Tamamen geriye fırlatıldım, taş duvara o kadar sert çarpmıştım ki, sırtımdaki tüm kemikler ağrıyordu. Durmaya fırsatım yoktu, ayaklarım sözlerimi dinlemeyince hemen mızrağımla duvarı iterek yan tarafa kaçtım.
Kaçtığım anda duvara büyük bir ağ kütlesi yapıştı, benim buz duvarımı eriten bu zehirli ağın, kale duvarlarına çizik bile atamaması beni oldukça şaşırttı. Bu kale neyden yapılmıştı böyle.
Mızrağımı tutarken, yere sapladım ve ahşap elementi ile bağ kurmaya çalıştım ama bu zemin çok sertti. Mızrağım yere bile tam olarak saplanamadı ve daha öncelerde yaptığımız gibi yerden kökler çıkartarak Karadul'u yerine sabitleyemedim.
-Kadın; Vazgeç, buranın taşlarını ilahi usta alemi zirvesinde olmadan kıramazsın.
-Uğur; Karşılaşma çok adaletsiz değil mi ? Tamamen avantajlı bir yerde bana karşı güçlü bir canavarla savaştırıyorsun.
-Kadın; Adalet ? Hahahhahah, burada zehirli canavarlardan başka bir şey yok.
Kadın tamamen sustu ve hiç bir şey söylemeden beni izlemeye başladı, konuşmak dikkatimi dağıttı ve arkamdan gelen kana susamış hissi fark edince geriye çekildim. Burada ahşap kullanamam, ateş ve yıldırımda kullanamam. Lanet olsun çok köt... belke, yıldırım sorun olmamalı, ateş kadar suya karşıt değil ve bir şekilde açıklama bulurum.
Gerçi yapmamam daha iyi yıldırımın patlayıcı hızını saklasam daha iyi, onun yerine su soy hattım nasıl olabilir ? Ejder soyumla çatışmayacaktır.
Su etrafımda toplanırken, arkamdan bir devasa kalamara benzer bir figür belirdi, bu devasa canavar, efsanevi su canavarlarından biri Levivathan'nın görüntüsüydü. Mızrağımı saplarken, kalamar kollarını mızrak gibi ileriye doğru sapladı, sanki 9 tane kolum varmış ve dokuz mızrak saplıyormuş gibi ileriye doğru ruhtan çıkan su zıpkınları fırladı.
Kadın; Ohh, bu ilginç.
Karadul bir anda ne olduğunu anlayamadı, arkamdaki görüntü mistik bir canavara aitti, küçük bir kan damlası olsa bile içgüdüsü ona kaçmasını söylüyordu. Karadul ağını atarak geriye fırlamaya çalıştı ama çok geçti, bir anda duvara montelendi ve devasa örümcek bedeninin altı yerinden delik acıldı.
Sular duvara çarptıktan sonra eski haline geldi ve zemine dökülerek yeri ıslattı, bu sırada örümcek yere düştü ve altı delikten yemyeşil iğrenç bir kan aktı. Levivathan'nın görüntüsü kaybolurken odayı birden mosmor ve kıpkırmızı kelebek sürüsü doldurdu ve anında karadulun üstüne üşüştüler.
O kadar fazla kelebek vardı ki, hiç bir şey göremedim ama karadul'un iğrenç çığlıklarını duyuyordum, bir dakika sonra sesler kesildi ve kelebekler uçarken sanki her şey bir yanılsamaymış gibi kaybolarak sadece tek bir kırmızı ile mor kelebek kaldı. İki kelebek kadının omzuna konarken duvara baktım ve yerde sadece boş bir örümcek iskeleti gördüm, ne bir parça et nede bir parça kan kalmıştı.
O kelebekler gerçekten tehlikeliydi sadece bir dakikada koskocaman canavarı tamamen yediler.
Kadın; Demiştim kelebeklerim kan ve etle beslenir. Zindanda geri çağırdığım için mutlu olmalısın yoksa sonun ondan farklı olmazdı.
O anı düşününce titrememe engel olamadım, güçsüz bir durumdaydım ve elimdeki kelepçeler tüm gücümü mühürlüyorlardı, bu kelebekler o zaman gelseydi hiç bir şey yapamadan canlı canlı yenirdim.
-Kadın; Alt dünyadan geldiğini söylemiştin.
-Uğur; Evet alt dünyadan geldim.
-Kadın ; Nasıl saf kan bir Levivathan soyun olabilir ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden 2.Kitap 2/3
FantasyUğur Kayra, yükselerek orta evrene gitmiştir fakat işler hiç beklediği gibi gitmez. Tamamen yabancı ve tehlikeli bir yerde güçlenerek bu yerden kurtulmak, Sonia'yı kurtardıktan sonra dağıldığı aile üyeleri ile buluşmak için çabalamaktadır. Kapak Res...