Dev Lav Istakozu

139 18 1
                                    

Araziyi incelerken yapısını aklıma kazıyarak beynimde bir harita oluşturdum. Hala daha lavların olduğu yere tam girmemiştim ama birinin beni izlediği hissini hiç atamadım. Etrafa bakarken ıstakozun yaşayabileceği alanları belirledim ve o noktalara dikkat ettim. Araziye girip biraz ilerleyince etraftan yankılanan bir ses duyuldu.

-Ses; Deniz insanı, burası benim bölgem defol.

-Uğur; Oh ? Peki ya burayı istiyorsam ?

Gözlerim tahmini saklandığı yerleri tararken yer sallanmaya başladı. Deniz tabanı çatlamaya başlarken her taraftan sızan lavlar okyanus ile buluştu ve araziyi sıcak su kabarcıklarıyla kapladı. Yoğun sıcak su kabarcıklarından kaçındım ve merkezine baktım.

-Uğur; Demek altındaydın, mağarada olursun sanmıştım.

Kabarcıkların içinden iki mavi ışık parladı. Su kabarcıklarının yoğunluğu biraz azalırken canavarın formu biraz biraz belli olmaya başlamıştı.

Devasa pençeleri havaya kalkarken her birinin boyutu bir bina kadar büyüktü. İki büyük küreye bakarken bunların anten gözleri olduğunu anlamıştım. Buhar kabarcıkları iyice azaldığında bedeninin tamamen gördüm. Siyah- kızıl karışımında aslında sıradan görünen bir ıstakozdu ama boyutu devasaydı. Resmen bir godzilla'nın ıstakoz versiyonu gibiydi. Kıskaçlarının büyüklüğüne bakarken elimdeki mızrağa baktım. 

-Uğur; Bu mızrağı kürdan olarak kullanmasa bari.

Boyut farkı çok absürttü, onun sadece bir göz anteni bile benim boyun kadardı, yüz metrelik canavara bakarken onu nasıl öldüreceğimi düşündüm. Orman tanrısından daha küçüktü ama büyük olduğu bir gerçekti. Ayrıca buna alışmalıydım, 10.aşamaya geçen bir canavar en azından 10 bin yaşında filan olmalıydı ve bununla orantılı olarak bedenleri de çok büyüyordu.

Aslında o peygamber devesi gibi küçük canavarları bulmak daha zordu, genellikle artık bundan sonra böyle devasalarla uğraşmam gerekecekti. 

-Istakoz; Deniz insanı, bölgemden defol.

-Uğur; İstemiyorum, senin için geldim.

-Istakoz; Benim için ? Bir yumuşakca benim gibi birine meydan mı okuyor ? Neyle elindeki küçük çubukla mı ?

-Uğur; Acaba içinden kaç kilo et çıkar ? Pişirmek içinde endişelenmemeliyim sonuçta burada çok fazla lav var. 

-Istakoz; Küstah velet !!!!!!!

Bana doğru kükrerken devasa ses dalgaları suda ilerledi.  Ses saldırıları karada rüzgarı etkileyecekken burada suyu etkiliyor ve devasa bir girdap oluşturuyordu. Mızrağımı savururken bana doğru gelen girdabı kestim ve birbirimize baktık. Beni küçümsüyor olabilir ama ilk hamleden sonra gücümü fark etti. İster canavar olsun ister deniz canavarı olsun değişmeyen tek bir şey vardı. İkisi de insan ve insansıları sevmiyordu. 

Onlara göre insansılar aciz ve zavallıydı. Entrikalar ve tuzaklar kurarak canavarların kanlarını alıp özümsüyorlar ve bu sayede güçlenerek hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Bu konu tamamen doğruydu, insansılar( deniz insanları, yari hayvan kabileleri, elfler vb) güçlenmek için canavarları öldürmek istedi ve canavarlarda insansıları yemek olarak gördüğü için öldürmek istedi.

Konu çok büyük bir ideolojiye ve farklı bir şeye dayanmıyordu. Bu kadar basit ve özdü ya öldür yada öl tek seçenek buydu. İnci ve yarı yılan kabilesi gibi canavar atanın olduğu bir kaç örnek var ama bunlar binde bir olan şeylerdi. Bir örnek gösterebilirsin ama diğer türlü olan 999 örneği görmezden mi geleceğiz ?

Yeniden 2.Kitap 2/3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin