Şimdi salonda duruyoruz, karşımızda korkunç bir baskı yayan bir zırhlı adam var. Ona bakarken bana benzediğini görebiliyorum, tamamen insan gibi görünüyor özel bir görünüşü yok ama ondan yayılan baskı inanılmaz boyutta. Tahtına otururken ikimizi de süzüyor, bu nasıl bir adaletsizlik, insanlar ilahi ruhunu çağırıyor onlarla beraber savaşıyor, ben ise ailesi tarafından azarlanan bir çocuk gibi onun önünde hazır olda duruyorum.
-İlahi Ruh; O zaman güçlen, şimdiki bedenin beni çağırabilir mi sanıyorsun ? Sadece ilahi usta aleminde benim gibi bir ruhu çağırırsan enerjin anında tükenir ve enerji kaybından ölürsün. Aslında benim gibi bir ruhun doğması bile saçma ama aşağıdakileri düşününce biraz normal kaçıyor.
-Uğur; Sen.. neyse zaten aynı bedendeyiz, zihnimi okuman normal.
-İlahi Ruh; Anlaman güzel, peki misafirimiz tam olarak ne istiyor ?
-Ruh; Şey .. ben..
Onu gördüğümdeki tüm sakinliği ve güçlü duruşu gitti şimdi imparatorun huzurundaki hizmetçi gibi gergin ve korkmuş halini görmek beni şaşırtıyor. Tamam ilahi ruhum korkutucu ama sen bir göksel generalden geriye kalan ruh parçası değil misin ? Nasıl bu kadar korkak olabilirsin ?
-İlahi Ruh; Sakinleşin lütfen, gördükleriniz sizi korkutmuş olmalı.
-Ruh; O kan hatlarının her biri aşırı derece güç içeriyor, efendim bile o kadar kan hattını bir arada bulunduramazdı nasıl karmaşaya kapılıp patlamadan yaşayabiliyor ?
-İlahi Ruh; Doğal olarak o güçlü, özel bir fiziği ve özel bir tekniği var. Aslında düşündüğün doğru dengenin yolunda gidenlerin güçlerini dengede tutması gerekiyor ama onları dengede tutmak zor. Rüzgar, dünya ve metal vb dallarının sahipleri yok, doğal olarak bu olay dengede bir aksaklık yaratıyor.
-Ruh; Hala daha soy sayısını artırabilir mi ? Bu ne saçmalık, enerji hattı karışacak, iç kargaşadan ölmesi işten bile değil.
-Uğur; Üç dalda farklı soylar var ama onlar zayıf, diğerlerine ayak uyduramıyorlar. Üçü beraber çalışsa bile diğer bir elemente zor zar karşı koyabiliyor, bu güçten ziyade onur meselesi gibi kutsal ve ilahi canavar soyları, o hatları çöp olarak görüyor ve onları aynı konumda durmak istemiyor.
-Ruh; Yine de bedenine aşırı yükleneceksin, bu kadar fazla elementi dengede tutmak mümkün değil, küçük bir hata felakete neden olur, en azından bir kaç tanesini kurban et ve diğerlerini besle, az sayıda elementi dengede tutman daha kolay.
-Uğur; Hangisini ? Ahşap elementini ateşe mi veriyim ? Sence dünya ağacı bu konuda hem fikir olur mu ? Kyuubi kendisinin yutulmasına izin verir mi ? Her biri savaşacak o zaman asıl kargaşa olacak, şimdilik feda etmek benim için imkansız sadece teraziyi eşit tutmalıyım. Senin dediğin başka kişiler için geçerli, benim için değil.
-Ruh; Bu evrende üç çeşit gelişim olduğunu biliyorsun değil mi ?
-Uğur; Evet, biliyorum.
-Ruh; Birincisi tek güç, her elementi bir element için feda edersin ve tek element ile saf element özüne ulaşmaya çalışırsın. Çoğu insan bunu seçer çünkü bu durumda ilerlemek daha kolaydır, tek bir element kanunlarına çalışman gerekir.
-İkincisi çoğul güçtür, bu kişiler tek güçle aynı sistemi uygular fakat birden fazla şekilde yapar. İki veya üç tane bazen dört tane ana elementi tutarlar ve diğerlerini onlara feda ederler ama ana şartı elementlerin birbirinden bağımsız olmasıdır. Ateş-Uzay veya Rüzgar-İlizyon gibi elementler birbirinden bağımsızdır ve birbirini beslemeyeceği için o elementleri bırakmaya mecburlardır yani en önemli konu en başta öğrendiğin element sayısı ve onların birbiri ile ilişkisidir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden 2.Kitap 2/3
FantasiUğur Kayra, yükselerek orta evrene gitmiştir fakat işler hiç beklediği gibi gitmez. Tamamen yabancı ve tehlikeli bir yerde güçlenerek bu yerden kurtulmak, Sonia'yı kurtardıktan sonra dağıldığı aile üyeleri ile buluşmak için çabalamaktadır. Kapak Res...