Yıldırım Kıtası

154 20 4
                                    

Üç kişi hedefimize doğru giderken adaların üstünde duruyorduk. Adalarda bir kaç saat dinlendikten sonra diğer hedef olan adaya yöneliyorduk. Büyük bir adaya inerken arkamdaki ikiliye baktım. Kuro ve Quanne benden bir kaç saniye sonra adaya indiklerinde etrafa baktılar ve iç çektiler.

-Kuro; Usta bu çok tuhaf değil mi ? Ondan fazla ada gezdik ama hala güçlü bir canavara rastlamadık.

-Uğur; Adalarda fazla güçlü canavar olmaz, buradaki bitkiler çok az olduğu için canavarlar gelişemiyor. Asıl güçlü canavarlar aşağıda

İkisi derin okyanusa bakarken meraklı gözleri parladı.

-Quanne; Bir göz atmalı mıyız ? Okyanusun altında neler var merak ediyorum.

-Uğur; Deneyebilirsin ama gücün yarı yarıya azalacak. Ahşap enerjisi kullansan belki yüzde otuz olurdu ama rüzgar enerjin suyun altında işe yaramaz. Bir ilahi usta alemi canavara denk gelirsen ölürsün ve bu okyanusun altında onlardan çok fazla var.

-Kuro; Peki neden bize saldırmadılar ? Suyun üstünde geziyoruz ve dikkatlerini çekmiş olmalıyız.

-Uğur; Derinliklerde yaşıyorlar, gündüzleri uyuyorlar. Suyun üst tabakasında gündüz pek fazla gezen canavar yok. Gece suyun üstünde uçmadığımız sürece sorun olmamalı.

İkisi hayal kırıklığına uğramış gibiydi ama bu bizim için iyi. Yolculuğumuzun uzamasını istemem, yıldırım kıtasına en yakın adadayız ama hala bir kaç saatlik yolumuz var ve hava kararıyor.

-Uğur; Dinlenin, yarın sabah kıtaya adım atacağız. Yıldırım kıtasının durumunu hiç birimiz bilmiyoruz.

-Quanne; Yıldırım kıtasına yıllardır kimse ayak basmadı, kıdemli Silvia bile neredeyse girmeye çalışırken ölüyordu. Biz yapabilir miyiz ?

-Uğur; Tehlikeli olursa sizi geri götüreceğim. Ayrıca gelmek isteyen sen değil miydin ?

-Quanne; Yapacak bir şey yok, rüzgar ustası olarak durağan bir yerde çalışmak beni geliştirmiyor. Bu beş yıl çok az ilerleyebildim ve güçlenmek için gezmeliyim.

-Kuro; Yine de beş yıl çok çabuk geçti ve oldukça sessizdi.

-Uğur; Orman tanrısının bizi bulamadığından emin olduk, diğerleri güvende olacaktır. Bu sırada yolculuk yaparken biraz kaynak toplamalıyız, hiç kaynağımız kalmadı.

-Kuro; Efendim onlara çok iyi davrandınız, şimdi çulsuz dilencilere döndük. En azından birazını saklayamaz mıydık ?

-Uğur; Kaynak bulmakta bir eğitim Kuro, ayrıca bende kalan malzemeler artık işimize yaramazdı. Eğitimde orduda kullanılması daha iyi.

-Quanne; Tekrar teşekkür ederim, o kadar büyük bir sayıya bakmak çok zordu ve kaynaklarınızı paylaşmasanız nasıl idare ederdik bilmiyorum. Silver Fang'ın tüm kaynakları bile sadece bir kaç on yıl yeterdi.

-Uğur; Anlaşmaya uydukları sürece sorun yok.

Başımı sallarken bunun sadece kısa vadede kötü olduğunu biliyordum. Şuanda çulsuz olabilirim ama ileride çok büyük bir hazine kazanacaktım. Yüzüğümdeki neredeyse her şeyi 2.treanta verdim ve kaledekileri güçlendirmek için kullanılacaktı ama bunun karşılığında geri döndüğümde orman ruhu benim olacaktı. 2.Treant ve geri kalanlar orman ruhunu koruyamayacaklarını biliyor ama şimdilik ona ihtiyaçları var. Bu sürede onun yaydığı enerjiyi özümseyerek güçlenirken, baharın ruhla senkronize olarak onu besleyecekti.

Orman baharını koruyup ormanı canlandırırlarken, sıcak patates olan ruhu bana vererek kendi üstlerinden tehlikeyi atacaklardı ve ben onu özümseyerek daha da güçlenecektim. Bir çok kişi buna karşı çıktı ama tehlikeyi düşününce vazgeçtiler. 

Yeniden 2.Kitap 2/3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin