Kıdemli hızla giderken, bende arkasından takip ettim. Etrafı incelerken şehrin neredeyse dörtte biri harap olmuştu. Bir çok bina yıkılırken, görevliler ve öğrenciler binalardaki taşları kaldırıyor ve altta kalan halka yardım ediyordu.
Kıdemli rehberlik ederken şehrin içinden iyice uzaklaştı, dağın biraz daha iç kısımlarına giderken yükseklik artıyordu. Etrafa bakarken aslında dağın üst yüzünün adalar gibi olduğunu gördüm. Dağın bazı yerlerinde uçurumlar iki tarafı bir nehir gibi ayırıyordu. Bu yarıkların üzerindeki köprülerden geçerken aşağıya baktığımda dipsiz uçurumlar gözüküyordu. Sisten ve bulutlardan dibini göremesem bile bana tehlikeli bir his verdi.
-Kıdemli; Üstünden atlama, her bir yarıkta formasyonlar gizli, tek yol köprüdür.
Başımı salladım, durumu fark etmiştim, uçurumun altında bir kaç mağara vardı ve oradan gelene enerji dalgalarını hissettim. Gerçekten bir kale gibi yapılmıştı, sıradan hendekler dövüş ustaları için gereksizdi ama buralarda uçuş engelleyici bir savunma oluşumu gizliydi. Bu sayede dış saha iki parçaya bölünmüştü. Dış sahanın dış kısmında şehir varken, iç kısma yakın olan bölgede daha çok tapınağa benzer yapılar ve salonlar vardı. Bu büyük ihtimalle sıradan halkı ve saray dövüş ustalarını ayıran sınırdı.
Avluya girerken bile kenarda durup olayları izleyen muhafızlar dikkatimi çekti, düşük alemdeydiler ama yine de güçlülerdi. En zayıfı 8.aşama ilahiyat iken, en güçlüsü ilahi usta alemi 2.aşamadaydı. Bir çoğu birinin geldiğini görünce bize baktı ama kıdemlinin önderlik yaptığını görünce sessizce geri çekildiler. Bu adamlar burada muhafızlık yapıyordu ve bir kargaşada bile burayı terk etmemişlerdi. Bunun için iyi eğitildikleri belliydi.
-Uğur; Semptomları neler ? Bana giderken anlat, vakit kazanmalıyız.
-Kıdemli; Ayak kısımlarında kararma var, eti ve kanı siyah-sarı renkte. Dövüş sırasında yere konduğunda yerdeki dikenlerin zehirli olmasını beklemiyorduk, çok küçük ve ince dikenlerdi. Dikenleri çıkarmak için ayak tabanlarını kazımak zorunda kaldık ama yine de geç kalmıştık. Zehirin çoğunu alsa bile az miktari kana sızmıştı. İç gücü ile bastırsa bile bu sürede gücünü kullanamaz.
-Uğur; Dikenler yapay mı yoksa doğal mı ?
-Kıdemli; Doğal olması gerekiyor, sanki bir deniz kestanesi dikenleri gibi kırılgan bir yapıya sahipler. Çıkarmak isteyince kırıldılar ve bizde eti kesmek zorunda kaldık.
-Uğur; Birisi ayaklarını kesmeye çalışmadı mı ?
-Kıdemli; İmkansız, zaten bir kolunu kaybetti eğer ayaklarını da kaybederse o zaman yaşama ümidi kalmaz.
-Uğur; Kolunu kaybetti mi ? Nasıl ?
-Kıdemli; Yıllar öncesinden kalma bir yara.
-Uğur; Ayaklarının da zehirlendiğini söyledin, saraydan çıktığında mı oldu yoksa içindeyken mi ?
-Kıdemli; Detaylı olarak bilmiyorum ama içindeyken oldu, bir kişi iç saraya girmek için sunağa yaklaştığında kıdemli orada meditasyon yapıyordu. Casusu fark ettiğinde hamle yaptı ama kimse bunları önceden planladığını fark etmemişti. Güçsüz biriydi ama kıdemliye pusu kurarak ona sinsice saldırdı.
-Uğur; Casus ? Bilgi alabildiniz mi ?
-Kıdemli; Hayır, kendini patlattı. Bu yüzden onun hakkında hiç bir bilgi yok.
Bu oldukça tuhaftı, 1.kıdemlinin 8.aşama güce sahip olduğu bilinen bir gerçekti, peki nasıl olurda kolayca zehirlenebilir ? Üçüncü gözden bahsetmiyorum bile, rahatlıkla zehiri veya pusuyu görmesi gerekirdi. Düşünceler kafamı doldururken kıdemli sonunda bir salonun önünde durmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden 2.Kitap 2/3
FantasyUğur Kayra, yükselerek orta evrene gitmiştir fakat işler hiç beklediği gibi gitmez. Tamamen yabancı ve tehlikeli bir yerde güçlenerek bu yerden kurtulmak, Sonia'yı kurtardıktan sonra dağıldığı aile üyeleri ile buluşmak için çabalamaktadır. Kapak Res...