"iki dünya bir araya gelse bile biz diye bir şey olamaz"

160 9 5
                                    

Star TV bölümleri yeniden yayınlamaya başlamışken biz de hikayenin bozulduğu yerden yani beşinci bölümünden ama bu kez başka bir olasılık üzerinden devam edelim dedim. İyi okumalar babies. x

•••

5. Bölüm

"İki dünya bir araya gelse bile biz diye bir şey olamaz"

Duyduklarımın ağırlığı altında kıpırdayamadım bir an için. 

Çok aşığım sağdıç, koşulsuz inanacak kadar aşığım. 

Yağmur gürültülüydü ama o sözcükler Gediz'in ağzından çıktıktan sonra bütün dünya sessizliğe büründü sanki. Birbirlerine baktılar. Başka bir yumruk yok, bağırış çağırış yok… Uzaklaştılar sadece. Birkaç cümle yılların dostluğunu yağmura katıp dağıtmıştı etrafa. Öylece… bir anda.

Sancar bana bakmadan rüzgar gibi geçip gitti yanımdan. Gediz'in adımları ise yavaşladı bana yaklaşırken. Gözleri kısa bir an için gözlerime ulaştı. Ona nasıl baktığımı bilmiyorum. Şoktaydım. O ise acı çekiyor gibi görünüyordu. Yılgın bir yenilgi vardı bakışlarında hüzünle karışık. Başını eğdi sonra. Yürüdü gitti yanımdan. Arkasından bakakaldım bir süre. Ellerim buz gibiydi ama sebebi yağmur değildi.

Bacaklarımda adım atacak gücü bulunca kaçtım oradan. Bir yanım peşinden gitmek istemişti. Hesap sormak istemişti. Yapamadım. Kurduğu cümleler beynimde dönerken ıslanmama aldırmadan yürüdüm sokakta tek başıma. Hiçbir şeyin farkında değildim. Tamamen kafamın içindeydim. Kafamın içinde dün gece vardı. Beni kollarımdan yakalayıp gözlerinin içine bakmaya mecbur ettiği o an… Inatla hikayemi öğrenmeye çalışması… Istediğini alamadığında hırçınlaşan, merak ettiği soruların peşini asla bırakmayan ısrarcı tavrı alışık olmadığım bir tavırdı. Kimse bu denli merak etmemişti hikayemi. Bu kadar çok dahil olmak istememişti hayatıma. Tırnaklarıyla kapımı zorlayan, içeri girmeye çalışan bir kedi gibiydi. Şımarık zengin çocuğu yaftası yapıştırmak isteyenleri utandıracak kadar düşünceli ve merhametli oluşu da vardı bir yandan. O deli dolu hareketlerinin arkasındaki anlayışlı, hassas kalbini görmüştüm ben. 

Dizlerinin üzerinde pür dikkat beni dinlerken gözlerinde görmüştüm. Benim için ağlamıştı. Öfkelenmişti. Sanki o an Akın karşısında belirse onu oracıkta boğabilirdi ve bu öfkenin tek sebebi beni incitmiş olmasıydı. Gözlerimin ta içine bakıp inandım delirdim derken nasıl da güvende hissettirmişti bana kendimi. Huzurlu. Çok uzun zamandan sonra nefes almak… Kendimi anlatmaya çalışmak zorunda kalmamak. Ikna etmek zorunda hissetmemek. Hiç yaşamadığım bir sürü duyguyu aynı anda yaşatmıştı bana. Sabaha kadar çıkmamıştı aklımdan gözleri. Sesinden yayılan o güven duygusu içime işlemişti. Ne yapmıştı bana, nasıl çözmüştü düğümlerimi? Ben anlatmazdım ki normalde. Bulamazdım o cesareti içimde. Ama gözlerinde bir şey vardı. Güven veren bir şey. Beni uzaylılar kaçırdı desen ona da inanırım derken öyle samimiydi ki… Kimse böyle kör bir inançla gelmemişti bana daha önce. Böyle tereddütsüz, koşulsuz… Dengemi şaşırttı belki de bu beklenmedik tavrı. Sabaha kadar tek düşünebildiğim gözleriydi. Şimdi ise biraz önce duyduklarım eklenmişti hafızama ve ben duyduklarımla ne yapacağımı bilmiyordum.

Nare kafasında düşüncelerle düştüğü yere, uçurumun dibine gider. Bir köşeye oturur ve ağlamaya başlar. Sancar o esnada uçurumun başında, Gediz ise dağılma yerinde. Üçü de bir karmaşanın içinde. Fonda bir fırtına tuttu bizi. 

Akşam olurken Gediz arabasının içinde hala dağılma yerinde, Sancar Gece'nin yanında Nare ise eşyalarını toplamakla meşgul. Gediz eve ancak sabah olunca gelir ve geldiğinde Nare ve Melek çoktan gitmiştir. Geride ise tek bir not: Her şey için teşekkürler.

Sefirin Kızı: ZuhurHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin