Aspthal-2

153 22 23
                                    

Mağaraya geri döndüğümde her yer darmadağındı ama tilkiden bir iz bulamadım.

-Uğur; Sanırım küçük haylaz ailesine geri döndü.

Bir iç çektim, küçük tilki başıma bir çok iş açmıştı. Etrafı toplarken düşünceye daldım, neden normal hayvan gibi görünenler canavarlara benzer bir aura yayıyordu ? Neden hiç içlerinde canavar çekirdeği yok, çekirdeksiz tüm hayvanlar şeytani canavar sayılmaz ama yine de bir şeytani canavara benzer bir şekilde enerji yayıyorlar. 

Düşündükçe bunun testle ilgili olabileceğini anladım, akşam dilendikten sonra son kalan güney yönüne gitmeye karar verdi. Auraların karışık olmasıyla enerjiyi okuyamıyordum, bu yüzden reflekslerime güvenerek hareket etmeye başladım. İlerlerken etrafı inceliyor ve değerli bir şeylerin olup olmadığına bakıyordum. Bir kaç tane kan orkidesi gördüğümde bunun bir şans olduğunu düşünüp hemen onları topladım.

-Uğur; Bu kan orkideleri oldukça işe yarar. Vücut temperleme hapları için ana malzeme, bir kaç bitki daha bulursam bedenimi eğitmeye devam edebilirim. Hmm.. beden demişken diğer tüm yönlerim zayıf kaldı, suyu kullanmaya biraz alıştım ama diğer tüm elementleri alevler kadar iyi kullanamıyorum. 

Sınav olduğu için bu bir fırsattı, diğer elementlerim güçleninceye kadar alev hariç tüm elementleri kullanacaktım sonuçta bu alanda bir çok zıt elementi kullandığımı kimse bilmeyecekti. İlk olarakta kullanmakta en zayıf olduğum Ahşap, Dünya ( Toprak ) ve Metalle başlayacaktım. Dünya ve Metal kullanacaksam o zaman sanırım silahımı değiştirmem iyi olabilirdi. Yüzüğümden bir egemen seviye dövüş eldiveni çıkartıp giydim ve bu sırada mızrağımı yüzüğüme geriye koydum. Kendi enerjimi hissederken gümüş ve sarı renkli aura etrafımı kaplamaya başladı ve üstümde görünmez iki ince zırh parçası oluşturdu. 

Çok ince oldukları için kırılgan gibi görünebilirler ama oldukça yoğunlardı, sıradan birinin kırması imkansız olurdu. Bu yerde aura enerjileri çok güçlü olduğu için enerjimin bitmesinden korkmuyordum, biraz meditasyonla hemen enerjim geriye dolmuştu. Buda eğitim için sürekli elementleri kullanma fikrini aklıma getirdi. 

Yürürken etrafı inceliyor ve keşif yapıyorken bir yanda üstümde iki elementi kullanarak bir zırh oluşturuyordum. Aynı zamanda yürürken bir ritimle nefes alıp vererek yarı meditasyon duruma girip etrafımdan enerji emiyordum. Üç işi aynı anda yapmak çok yorucu olsa da bunda gelişirsem  büyük bir fırsata dönüşürdü.

Gerektiğinde kaçarken saldırabilir, aynı zamanda kaçarken etrafımdan enerji emerek enerjimi yeniliyebilirdim. Aynı anda bir çok işlevi yapmak savaşlardaki tepki sürelerimi de kısaltacaktı. Bir kaç bitki daha topladıktan sonra kenarda oturup dinlenmek istedim. Bu sırada küçük vızıltılar duymaya başladım. Çok ince ve tiz bir sesti, üstüme bakarken devasa ağacın dallarının birinde büyük bir arı kovanı gördüm. Neredeyse 1 m çapı ve 1,5 m uzunluğu vardı. Dikkatlice bakınca bunların sıradan arı olmadıklarını fark ettim, ballarını toplamakta fayda vardı.

Yerden sıçrayıp karşısındaki ağacın dalına indim, karşımdaki kovana bakarken arıları inceledim, her biri normal bir arı gibiydi ama grimsi bir enerjiyi ara ara salıyorlardı.  Aşağıdan gelen sesleri duyunca geri çekildim ve saklanırken etrafı gözledim. Yabancı bir kaç kelime duymuştum, çok tanıdık geliyordu ama aynı zamanda çokta tuhaf. Dinledikçe kelimeleri anladım ama telefuzları çok farklıydı, bir dilin kaba bir şivesi gibiydi.

-Bir Ses; Buada.. buada...abla koanı buada gördüm.

-Başka Bir Ses; Eminsin ?  Akrip zerin tek tedavisi bu bal. Boşuna beni kandırmadın deil mi ?

....

....

İkisinin konuşmasını dinlerken yavaş yavaş şiveye aşina oldum, kelimelerin kökenlere ve anlamları aynıydı ama telefuzları nasıl bizdeki karadeniz şivesi veya muğla şivesi varsa o kadar değişikti. Saklandığım yer kör bir noktada kalıyordu ve ilk başta onları göremedim ama daha sonra görüş alanıma iki figür girdi. Biri uzun genç bir kızdı, 14-15 yaşları arasında kahverengi kısa saçları vardı. Yanında 10-11  yaşlarında küçük bir erkek çocuk vardı, kaşlarım hafifçe kalkarken ikisini dikkatlice inceledim. Birinin başının üstünde kahverengimsi-sarımtırak tüylü kulakları varken, diğerini siyah tüylü kulakları vardı. Figürleri tam görüş alanıma girdiğinde, arkalarında dalgalanan kuyrukları görünce anladım.

Yeniden 2.Kitap 2/3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin