Ormanda Keşif

159 22 23
                                    

Keskin pençeleri yüzümü sıyırırken sağa kaçındım. Bu canavar çok hızlıydı, kanatları ile uçarken mızrağım sapı ile gövdesine vurup tekrar kaçtım. Ağaç dalına konarken pençelerine baktı sonra bana bakarken tiz bir ses çıkardı. Bu peygamber devesinin bu kadar güçlü olmasını beklemiyordum. Sadece pençeleri keskin değil aynı zamanda kanatları ile sürekli bir yerden bir yere atlaması işimi oldukça zorlaştırıyordu. Hız ağırlıklı bir canavar ve çevikliğini güzel kullanıyordu.

Bana doğru tekrar gelirken arkasında silüete benzer izler bıraktı. Mızrağımı sımsıkı tuttum ve tekrar savurdum. İki keskin pençesini engellerken arkasında bir makasa benzer bir ruh çıktı ve pençeleri ile birleşti. Pençeleri sisli bir yeşil aura yayarken beni geri itmeyi başardı. Sadece 10.aşama bir canavar ama orta evreye geçmek üzere, beni bu kadar zorlamasını beklemiyordum.

Geri itilirken kükredim ve tilki formuna geçtim. Altın kargaya dönüşmem daha iyi olabilirdi ama ormanda buna cesaret edemedim, orman tanrısı denilen canavarın gecenin karanlığında parlayan ateşimi keşfetmesi olabilecek en kötü şey olurdu.

Canavar dönüşmüş halimi görünce geri çekildi ve bana bakarken keskin dişlerini gösterdi.

-Canavar; Bir tilki ? En sevdiğim et türü hahahah.

Konuşurken  ona aldırmadım, mızrağımı sallarken arkamdan soğuk sisler yayıldı. Mızrağımın gittiği yörüngede buzlanmalar olurken, tekrar harekete geçti. Buz aurası yayan mızrağım pençeleri ile çarpışında pençelerine hafif buzlanma oldu ama yeşil aura hemen müdahale edip, buzlanmayı kırdı.

Bu sırada hemen fırsat bilip maviye dönen gözlerimle illüzyon bakışı attım. Peygamber devesi sadece bir kaç salise etkilendi ama sonra hemen kendine gelip geri sıçradı.

-Peygamber Devesi; Bu tilki tuhaf ? Nesin sen ?

-Uğur; Çok gevezesin.

-Peygamber Devesi; Her neyse ne kadar güçlüysen besinim olmaya o kadar laiksindir.

İleriye fırladım ve mızrağımı etrafımda döndürürken bir buzdan long dragon fırlattım. Canavar pençelerini savururken iki çapraz enerji bıçakları gönderdi. Buzdan dragonla çapıştığın da büyük bir patlama oldu. İki saldırı birbirini yok ederken şaşırdım, long dragon benim güçlü saldırılarımdan biriydi.

Hemen kendime gelip savaşa odaklandım ve mızrağımı tekrar savurdum, patlamanın içinden fırlayan canavar ile tekrar çarpıştık. Yüz metrelik çevrede az önceki patlama yüzünden hiç ağaç kalmamıştı. Bu açık ovada avantaj bendeydi, sürekli ağaçtan ağaca kaçamadığı sürece sorun yoktu. Canavar bunu fark etmişti ve hemen ağaçlara yaklaşmaya çalışırken yıldırım serçesi tekniği ile önüne geçtim ve tekrar saldırdım. Pençeleri bedenimi es geçerken, dalgalanan aurası bedenimde küçük kesiklere neden oldu.

Mızrağımı savururken sürekli kaçındı ve arkasında izler bırakırken bir yıpratma savaşına girdik. Pençelerini mızrağımla engellerken arada tekme atarak karnımı ayak pençeleri ile parçalamaya çalıştı. Mızrağım uzun olduğundan uç kısmı ile pençesini engellerken ani tepkilerle sapı ile ayağını engelledim. Bu yıpratma savaşında gittikçe dezavantajlı duruma düşmeye başladım. Işık bedenime yayılırken küçük kesik ve sıyrıkları iyileştirdi.

Ay tavşanının yeteneklerini kullanacak bir kılavuzum yoktu ama soy ışık elementimi güçlendirdi ve şimdi basit ışık yetenekleri kullanıyorum. Beyaz sis etrafımı sararken yorgunluğum geçti, bu yetenek doğal iyileşme kadar iyiydi ve gücümü çarpıcı bir şekilde artırmasa da dayanıklılığım çok atmıştı.

İlk anki gücüme dönerken canavarın ifadesi değişti ama hala vazgeçmek istemiyordu. Bana tekrar saldırırken mızrağımla onu engelledim,  dokuz kuyruğum yayılırken etrafımda yayılan sisler otları dondurmaya devam etti ve etrafımı tamamen bir kırağı kapladı. Peygamber devesi gittikçe yavaşlıyordu. Geri çekilip bana bakarken kükredi.

Yeniden 2.Kitap 2/3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin