“Out, out, brief candle. Life's but a walking shadow, a poor player that struts and frets his hour upon the stage. And then is heard no more. It is a tale told by an idiot, full of sound and fury, signifying nothing.”
“Hiçbir anlamı yok,” diye mırıldandım odada bir ileri bir geri hızla yürürken. “Hiçbir mantığı yok. Neden? Bu sorunun bir cevabı var mı gerçekten? Neden?”
“Bir otursana sen.”
Gediz ellerimden tutup beni koltuğa oturttu. “Sakin ol. Farkında mısın yaklaşık bir saattir bu konuyu konuşuyoruz ve bu durum seni germekten başka bir işe yaramıyor.”
Derin bir nefes vererek sakinleşmeye çalıştım ama kafamın içinde bir kaos hakimdi. Düşüncelerimi, yaşadığım paniği kontrol altına alamıyordum. Gediz'in de dediği gibi yaklaşık bir saattir edindiğimiz bu yeni bilgi üzerine konuşuyorduk ve bir yere varamıyorduk. Bir yere varamadıkça daha çok panikliyordum. Sanki her şey gözümün önündeydi ama ben göremiyordum. Bu hissi içimden atamıyordum. Göremediğim neydi?“Farkındayım ama durduramıyorum kendimi. Düşünüyorum, anlamaya çalışıyorum.”
“Tamam bak şöyle yapalım. Baştan alalım. Elimizde bir bilgi var. Polis raporlarına göre Leda Eklund’un o gece hayatını kaybettiği bilgisi. Diğer yanda Leda olduğunu iddia eden Giselle var.”Başımla onayladım. Bu bilgi beni huzursuz etmişti çünkü Giselle’in bana yaşattıklarını kendimce açıklayabiliyordum. Elimde her ne kadar sıradışı olsa da bir neden vardı. Giselle’in hayatını bir bakıma babam mahvetmişti. Benimle uğraşmasını, ben de kendini görmesini bir noktaya kadar anlayabiliyordum. Ama şimdi her şey altüst olmuş gibiydi. Giselle içeri girdiğinde, hayatıma dahil ettiği karanlıkla yollarımızın ayrıldığını sanmıştım. Doğum günümde kapıya gelen süprizi bile beni bu kadar endişelendirmemişti. Çünkü beni rahatsız etmek istemesini anlıyordum. Bunun arkasındaki nedeni anlıyordum. Giselle’in derdi benimle değil, kendisiyleydi. Öyle miydi peki? Bugün öğrendiklerimden sonra başından beri Giselle hakkında yanılmış olabileceğim ihtimali ile karşı karşıya kalmıştım. Leda gerçekten o gece ölmüş olabilir miydi? Eğer öyle ise Giselle kimdi?
Eğer Giselle Leda değilse benimle uğraşmasının sebebi başkaydı. Ve bu sebebin ne olabileceği hakkında hiçbir fikrim yoktu. Işte bu yüzden gergindim. Çünkü sonu görünmeyen karanlık bir tünelde gibiydik. Eğer Giselle'in benimle olan derdi geçmişten gelen bir intika değilse, neydi? Neden böyle bir yalan söylemişti? Ne yapmaya çalışıyordu? Edindiğimiz bilginin ne anlama gelebileceğini düşündüm bir kez daha.
“Üç seçenek var,” diye başladım söze. “Birincisi…”“Leda Eklund o gece öldü.” Gediz cümlemi tamamladı. “Giselle Blanche, Leda değil. Sana yalan söyledi.”
“Evet, ilk seçenek bu. Giselle Leda değil. Ama yalan söylediyse neden?”
Cevabını bilmediğimiz başka bir soru daha. Gediz çenesini kaşıdı düşünceli bir şekilde.
“Ikinci seçenek ne?”“Leda ölmedi. Giselle doğruyu söyledi. Ama o gece bir nedenden ötürü polis raporlarına ölü olarak geçirildi.” Bu seçeneği dile getirirken bile tüylerim diken diken olmuştu. Böyle bir şey olabilir miydi?
“Eğer öyleyse neden?”
“Başka bir çıkmaz sokak daha. Üçüncü ve son seçenek ise… Leda ölmedi. Kayıtlara ölü olarak geçti. Giselle Leda değil ama bir şekilde bu olaydan haberi olan birisi. Belki Leda'nın kardeşi, arkadaşı, bir yakını.”
“Leda ile senin arandaki bağlantı da…?”
“Babam. Babam Leda'nın annesiyle ilişki yaşıyordu. Leda'ya bir şey yapmış olabilir mi? Polislerin raporları değiştirmesinin sebebi belki de babamdı.” Içten içe bunun doğru olmamasını umuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sefirin Kızı: Zuhur
FanfictionBu hikaye Sefirin Kızı dizisinin dördüncü bölüm sonrasında olacakları konu alacak. #NarGed için kelimelere ruh üflemek amacım. Hikayenin odak noktası Nare ve onun iyileşme süreci olacağı için dizide yer alan bazı yan karakterler bu versiyonda yer al...