Öğrenci Kabul Etmek

150 24 0
                                    

Biraz bekledikten sonra ölmediğimi anladım. Kavurucu sıcak yerini buz gibi bir soğuğa bıraktı. Tüyleri donmaya başlarken, titredim. Bu çok soğuktu, böyle bir soğukluğu hiç hissetmedim ama fark ettiğim bir şey vardı. Kana susamışlık, çok yoğun bir kana susamışlık. O klon bile bu kadar güçlü bir kana susamışlık yaymamıştı.

Gözlerimi açarken bir şok geçirdim. Önümde tamamen bir buz kalıbı vardı, içinde donan alevleri görebiliyordum. Bu nasıl bir buzdu, alevler bile tepki veremeden anında donmuştu. Önümdeki silueti görünce gözlerim yaşardı. Sadece bir kere bu adamı görmüştüm ama siluetini asla unutamazdım.

-Kuro; Kıdemli !!!

-Kıdemli; Sen kim olduğunu sanıyorsun ve öğrenci adayımı öldürmeye çalışıyorsun !!!!!!!!

Güçlü sesi kulaklarımı patlatacaktı, sesinden yoğun bir öldürme niyetini hissediyordum. O kadar güçlü bir aura yayıyordu ki yerimde bile duramadım ve dizlerimin üstüne düştüm. Bu sırada Çigdem'i unutmuştum ama durumu benden daha kötüydü. Burnuma kötü bir koku geldiğinde, Çiğdem'in altına işediğini fark ettim.

-İhtiyar; İmkansız !!! Hayır, imkansız sen ölmüş olmalıydın.

-Kıdemli;  Sadece bir iki tane öküz beni öldürmeye yeter mi sandın ? Seni uyarmıştım, beni düşman yapma.

-İhtiyar; Hayır... imkansız.... imkansız.... onlar altıncı ve yedinci aşamadaydı.

-Kıdemli; Yani ? Şimdi ölebilirsin.

İhtiyar korkuyu hissetmişti, kazanamacağını anlayınca kaçmak istedi ama kıdemli elini salladığı anda bir buz  bloğuna dönüştü. Kimse tepki bile veremedi, kıdemlinin eli havadaydı ve elini sıktığı anda buz anında toza dönüştü ve ihtiyardan bir iz bile kalmadı.

-Kıdemli; Sadece ilahiyat 2 alemde biri benden kaçmak istiyor. Ne kadar komik.

Donmuştum, bu nasıl bir güç. Sadece bir saniye ve bir anda bir kıdemli öldü. Kıdemliye bakarken etrafındaki otların donmaya başladığını fark ettim. Bir şey yapmıyordu ama ondan çıkan buz enerjisi o kadar güçlüydü ki etrafındaki her şeyi dondurmaya başladı.

Gücünü fark edince kendini tuttu ve gücünü geri çekerken herkes rahat bir nefes aldı. Arkasını dönerken kalbim hararetle çarpıyordu. Sadece biraz sonra kalbim patlayabilirdi, heyecan ve hayranlıktan başka bir şey hissedemedim.

Arkasını döndüğünde bana baktı, daha önce gördüğüm gibi gözleri saf mavi bir şekilde parlıyordu. Bana bakarken nazik bir ifade takındı, az önceki iblisten hiç bir eser kalmamıştı. Bana elini uzatırken istemsizce kabul edip elimi uzattım. Elimi tutup beni kaldırdı ve bana iki hap verdi.

-Kıdemli ; İyi misin ?

-Kuro; Ev..eve... evet..

-Kıdemli; İyi, ikisinin durumu çok iyi değil. Haplarla onları besle ve burada bekle. Köye gidiyorum. 

Bir anda kaybolurken ne olduğunu anlayamadım ve o zaman elime iki tane hap koyduğunu fark ettim. İkisinden bahsedince Shu ve Liam'ı hatırladım ve hemen onlara doğru koştum. İkisi oldukça fazla kan kaybetmişti ama bilinçleri yerindeydi. Hemen ikisini hapla besledim ve bu sırada kırık bir kukla gibi duran Çiğdem'i fark ettim. Yaşadıkları onun için çok fazlaydı ve ruhu kırıldı. Ona karşı hiç bir acıma hissetmedim ve kılıcımı savurarak başını kestim.

Haplarla besledikten sonra ikisini kucağıma yatırdım. Birisi sol dizim yatarken diğeri sağ dizime yatıyordu. İkisinin bedeninde akan kanı hissediyordum, bir iç gücü ile elimi uzattım ve birinin alnına koydum. Gözlerimi kapatırken kan akışına odaklandım ve kan akışını düzenlerken, bedenine enerji göndererek yaralarının hızla iyileşmesini sağladım. Yaraları gözle görülür bir şekilde kapatırken bunu haptan mı yoksa benden mi olduğunu anlamadım ama Liam'a bakarken sadece hapın daha yavaş işlediğini gördüm. Liam'ın alnına elimi koyarken aynısı yaptım ve bir yorgunluk üstüme çöktü. Gözlerim kapanırken geriye doğru düşüyordum. Birden yumuşak bir şeye çarptığımı fark ettim ve Rafiel'in beni bayılmadan tuttuğunu anladım.

Yeniden 2.Kitap 2/3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin