24. Bölüm
"yersiz yurtsuz bırakmadın, aksine yer yurt oldun bana."
Nare
O sabah o güne kadarki bütün sabahlardan farklıydı benim için. O sabah gözlerim hala kapalıyken, görebildiğim tek şey karanlıkken bile benim yüzümde bir gülümseme vardı.
En son hangi güne yüzümde bir gülümseme ile uyanmıştım ki? Alışık olduğum, her yeni güne birlikte başladığım o sebepsiz korku nerdeydi?
Taş yutmuş gibi uyanırdım ben. Ruhumun üstüne bir şey çökmüş gibi, ağır uyanırdım. Ağzıma kadar tıka basa mutsuzlukla doluymuş gibi uyanırdım. Aldığım nefes bile ağırlaşır, yaşamak bir işkenceye dönüşürdü. Kalbimde korkuyla, görünmez bir düşmana karşı kendimi koruma içgüdüsüyle uyanırdım ben.
O sabah öyle değildi.
Tuhaf…
Gözlerim hala kapalıydı, kalbim korkudan değil heyecandan atıyordu küt küt.
Burnumda onun kokusu, kulağımda onun nefesinin sesi…
Teni tenimde, elleri belimde…
O hiç bırakmayacakmış gibi sıkı sıkı sarılmışken bana, nasıl mümkün olabilirdi ki güne kötü uyanmak?
Beynim bunu ilk defa yaşadığımı fısıldıyordu.
Haklı.
Aşık olduğum kişinin göğsünde uyanmak… Hiç yaşamamıştım bunu.
Gerçeküstü bir şeyi yaşıyor gibiydim. Buna cesaret edebilmiş olmam bile gerçeküstüydü. Nasıl yaptım bilmiyorum. Onu uyurken izliyordum. İzlemeye de devam etmekti aklımdan geçen. Sonra nasıl olduysa… bir anda kendimi onun kolları arasında buldum. Belki de hayatı boyunca olduğu yerde durup başına bir şeylerin gelmesini bekleyen Nare kaderini değiştiriyordu.
O gece durup izlemekle yetinebilirdim onu ama harekete geçtim. Bir adım attım. Aklımdan çokça kez geçirdiğim ama yapmaya hiçbir zaman cesaret edemeyeceğimi düşündüğüm bir şeyi yaptım. O da sorgusuz sualsiz sarıldı bana. Garipsemedi bile.
Sanki alışık gibiydi benimle uyumaya. Sanki her gecemiz böyleydi. Sanki biz hep birbirimizin kollarında ediyorduk sabahı. İlk defa yaşadığın bir şey nasıl bu kadar tanıdık olabilirdi?
Gözlerimi açtım. Dudaklarım boynuna değiyordu belli belirsiz. Nefesini saçlarımda hissedebiliyordum. Huzurluydu onu dinlemek. Sonsuza dek öyle kalabilirdim. Kıpırdandı, nefes alışverişi değişti. Uyanmıştı. Bana doğru eğildiğini hissedince ben de kafamı kaldırıp ona baktım. Gülümsedi bana. Ona bakarken aptal bir aşık gibi göründüğümden emindim. Bunu bana nasıl yaptı, ne zaman yaptı bilmiyordum ama yapmıştı işte. Burda, benimleydi ve o güldüğünde dünyanın tepesinde bir güneş doğuyordu bana göre. O gülünce her şey daha aydınlıktı sanki. Yaptığı şey buydu. Dünyayı nasıl gördüğümü değiştirmişti. Nasıl böyle bir gücü olabilirdi?
Uykulu şaşkın bakışlarından anladığım kadarıyla onun için de gerçeküstüydü birbirimizin kollarında uyanmak.
Gözleriyle buluşunca heyecanla karışık bir utançla indirdim bakışlarımı.
•••
Nare uzaklaşır hemen Gediz'in kollarından utanarak. Ona bu kadar yakınken hissettiği o çocuksu heyecan elini ayağına dolaştırır. Yüzüne bakmadan günaydın der. Mümkün olduğunca saçlarıyla saklar ifadesini.
Sonra Melek koşup gelir. Başta uykulu, Gediz'in orda olduğunu bilmeden girer salona. Görünce anında dağılır uykusu. Gediz'e sarılır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sefirin Kızı: Zuhur
FanfictionBu hikaye Sefirin Kızı dizisinin dördüncü bölüm sonrasında olacakları konu alacak. #NarGed için kelimelere ruh üflemek amacım. Hikayenin odak noktası Nare ve onun iyileşme süreci olacağı için dizide yer alan bazı yan karakterler bu versiyonda yer al...