"Inan Sen Herkesten Başkasın"

186 14 2
                                    

Bir yağlı boya resmi yakın çekimde. Bir kadın portresi. (Nare). Sol elinin parmakları sağ tarafı işaret edecek şekilde gözlerini kapatmakta. Avuç içleri gözlerini tamamen saklıyor. Portredeki en baskın renk uzun tırnaklarındaki kırmızı ojeler. Yüzü ifadesiz. Gözlerini göremediğimiz için ifadesini tam anlamıyla yorumlamak imkansız. Dudakları soluk mor. (Suda boğulmuş olabilir yorumuna açık.) Kamera hareketsiz on altı saniye portrede kalır. Bu esnada renkler yavaş yavaş derinleşir, daha koyu görünür. Kırmızı ojeli elin altından, kameradan gizlenen gözlerden gözyaşına benzer damlalar akmaya başlar. Kamera tek bir damlayı odaklar. Soluk mor dudakların üzerine ulaştığında portredeki yüz gerçek bir kadın yüzüne dönüşür. Dudaklar aralanır ve renksiz damla dilinin üzerinde dağılır. (LSD) Dudaklar kapanır. Kamera dudaklardan aşağı iner. Yutkunuş. Açı genişler. Koyu mat kırmızı duvarları olan bir oda ve bir yatağın üzerinde uzanan Nare'yi görürüz. Soluk mor yatak örtüsü. Morun başka bir tonunda oje. Mini şort. Crop tişört. (Aynı renkte). Tişörtün üzerinde bir spiral ve beyaz bir tavşan var. Spiralin çevresinde Jefferson Airplane yazısı. Renkler fazla canlı ve keskinken yavaş yavaş bulanık bir hale bürünür. Nare'nin kapalı olan gözleri açılır. Gözlerinin kenarından birer damla yaş süzülürken solgun yüzünde bir gülümseme belirir. Bakışları tavanda bir noktaya kilitli. Bedeni burda ama aklı kullandığı LSD'nin etkisiyle başka bir yerde.

DIŞ SES (NARE): Onu görmek istedim. Bulanık canlı renklerin, boğuk seslerin arasında onun yüzünü görebilmek, onun sesini duyabilmek… Her şey bunun içindi. Mutlu hissedebilmek için. Devam edebilmek için. Gerçek olmadığını tabii ki biliyordum ama bu sentetik mutluluğa ihtiyacım vardı. Bu ilüzyona deli gibi ihtiyacım vardı. Onu görmeye ihtiyacım vardı. Altı yıl boyunca beni hayatta tutan tek şey buydu.

Sahne hayali andıran sepya tonda geçmişe geçiş yapar. Görüntü dalgalanır. Gediz ve Nare’yi deniz fenerinin önünde mutluyken görürüz. Kahkahaları yarı net yarı boğuk yankılanır. Gediz'in gülümsemesi yakın çekimde. Dalgalar. Güneş ışığı. Birleşen dudakları. Bir fotoğraf makinesi. Yüz üstü gri bir örtünün üzerine uzanan Nare. Çıplak. Üzerine uzandığı örtü bedenini yarı yarıya örtmüş. Dizlerinden bükülen bacakları havada dans ediyor. Elleri çenesinin altında, saçları dağınık. Utangaç bir gülümseme sonrası yüzünü örtüye gömüyor. Karşısında onun bu hâlini fotoğraf makinesi ile ölümsüzleştiren Gediz. (Mutlu Günler fonda – piano version)

Fonda şarkının sözleri girer. (Bilsen ne aydın ne güzel bir gün doğuyor seninle bana) O gece Nare'nin evlilik teklifine evet dediği an. Başını evet anlamında sallarken gülümsemesi, mutluluk gözyaşları. Sarılmaları. A kiss. Öpücüğe doğan güneş. Kumlar. Kurumuş kana bulanmış koyu renk saçlar. Bir çığlık. Dalgalar. Şarkının sözlerinin ‘Seninle bana’ kısmında son kelime distorted, çığlığa dönüşüp yankılanır. 

Sahne bir terapi odasına geçiş yapar. Nare soluk mor bir koltukta oturuyor. Kulaklarının arkasına sıkıştırdığı saçları düz ve omuzlarında. Üstünde büyük beden bir sweatshirt. Siyah. Baskılı. Baskıda mor harflerle Heureuse (Happy in French) yazıyor. Karşısındaki kişi Doğa.

“LSD etkisindeyken burda olmuyorum. Olmak istediğim yerdeyim. Mutlu olduğum yerde.”

