Sefirin Kızı: Zuhur

Dördüncü Bölüm: You're not in Kansas Anymore

DAY 2

Sahne kötü bir ışıkla belli belirsiz aydınlatılmış sorgu odasına benzer bir yerde açılır. (Geçmişten) Nare bir sandalyeye sabitlenmiş. Gözleri bağlı. Bir ses ona soru soruyor. Soruyu kimin sorduğunu görmüyoruz henüz.

"Karanlıktan korkuyor musun?"

"Evet."

"Karanlıktan neden korkuyorsun?"

Nare cevap vermez. Soru tekrarlanır. Nare yine cevap vermeyince elektroşok sesini duyarız. Nare acıyla kasılır. Soru bir daha tekrarlanınca Nare cevap verir.

"Karanlık olduğu için! Herkes karanlıktan korkar."

Soruları soran, Nare'nin karşısında oturan kişinin Gediz olduğunu görürüz.

"Herkes karanlıktan korkmaz Nare. Karanlıktan neden korkuyorsun?"

"Lütfen gözlerimi aç nolur."

"Soruyu cevaplamazsan sana elektrik vereceğim. Bu kez daha yüksek bir dozda olacak ve daha uzun sürecek. Karanlıktan neden korkuyorsun?"

Kısa bir bekleyiş.

"Çünkü… çünkü nefes alamıyorum. Yok ediyor sanki beni. Her şeyi yutuyor. Göremiyorum, görememek beni panikletiyor."

"Karanlık sana nasıl hissettiriyor? Tek kelime istiyorum senden."

"Mhm… Savunmasız."

"Ne zamandan beri karanlıktan korkuyorsun?"

"Çocukluğumdan beri."

"Mesela kaç yaşından beri?"

(Beat)

"Yedi."

"Yedi yaşında ne oldu?"

(Beat)

"Annem kayboldu."

"Nerde kayboldu?"

"Otel. Washington'ta bir otelde. Serpentine Willow."

"Emin misin?"

"Eminim."

"Aç ağzını."

"Neden?"

"Aç ağzını."

Nare ağzını açar.

"Dilini çıkar."

Nare dilini çıkarır. Diline saydam bir sıvı damlatılır. (LSD)

"Neydi o? Ne verdin bana?"

Gediz kalkar.

"Gitme."

Gediz odayı terk eder. Nare karanlıkta. Sahne kararırken sesleri duyarız.

We must break your body to win your mind. WAKE UP. WAKE UP. Break your body. (fısıltıyla) *giggling* Wakey wakey. Win your mind. Your mind. The pain… pleasure… provoke… the mind… your mind. Nare. Nare. Wake up. Uyan.

Nare gözlerini açar. Gediz'in yatağındadır. Visibly naked. Disoriented. Görüş alanı bulanıklaşıp netleşir. Bir önceki geceyi hatırlamaya çalışır. Derin derin alıp verdiği nefes sesi baskın. Elini - hafif titreyerek- başını götürüp dağılmış saçlarında gezdirir. Odanın kapısı açılır. Nare kapıya bakar. Kapının açılma sesiyle jenerik girer.

Gediz elinde kahve ile odada. Nare pencerenin önünde, ayakta. Üzerinde bir omzunu açıkta bırakan uzun salaş siyah bir hırka. Saçları hala dağınık, düz, kulaklarının arkasına gelişine sıkıştırılmış. Korumacı bir tavırla Gediz'e bakar. Nefes alıp vermesini hala baskın bir şekilde duyarız. Gediz ise normal bir tavırda.