Akrep Yuvası

160 25 0
                                    

Akreplerin olduğu yerin kaba yönünü biliyordum. Hızla o yöne giderken etrafıma dikkat etmeyi unutmadım. Bir çok insan benim bir akrep yuvasına tek başına girmek istediğimi duyduğunda şaşıracağına eminim ama kendime güveniyorum. Sonuçta ben zhen soyunu taşıyorum, ilk zehirli canavar ve tüm zehirlerin atası. Bir damla kanı tüm zehirleri ve panzehirlerini taşır.

Karanlık tarikatlar için Zhen kutsal bir soydur, zhen sahip biri aslan zehirlenemez ve sadece yürürken bile insanlara çaresiz zehirler salabilir. Zhen soyunun tek tek yakalanıp avlanmasının en büyük nedenlerinden biriydi ama bence gerçek neden farklıydı. 

Gerçek neden kanı yüzündendi, soyuna sahip birinin kanından iksir yapılıp içilirse zehire bağışıklık kazanabileceği söylentisi ortaya çıktı. Biri ne kadar yüksek otoriteye sahipse o kadar paronayak olabilirdi ve bu paranoyaklık her şey için geçerliydi. Bir paronayak zehire bağışıklık için her şeyi yapardı. Bir bebeği bile tereddüt etmeden öldürecek insanlar vardı. Dövüş dünyası çok acımasızdı, adalet gibi kavramlar bu dünyada sadece sözde kavramlardı. 

Bazen iyi bildiğiniz tarikatlar bile aslında yozlaşmışlıkların sembolüydü, sadece dışarıdan iyi  ve adalet koruyucusu gibi görünürlerdi. İlerlerken çıplak bir dağın eteğine geldim, dağ tamamen ıssız ve kayalıktı. Zehirli akreplerin yaşaması yüzünden bir ağacı bırakın bir ot bile yetişmiyordu.

Mağaraların olduğu yeri bulmam yarım saatimi aldı, içeriye girmeden etrafı inceledim. Tamamen ıssızdı, akrepler geceleri aktif bir ırktı bu yüzden öğle vakti yarı uykuda olmalılar. Etrafın temiz olduğundan emin olunca mağaranın önüne geldim. Dağın bu yüzü tamamen deliklerle doluydu, ıssız dağın bu hali oldukça korkutucuydu ve aklıma örümcek mağarası baskınları geldi.

-Uğur; Örümcekler ha, uzun zaman oldu. O zamanlar buralara kadar geleceğimi hayal bile edemezdim. 

İmparator olmak bile dünyanın zirvesi sayıldığı zamanlara göre çok uzun bir süre geçmemişti. Yaşım şuanda 300 bile değildi, yanlış hatırlamıyorsam 270 civarı bir şey olmalı ama inzivalarda zaman anlamını kaybettiğim için tam emin değilim.

Yazar notu; Bende unuttum şimdilik 270 gibi bir sayı olsun :) Hesaplayan varsa yazabilir.

Mağaradan içeri girerken tedbiri elden bırakmadım, mağara 3 m çapında düzgün olmayan bir silindir şeklindeydi. İçeri girerken zehirli havayı buradan bile hissedebiliyordum, zehirli hava yüzünden zehirli yaratıklar genellikle tedbirde değiller. 

Onlar için mağaralarına saldıracak kadar aptal bir canlı yoktu ama benimle hiç tanışmadılar. Onlar artık avcı değil sadece avlar ve uzun süredir kendini tutan ve patlamak üzere olan bir avcının avları. Hiç biri sağ kurtulmayı düşünmemeli.

-Uğur; Düşününce imkansızlıklara meydan okumak eğlenceli. Dikenli ayımı ? Sadece yumrukla, zehirli yuva mı ? Benim için doğa yürüyüşü gibi.

İlerlerken ilk rakibimi görmüştüm, beni görmeyi hiç beklemeyen arayıcı bir akrepti. Bir buçuk metre boyunda, grimsi renkli bir canavardı. Rengi yüzünden sanki kemikten yapılmış gibi görünüyordu ve bu yüzden bunlara kemik akrebi deniyor. Ayrıca ismini almalarının başka bir nedeni de kanları ve etleri kemik geliştirmek için güçlü birer tonik. Eğer bir yuva bulabilirsen mağaranın derinliklerinde akreplerin yaşadığı yerde büyüyen oldukça zehirli bir bitki bin yıllık kemik çiçeğini de bulmam mümkündür. Bu çiçek normalde akrep zehirinin özünü çektiği için oldukça tehlikeli ama zıt bitkilerle karıştırılırsa kemik güçlendirmek için yapılan hapta inanılmaz derece önemli. 

Eldivenlerimi sıkarken akrep bana doğru koşmaya başladı. Sivri ayakları yere vurarken iğrenç bir tiz ses çıkartıyordu. İleriye fırladım, bana doğru savurduğu kuyruğunu engelledim ve geri çekmek istediğinde elimle onu tuttum. Tamamen zehirle kaplı olduğu için tutmak delilikti ama bana ne !!! 

Yeniden 2.Kitap 2/3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin