Kuzey Kalesi

166 21 7
                                    

Sura geldiğimde Olivia ve Maymun kızın, Kuro ile ilgilendiğini fark ettim. Kuro'yu baygın görünce yanına gittim ve herkesin bakışları altında onu kucaklayarak içeriye doğru taşımaya başladım.

-Olivia; Kıdemli ?

-Uğur; Biraz dinlenmeli,  gerisini halledersiniz.

-Olivia; Anlıyorum.

....

Kuro'yu yatırdıktan sonra nabzını kontrol ettim, vücudu aşırı yorgundu ama onun dışında hiç bir şeyi yoktu. Bir kaç hap yedirdikten sonra ışık enerjimi üstünde kullandım ve yüzü ifadesi rahatlarken yatağın içine iyice gömüldü. Yanına otururken bir süre saçını oynadım ve sonra alnına bir öpücük koyup odadan çıktım. Zamanında gelmiştim, bu sefer tam vaktinde gelip müdahale edebilmiştim.

Bir iyilik gerçekten başka iyiliği doğururdu, o ikisini bırakmasaydım ve biraz daha orada oyalansaydım Kuro'yu kaybedecektim. Odanın kapısını kapattığım anda auram bir anda değişti, içeride nazik ve sakinken kapı kapandığı anda ani değişimim kapının önünde bekleyen kişileri şaşırttı. Arkamı döndüğümde bekleyen üç kişiye baktım, tiplerinden asker olduğu belliydi ama onları tanımıyordum.

-Uğur; Siz ?

Auram yayılırken üçü titremeye başladı, biri  cesaretini toplayıp zar zor konuştu..

-Asker; Kıdemli.. bizi General Olivia gönderdi... kıdemli Kuro'nun durumunu öğrenmemiz ve kapısını korumamız için........

-Uğur; O iyi sadece dinleniyor, şimdi uykuda.

-Diğer Asker; Efendim.. bir isteğiniz var mı ?

-Uğur; Hiç bir ses istemiyorum, gerekirse uçan kuşu bile vurun.

Üçü baskıdan altına sıçarken başlarını papağan gibi salladılar ve kapının önünde nöbet tutarlarken nefes sesini bile bastırmaya çalıştılar.

Koridorda ilerlerken auram ile kaleyi taradım ve ordu güçlerinin nerdeyse yüzde kırkının telef olduğunu anladım. Bu çok büyük bir zaiyattı ama sonuçları da muazzam oldu, şuanda doğu ormanda neredeyse hiç güçlü canavar kalmamıştı.  Sonraki hareketimi düşünürken kaledekilerin neler yapacağını merak ettim. Koridordan çıkıp avluya varırken yanıma bir asker yaklaştı. Askerin, Kuro ile ilgilenen maymun kız olduğunu görünce başımla selam verdim ve oda ellerini kenetleyerek bana selam verdi.

-Maymun Kız; Kıdemli, hoş geldiniz.

-Uğur; Hoş buldum.

-Maymun Kız; Kız kardeş iyi mi ?

-Uğur; Kuro biraz yorgun, bir kaç gün dinlendikten sonra sorun olmamalı.

-Maymun Kız; Anlıyorum, savaşta kendini çok zorladı. İlahi ruhunu kontrol etmesi çok zordu ama bir çok canavar bu sayede onun elinde öldü.

-Uğur; İlahi ruhunu mu kullandı ?

-Maymun Kız; Evet kıdemli, ikisi ikiz gibi birbirlerini tamamlıyorlar ve savaşta yenilmez bir takım kuruyorlar. Benim ruhuma göre çok daha iyi, benimki hala beni dinlemiyor ve sorun çıkartıyor.

-Uğur; Daha önce birisi onu eğitti mi yoksa kendi başına mı ilahi ruhunu çağırdı ?

Bu önemliydi, kendisi öğrendiyse onu bir güzel azarlayacaktım. İlahi ruhu çok güçlü ve kan tutkusu çok fazlaydı, kendi başına böyle bir şeye kalkıştıysa kontrolden çıkması an meselesiydi. Bir kaç kez şansı yaver gidebilir ama küçük bir hatada kontrolü kaybedip insanlara rasgele saldıran bir kan canavarına dönüşürse geri dönüşü olmazdı ve savaş alanında bu ihtimal çok daha büyüktü.

Yeniden 2.Kitap 2/3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin