Yatağıma yatıp yaratığa bakmaya başladım.Sanki ona bakmadığım bir anda beni öldürecekti.Korkuyu iliklerime kadar yaşıyordum.
"O koltuğa bakmayı ne zaman bırakacaksın ?" Diye sordu Yekta.
Ciddi miydi bu ? Kafamı ona çevirip konuştum."Orada oturuyor ve ben onu görüyorum.Neden inanmıyorsun ki ?
Yalan söylemem ben." Okuduğu kitabı masanın üstüne bırakıp konuştu."Ben sadece gördüğüm şeylere inanırım." Dedi kaşlarımı çatıp sordum.
"Allah'a iman etmiyor musun ?"
Kaşlarını çatıp konuştu."Haşa de ! Saçmalama tabiki ona iman ediyorum.Benim bahsettiğim şey dünya için geçerli."
"Öyleyse... aşka ve sevgiye inanmıyorsun." Dedim fısıltı halinde.
"İnanmıyorum." Dedi tek nefeste.O kadar içten söylemişti ki ona üzüldüm Annesini kolları arasında kaybetmiş bir çocuk olarak Aşka ve sevgiye küsmüş olması normaldi.Ama bu onun Aşka inanmadığı anlamına gelmezdi.İnanıyordu fakat çok derinlerde bir yerde...
Bu sırada yaratık oturduğu yerden kalktı ve yatağıma dogru gelmeye başladı.Yorganın içine girdi.Yekta'ya baktım.Bana bakıyordu.
"Gördün mü ? Yorganı açıp içine girdi.
Yorganın havalandığınıda mı görmedin ! Pes artık." Diyerek ona baktım."Hafsa çok yeteneklisin... hayal kurma konusunda.Bir kitap yaz.İlk okurun ben olurum." Dedi ciddi bir şekilde.
Sol tarafıma dönerek yaratığa baktım.Yatak kendisinmiş gibi yayılmıştı."Kalk ! Burada benimle yatamazsın
Seninle uyuyamam anlamıyor musun ?" Yaratık kafasını bana çevirerek korktuğum o görüntüyü yaptı.Korkuyla yataktan fırlayıp çığlık attım.Yekta ayağa kalkıp bana yaklaştı."Hafsa bunu demek istemiyorum ama sen şizofrensin.Orada hiçbirşey yok !"
Yüzümü kapatıp duvara yaslandım ve aşağı kaydım.Dizlerimi kendime çekerek ağlamaya başladım.Yekta yanıma yaklaşarak çömeldi."Yekta çok korkuyorum.Çok korkuyorum..." diye sayıklamaya başladım.Ellerimi yüzümden çekerek ona baktım.Elini bana uzatarak konuştu.
"Gel benimle" dedi sakin bir sesle.
Önce eline sonra yüzüne baktım.Elini tutarak beni kaldırmasına izin verdim.Kapıyı açarak çıktık.Beni nereye götürüyordu bilmiyorum ama ona güveniyordum.Şatodan çıkarak bahçeye çıktık.Kuytu bir köşeye doğru yol alıyorduk.Bir kapıyı açarak içeri girdik.Burası karanlıktı.Çok karanlık.
Yekta'nın elimi tutan elini sıktım."Korkma." Dedi.Gözlerim birşeyleri görmek istiyor ama olmuyordu.
"Şimdi.... söyle bana birşey görebiliyor musun ?" Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Hayır..."
"Güzel.Peki bak bakalım yaratığını görebiliyor musun ?" Etrafıma baktım.Yoktu.
"Yok.." Kısık bir kahkaha attı.Neden gülüyordu ki ?
"Neden onu göremiyorsun biliyor musun ?" Konuşmadım.Onun konuşmasını bekliyordum.
"Çünkü bir korku başka bir korkudan daha üstünse diğeri yok olur.Şuanda karanlık seni o yaratıktan daha fazla korkutuyor.Bu yüzden onu göremiyorsun." Dedi.Evet doğruydu.
Karanlık beni her zaman korkutmuştu.Ve şuan zifiri karanlıktaydım.O yaratıktan kurtulmak beni sevindirdi.Sessiz kaldım.Yekta'ya doğru baktığımda gözleri akmıştı.Korkuyla elini bıraktım ve gözlerimi kapattım.
"Hafsa ! Bana gel.Benden kaçamazsın benden kurtulmanın bir yolu yok !" Yaratık beynimin içinde konuşuyordu sanki.Şakaklarıma baskı yaparak bağırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...