Yeniden 2.Kitap 2/3

Savaş

Salon savaşın etkisi ile sallanırken, ikimize aramıza mesafe koyup birbirimize baktık. Fiziksel olarak eşittik, bunca zamandır bedenimi bir çok teknik ve yöntem ile güçlendirmem sayesinde fiziksel olarak ona karşı kaybetmedim. Savaş tecrübesi olarak önceki yaşam hatıralarım ile onun tecrübeleri eşitlendi. Savaş sırasında ikimizin de tepki süresi yok denecek kadar kısaydı, element kontrolü ve kanunlar hakkında bir şey söyleyemem ama ona karşı kaybedeceğimi düşünmüyorum.

Silah konusunda tamamen eşitiz, elimde tuttuğum 2.aşama mızrak ile onun kılıcı aynı seviyedeydi. Bu yüzden onu kırıp silahsız bırakma şansım yoktu, şimdilik durum eşit görünüyordu ama zırhımı daha giymemiştim. İkinci aşama bir zır giyersem ona karşı kaybetmeyeceğimden emindim ama şimdilik hareketlerini görmek ve onu hazırlıksız yakalamak istiyorum.

Bedeni yeşil-kahverengi karışımı bir enerji yaymaya başladı, gözlerimi kısarken bedenini kaplayan gücü hissediyordum. İlahi ruhunu çağırdı ve enerjisi güçlendi ama ilahi ruhunu hiç bir yerde göremiyordum. Küçük bir şey bile olsa onu fark etmem gerekiyordu ama hiç bir şey ?

Anında bir tehlike hissettim ve kenara kendimi atarak sağ tarafa yuvarlandım. Hemen ayağa kalmaya çalışırken bana doğru gelene yeşil yılanları gördüm ve mızrağımı savurarak yılanları geri püskürtmek istedim. Dikkatli bakarken onların yılan değil, yılan gibi sürünen asmalar olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Geri çekilirken yerden çıkan tuhaf asmalara baktım, bunlardan gelen enerji ile imparatorun enerjisi aynıydı yani tek açıklama bu onun ilahi ruhu.

Yer titrerken yerden mızrak gibi asmalar çıkmaya başladı, kapalı bir alanda olmanın dezavantajı olarak uçup kaçamadım, illüzyon adımları ile asmalardan kaçınmaya çalışıyordum. Arkamda bir kaç tane hayali siluet oluşturup hedef şaşırmak istedim ama bu işe yaramamıştı. Asmaların hepsi bana odaklanıyordu, salon yüze yakın asma ile kaplanırken kaçacak rotaları gözden geçirmeye başladım. Dışarıya çıkmam lazımdı, sol tarafımdaki kapıya göz attım. Orada yedi tane asma vardı, hızlı hareketlerde aralarından kaçabilirdim.

İleri fırlarken asmalar arası mesafenin eşit ve simetrik olması dikkatimi çekti. Diğer asmalar arası mesafe bu kadar uzak değildi. 7 asma arasında daire şeklinde bir boşluk vardı. Bu boşluk kapı ile aramda duruyordu ve bunun hakkında hiç iyi hissetmedim. Zemin çatlarken yerden devasa boyutta bir bitki çıktı. Geri çekilirken bitkinin dünyamdaki sinek kapanlarına biraz benzediğini fark ettim. Tek fark bu bitkinin ağzından çıkan asitlerin zemini eritmesiydi.

Çıkış ile aramda bu aptal bitki duruyordu, bir bitki ruhunu nasıl uyandırdı bilmiyorum ama can sıkıcı olacağı kesindi. Bitki yerinden hareket edemiyor gibiydi ama asmalar büyük bir sorundu. Her biri bana doğru fırlarken nasıl kaçınacağımı düşünmeye başladım. Hareket tekniğim ile ilerlediğim anda sağımdan gelen tehlikeyi hissettim ve sola kaçtım. 

Kılıç savurması gelirken mızrağımla karşıladım ve can sıkıcı rakibime baktım. Asmalar zaten can sıkıcıydı, üstüne birde 8.aşamada bir rakip gelince iyice sinir bozucu olmuştu. Kılıç saldırılarını önlerken bana gelen asmaları da atlatman gerekiyordu. Etraf yeşil tonda bir sisle dolmaya başlarken kaşlarımı çattım.

-İmparator; Hissettin mi ? Çok geç, bu benim ruhumun zehiri yakında gücünü bile kullanamayacaksın.

Zehir ve bitki kombinasyonu dünya kıtasındaki bir imparator için tuhaf bir eşleşmeydi ama güçlüydü. Bunu reddemem, ruhu en azından 7.aşamadaydı ve güçlüydü. Gerçi bu normaldi, artık ilahi usta sınırlarında savaştığım için bu seviyeye gelen herkesin en azından 6.aşama ruha sahip olması gerekirdi.

 İmparator üstüme gelirken mızrağımı savurdum, güç beni geri iterken titreyen elime baktım. Kılıcı güçlenmişti, önceden eşleşen gücümüz arasındaki fark açılıyordu. İlahi ruhunu çağırdığı için artık kendimi geride tutamazdım. Siyah bir enerji mızrağımı kaplarken siyah metalden mızrağım tuhaf bir enerji yaydı. Bedenimi ruhumdan gelen enerji sararken gücümün arttığını hissediyordum.