Mağaraya geri dönerken ancak sakinleşebilmiştim. Devasa canavarı gördüğüm an hala aklımdan çıkmıyordu. Basit bir tuzak kurup arıları öldürmek istemiştim ama hiç böyle bir canavarın dikkatini çekmeyi beklemiyordum. Bu ne kadar güçsüz olduğumu ve daha dikkatli olmam gerektiğini bana öğretti.
Mağaraya girer girmez Kuro boynuma atladı ve bana sarıldı.
-Kuro; Usta !! İyi misin ? Derin ormanda bir yangın gördüm sonra büyük bir deprem oldu.
-Uğur; Ben iyiyim, bir deprem değildi, bir orman canavarı ortaya çıktı ve alevleri söndürdü.
-Kuro; Orman canavarı ?
-Uğur; Evet, hala ilahi usta olamamış ama ustanın zirvesinde ve bir adım uzaktaydı. Gerçekten çok güçlüydü, devasa boyda bir ahşap canavarıydı.
-Kuro; Hmm, usta orman tanrısını görmüş olamaz değil mi ?
-Uğur; Orman tanrısı ? Ormanı lanetleyen tanrı mı ?
-Kuro; Orman tanrısı ormanın kalbinde yaşar, genellikle uykuda olduğu ve uyandığında ülkede depremler olduğunu hikayelerden biliyorum. Gerçekten orman tanrısıysa bu çok kötü usta !!!
-Uğur; Neden ?
-Kuro; Ne zaman bir tanrı uyansa o zaman diğer tanrılarda uyanır ve savaşmaya başlarlar. Büyüklerin bize anlattığı hikayelerde tanrılar savaştığında tüm ülkeler kaosa sürüklenir ve klanlar tarihten silinirmiş. Şimdi yıldırım ülkesi diye bir yer yok, en son savaşta güçler orada çatışmış ve ülke tamamen harap olmuş durumda. Şuanda bile kimse oraya adım atamıyor, adım attığınız anda yıldırımlar sizi vurarak anında öldürür bu yıldırım tanrısının derin uykuya dalmadan önce yarattığı bir lanet.
-Uğur; Tanrıların savaşı ?
-Kuro; Evet, usta bilmek istiyorsa bildiğim tüm hikayeyi anlatabilirim.
Kuro'yu sessizce dinledim ve ne olduğunu kabaca anladım, bu dünyada yaşayan insanlar kendileri aşan beş büyük canavara tanrı demeye başladılar. Bu beş canavar ilahi usta aleminin zirvesine ulaşınca daha fazla ilerleyemeyeceklerini anladılar ve bu bariyeri aşmak için birbirlerini öldürüp, enerjiyi özümseyen daha az kişi bırakarak tüm dünyanın enerjisinin kendileri için istediler.
Düşünceleri basitti, Ateş tanrısı ahşap tanrısını öldürüp güçlenmek için onun kristalini kullanmak istedi sonuçta ateş ahşaptan beslenir. Aynı şekilde ahşap tanrısı su tanrısını öldürmek ve özümsemek istedi. Yıldırım tanrısı ise ateş tanrısını öldürüp özümsemek istemişti. Savaşa katılmayan tek tanrı Dünya tanrısıydı ve dört tanrı savaşırken sadece izledi ama diğerleri onun savaştan sonra fırsatçı olmasını istemedikleri için onu zorla dahil ettiler. Sonuçta dünya metala karşı güçlüydü ama bu dünya metal canavarı yoktu ve onun özümseyebileceği bir varlık yoktu bu yüzden savaş onun için gereksizdi.
Aslında bu düşünce yanlıştı, yıldırım tanrısının bir beyaz kaplan olduğunu öğrendiğimde onun hem metalde hem de yıldırımda usta olan dört kutsal canavardan beyaz kaplan soyundan olduğunu anlamam uzun sürmedi. Dünya elementi tanrısı bunu biliyor mu bilmiyorum ama onu öldürseydi o zaman en güçlü olan o olurdu, bunu biliyordu yada bilmiyordu bu bir tartışma konusu olurdu ama kimse önemsemedi.
Savaşın sonucunda dört tanrı derin uykuya dalarken, beyaz kaplan ortadan kayboldu ve ülkesinin bir yıldırım bulutu kapladı. Yaşadığı kıta tamamen yıldırımlarla yıkandı ve şu an bile ıssız bir kıtaya dönüştü. Keşfetmek için bir çok insan kıtaya gitmeyi denedi ama kim giderse gitsin, kıtaya adım attığı anda yıldırımlara dayanamadı ve ölerek can verdi. İnsanlar bunun beyaz kaplanın laneti olduğunu ileri sürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden 2.Kitap 2/3
FantasyUğur Kayra, yükselerek orta evrene gitmiştir fakat işler hiç beklediği gibi gitmez. Tamamen yabancı ve tehlikeli bir yerde güçlenerek bu yerden kurtulmak, Sonia'yı kurtardıktan sonra dağıldığı aile üyeleri ile buluşmak için çabalamaktadır. Kapak Res...