“Gediz'in yanında?”

“Gediz'in yanında…”

“Onu görmek için uyuşturucu kullanmak zorunda değilsin bunu biliyorsun. Istersen onu görebilirsin.”

“Göremem. Benim gördüğüm Gediz bana gülümsüyor, aşkla bakıyor, beni sevdiğini söylüyor. Eskisi gibi.”

“Geçmişi özlüyorsun.”

“Özlediğim geçmiş mi bilmiyorum. Yani… ben… (yutkunuş) Gediz'i özlüyorum. Kişileri değil onlarla geçirdiğimiz zamanı, anları özleriz diyorlar ama benim için öyle değil. Ben Gediz'i özlüyorum. Çok özlüyorum. Bana acid kullanmayı bırakmalısın diyorsun. Bırakırsam bu gerçekliğin tutsağı olurum. Onun parçası olmadığı bir gerçeklik. Bir kabus aslında. Ama gerçek.”

Beat.

“Film Studies okumuştun değil mi?”

Hızlı, sessiz flashback kareleri. VHS camcorder. Nare'nin Gediz'i ilk defa kamera kadrajında gördüğü an, henüz çocukken.

“Evet.”

Ikinci flashback. Müge'ye kamerayı uzattığı an. Muğla’daki evlerinin dış kapısının açılışı. Kamera sessizce evin içinde dolaşır merdivenlere doğru. Sahne üzerinde kan lekeleri olan bir VHS camcordera geçiş yaptığında hızlıca Nare’ye döneriz.

“Film çekmek istiyordum. Annem bana bir kamera almıştı küçükken. Sürekli bir şeyler çekerdim.”

“Annen de sinema ile ilgili miydi?”

“O fotoğrafçıydı. Fransa'da bayağı ünlüydü hem de.”

“Sen sever miydin fotoğraf çekmeyi?”

“Evet ama…”

“Ama?”

“Fotoğrafların sesi yok.”

“Nasıl yani?”

“Sessiz, hareketsiz, zamanın içinde donmuş anlar. Ölüm gibi. Ama bir anı filme çekmek çok başka. O anı yaşatmak gibi. Ölümsüzleştirmek… Filmin sesi var. Hayat gibi. Yaşam belirtisi ses. Kahkahalar, çığlıklar… O kadar çok tonu var ki… Kimisi karanlıktan kimisi aydınlıktan geliyor. Ama sen hangi sesi yaşatacağına karar verebiliyorsun. Kamera elindeyken… gerçeği şekillendirebiliyorsun. Ben hep… güzel olanı yaşatmak istedim. Annemin hediyesi olan o kamera ile ilk çektiği şey Gediz'di. Onun gülüşü, sesi sonra… Dünyanın en güzel sesi… en güzel gülüşü… Ama ben… ben o geceden sonra bir daha… ben sadece karanlıktan gelen sesleri duyuyorum artık. O sesleri yaşatmak istemiyorum. Beni korkutuyor.”

“Bu yüzden çekim yapmıyorsun.”

“Evet.”

“O gece… doğum günü partinde davetlilere VHS kamera dağıtmıştın.”

“Herkesin kendi deneyimini ölümsüzleştirmesini istemiştim. Her kaydın farklı olacağını biliyordum. Aynı partide olmalarına rağmen, aynı sesleri müziği duymalarına rağmen herkesin bakış açısı farklı olacaktı. Öyle bir şey işte. Hayatımın en güzel gecesi olacağını sanmıştım.”

“Müge'de de bu kameralardan vardı.”

Hızlı flashbackte Nare Müge’nin yüzünde tuhaf bir ifade ve elinde kamera ile kendisine doğru yürüdüğü sabahı hatırlar.

“Onun çektiklerini görebildin mi?”

“Hayır. Ölmeden önce ne çekti bilmiyorum. Kaydı hiç bulamadık.”

Doğum günü gecesi (FLASHBACK)

Fonda Birdbrain Youth of America çalarken Nare'nin girişte davetlilere kamera dağıtışını izleriz. Müge’nin kamerası ise çoktan elindedir. Nare onu kapıda karşılar.

“Konuşacak mısın bu gece?” diye sorar Müge'ye gözleri heyecanla parıldayarak. Müge utangaç bir gülümseme ile onu onaylar.

“Bence Akın abi ile harika bir çift olacaksınız.”

“Yani… umarım o da aynı şekilde hissediyordur.”

“Hissediyordur tabii ki…” Nare birden durgunlaşır. “Müge… bugün ne oldu?”

Sefirin Kızı: ZuhurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin