Şehir Lordunun Geçmişi

143 21 9
                                    

Uyandığımda gördüğüm şey bana sımsıkı sarılan bir kadının bedeniydi. Siyah saçlarını elimle kulaklarının arkasına attım ve uyuyan Kuro'nun ifadelerini izledim. Sessiz ve sakince yatıyordu, oldukça huzurlu gibiydi. 

Uzun süredir rahat bir şekilde dinlenemediğimizi düşünürsek bu şekilde olması oldukça normaldi. Karnımı gıdıklayan bir şey hissettim ve  oraya baktığımda Kuro'nun dokuz kuyruğunun açılarak bir örtü gibi üstümüzü kapattığını fark ettim. Uyurken istemsizce kıpırdayan kuyrukları beni gıdıklayarak huylandırıyordu.

Birazcık sabrederek gülmemeye çalıştım ve yatakta uyanmasını bekledim. Kolumun üstünde uyuya kaldığı için hareket etmek istememiştim. Onu izlemeye dalmışken büyük bir gürültü koptu ve hemen Kuro ile yerimizden fırladık. Büyük gürültüyü duyunca refleks olarak karşılık vermiştik. İkimizde birbirimize şaşkınlıkla bakarken gürültüyü çıkartan kişiye küfretmeye başladım. Sakin bir kaç dakika bile geçiremeyecek miydim ?

Eserlerden kıyafetlerimiz çıkıp üstümüzü kuşattığı anda hemen balkondan dışarıya fırladık ve avluya indik. Sadece biz değil bir çok asker avluya apar topar koşuyordu. Boş avluya bakarken bir kişinin taş bir kuklaya yumruk atarak onu parçaladığını fark ettim.

-Adam; Hahahaha..... sonunda iyileştim. Gücüm bile yerine geldi.. hahaha......

Gülen aptal adamı fark ettiğimde kanım kaynadı, bir anda yanına giderek elimin tersi ile büyük bir tokatı suratına yapıştırdım. Sadece ilahi alem birinin tokadıma karşılık verme ihtimali yoktu. Bir anda fırladı ve yan taraftaki taş duvarlara çarptı. Molozlar üstüne düşerken adam öksürmeye ve küfretmeye başlamıştı. Askerler ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu, ani olaylar onları tamamen şaşkına çevirmişti.

-Adam; Kim bana sinsice saldırdı !!!!!!!!!!

Adam molozlardan çıkıp kükrerken tekrar yanında belirdim ve diğer yanağına güçlü bir tokat daha geçirdim.

-Uğur; İyileştin mi ? Gücün yerine mi geldi ? Aptal velet !!!!!

Adam tekrar molozlardan çıkarken öfkeden kudurmuştu, etrafını mavi yıldırımlar sardığında bir an şaşırdım ama anında kendimi toparlamıştım. Şaşkınlık ifadem kızgınlıkla yer değiştirirken bir ses duydum ve kapıya baktım.

-Neler oluyor !!!!!

Kapının önünde yaşlı bir adam duruyordu, ölecek kadar sıska ve hasta görünse bile yaydığı hava askerlerin titremesine yetmişti.

-Adam; Büyük baba.. bu sinsi velet bir anda bana saldırmaya başladı.

-Uğur; Velet ? Aptal....... doktorların en nefret ettiği şey sorunlu hastalardır. Ne demeye kalkıp sabah sabah heykelleri yumrukluyorsun. Verdiğim bitkiyi boşa harcamaya mı niyetin var !!!!!!

-Şehir Lordu; Kıdemli Doktor ?

-Uğur; Torunun hasta ve sen sabahın köründe antreman yapmasına izin mi veriyorsun ? Sana dediklerim diğer kulağından çıktı mı ?

Öfkem artarken yoğun güç bedenimden taştı ve avluya dağılırken sıradan hizmetçiler ve askerler zor anlar yaşamaya başladı. Gerçekten sinirden köpürmüştüm, bu aptal adama bin yıllık bir bitki vermiştim ve uyanmasını ummuştum ama bu aptal sabahın köründe etrafı yumruklayıp umursamazca davranırken bitkiden aldığı gücü gereksiz yere harcıyordu. Bu yüzden 2-3 gün idare etmesi gereken bitki kesinlikle daha önce tükenecek ve velet yatağa geri düşecekti.

Bedeninin yükü çok ağırdı ve yavaş yavaş düzelmesini umuyordum ama bu beni delirtti.

-Şehir Lordu; Sakinleşin lütfen, Sen hemen doktorundan özür dile.

Yeniden 2.Kitap 2/3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin