadar merak edilecek? Umutla, yaşam parıltısıyla ışıldamayan gözlerde bu kadar ilgi çekici ne görmüş olabilirdi? Elimi ona uzattığım an canlandı gözümde. Kısa bir an için bakışmıştık. Hızla elimi çekmiştim sonra. 

"Dönünce ben otelde kalırım," dedim hemen. Daha fazla düşüncelerimle yalnız kalmak istemedim. Bozdum sessizliği. "Bir ev bulana kadar."

"Bizde kalmaya devam edebilirsin, niye otelde kalasın?"

"Sizde kalamam Gediz."

Ses tonum imalı, sert, biraz da suçlayıcıydı. Orda kalamayışımın sebebi oydu çünkü. Onun duygularıydı. 

"Peki," dedi sessizce iç geçirerek. 

•••

Melek Doğa'ya sarılarak uyumuş vaziyette. Doğa'nın bir eli Melek'in üzerinde, tatlı bir şekilde küçük kızın saçlarını düzeltiyor onu uyandırmamaya çalışarak. Diğer tarafta Sancar pür dikkat Gediz ve Nare'yi izlemekte. Hep tetikte. Nare ise tıpkı kızı gibi uykuya dalmış, Gediz kulaklıkla müzik dinliyor. 

Nare birden irkilerek uyanır, refleks olarak bir eli Gediz'in eline tutunur. Gediz anında kulaklığı çıkarıp Nare'ye bakar. Nare nefes nefese. Birkaç saniye kendisine seslenilmesine tepki veremez. Eli hala Gediz'in bileğinde. Ona dokunduğunu fark edince çeker elini hemen. Utangaç bir tavırla gözlerini kaçırıp, iyi olduğunu söyler endişeli Gediz'e. Kendisine uzatılan sudan bir yudum alır, teşekkür eder. 

Sefirin Kızı: ZuhurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin