"Senin Olmadığın Bir Yer..."

1.1K 65 37
                                    

“Come to me, make me believe to you and your love again. Above the universe, beneath the Great Eye, I shall desire you forevermore..."

Bölüm Notu: Bu bölüm sadece flashforward sahneleri Nare'nin bakış açısından ele alınacak. Nare ayrılıktan sonra kendi düşüncelerinden bile uzaklaşıp, herkesle arasına duvar ördüğü için bu bölüm ona dışardan bakacağız.
Bölüm içinde Manhattan Bridge ibaresini gördüğünüzde sahnenin bazı kısımlarının italik yazıldığını fark edeceksiniz. Italik yazılan kısımlar flashforward sahneleri. Aynı mekanda iki farklı zamanı göreceksiniz.

FLASHFORWARD

“Çok büyük bir hata yaptım.”

“Gediz'i terk ettin?” diyerek tekrar denedi terapistim.

Bu kez tahmininin doğru olduğunu belirtmek için başımı salladım derin bir nefes eşliğinde. “Gediz'i terk ettim.”

“Hata dedin. Bu ayrılığı bir hata olarak görüyorsun.”

“Evet. Benim yaptığım bir hata.”

“Tüm sorumluluk sana ait yani?”

“Öyle. Biz...Gediz'le mutluyduk. Birlikte kalsaydık aşamayacağımız hiçbir sorun yoktu. Bizi hiçbir şey yıkamazdı. Her şeyin üstesinden gelirdik. Ama ben...yapamadım. Korktum işte.”

O günleri hatırlamak bana kendimi kötü hissettirmişti. Elimdeki peçeteyle oynamaya başladım.

“Bu ayrılık kararını Vincent yüzünden mi verdin?”

“O zaman bunu bana sorsaydınız size evet derdim. Ve yalan söylemiş olurdum. Keşke onun yüzünden olsaydı ama. Mecbur kalmış olsaydım. Benim suçum olmasaydı olanlar. Ama Vincent benim bahanemdi.”

“Senden Gediz'i terk etmeni istediğinde aslında sana bir kaçış yolu sunmuştu değil mi?”
“Bunu söylemeye utanıyorum ama evet. Vincent’ın teklifinin arkasına saklandım. Korktum, pes ettim diyemedim. Vincent beni mecbur bıraktı demek daha kolaydı. Ama onunla hiçbir ilgisi yoktu aslında.”

“Neyle ilgisi vardı peki?"

“Benimle... Aşk bana çok iyi geldi ama içimde aşkın bile yardım edemeyeceği bir savaş vardı. Ben onunlayken...iyiydim. Ama bir sürü şey oldu. Doğum günümde kapıma bırakılan içi kan dolu balon. O gün başladı benim düşüşüm. Tıpkı Alice'in tavşan deliğinden düşmesi gibi. Ağır çekimde oldu her şey. Çok yavaş. Öyle yavaş ki ben anlayamadım bile düştüğümü. Arkadaşlarım takip ediliyordu. Güvende değildik. Vincent geçmişi kazımamı istiyordu. Bana notlar, ipuçları bırakıyordu. Sonra zaten...Geneva'ya gittik. Her gün yeni bir travmaydı. Her gün yeni bir şey öğreniyorduk ve bu öğrendiklerimle yüzleşmeden devam ediyordum hayata. Tepkisizdim. Tepki vermek için vaktimiz de yoktu zaten. Sonra...eve döndüğümüzde her şeyin değiştiğini fark ettim. Düştüğümü fark ettim. Geneva’dan önceki Nare değildim artık. Kafam çok karışıktı. Iyi değildim. Ama bu kez yanımda Gediz'in olmasını, beni toparlamasını istemedim işte. Beni bir kez daha o halde görmesini istemedim. O yüzden evet, bu hata benim hatamdı. Benim yüzümden ayrıldık. Benim kendi içinde bir türlü çözemediğim sorunlarım yüzünden. Kendime katlanamadığım için.”

“Bu ayrılık yaklaşık üç ay sürdü?"

“Evet, üç ay.”

“Ayrılık süreci anlatır mısın biraz? O üç ayı anlat bana.”

“Kötüydü. Çok kötüydü.”

“Çok kötüydü? Iki cümleden çok daha fazlasına ihtiyacım olacak Nare. Bana yardımcı olur musun? Nasıl hissediyordun, aklından neler geçiyordu mesela?  Hatırlamak istemediğin bir dönem olduğunun farkındayım ama bunu konuşmamız gerektiğini biliyorsun."

Sefirin Kızı: ZuhurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin