Bölüm 69 (Bastırılmışlık)

41 2 0
                                    

"Saçma teoriler."

"Peki neden ben ? Cezadan kurtulmak için mi ?" Kafamı hayır anlamında sallayarak konuştum.

"Makina ile ilgili yoğun bir araştırma yaptım.Ve kimsenin zarar görmeden güçlerimi kontrol altına almayı nasıl yapacağımı buldum." Sözlerim dikkatini çekmişe benziyordu.

"Nasıl olacak bu ?" Diye sorduğunda okuduklarımı aklıma getirdim ve kısa bir özet çıkardım.

"Makina yalnızca güçleri çekmiyor.
Ayrı zamanda güçte verebiliyor.Ama bunu kimse bilmiyor.Bir sır gibi düşün." Dediğimde bayağı etkilenmişti.Devam ettim.

"Güç veren kısmını gizlemişler.
Oraya tüm güçleri emen bir nesne yerleştirmişler.O gizli kısmı bulup senin gücünü bir şekilde oraya aktarmayı başarırsak, kimse zarar görmez." Gözleri büyüdü.

"Eğer o makina herkesin gücünü emen bir nesneyi içinde saklıyorsa ve o nesneyi alıp benim gücümü oraya aktarırsak muhtemelen bayılırım.
Çok özel şeyleri keşfetmişsin ve fikrin harika.Ama şöyle birşey var ki bu şatoda 3-5 kişi yaşamıyor.Neredeyse 300 kişiye ev sahipliği yapıyor.300 avcıya gücümü dağıtırsam ne olur sence ? Ben o kadar güçlü değilim."
Bunları söyleyeceğini tahmin ediyordum.

"Bunları düşündüm.Bu yüzden herşeyi üzerine yıkmayacağım.Sana yardım edeceğim.Hem, kimsenin yaralarını iyileştirecek güçte kendini zorlamanı istemiyorum.Sadece onlara iyi hissettir.Bu sırada bende girebildiğim kadar kişinin zihnine girmiş olacağım ve birbirlerine zarar vermelerini engelleyeceğim.Eğer başarırsak kimse ceza almaz.Çünkü farketmezler." Dediğimde yutkundu.

"Ve başaramazsak başımıza büyük bela alırız." Diye tamamladı cümlemi.
Konuşmadım çünkü diyecek birşey yoktu bu sözünün üzerine.Şakağını ovuşturup derin bir nefes aldı.

"Bunu biraz düşünebilir miyim ?"
Kafamı sallayarak ayağa kalktım.

"Tabi."

Bana canı sıkkın bir şekilde bakarken yüzümdeki gülümseme bir an bile silinmedi.Kapıya doğru yürüyüp hiçbirşey demeden odadan çıktım ve
arkamdan kapıyı kapattım.Kafamı kaldırıp önüme baktığımda Yekta'yı görmeyi düşünmüyordum.Gözleri korkunç bir şekilde gözlerimdeydi.
Sanki bakışları beni delip geçecek gibiydi.Ben ona şaşkınlıkla bakmaya devam ederken o ifadesiz yüzünü başka yöne çevirip gitti.Hiçbirşey demeden, gitti...

Kuruyan dudaklarımı yalayıp derin bir soluk alarak üst kata çıkmak için sağ tarafıma döndüğümde Pars'ı görmem ile korkudan kısa çaplı bir şok geçirdim.Elimi hızlanan kalbimi götürüp gözlerimi kapattım ve dudaklarımı ısırdım.Sessizdi ve hiç ummadığım bir anda karşıma çıkmıştı.Sinir ile gözlerimi açtığımda yarım ağız güldüğünü gördüm.Her zaman ki gibi alayla gülümsüyordu.
Bir kez olsun gerçekten gülemez miydi ? Hiç olmazsa daha az sinir bozucu olurdu.Buna emindim.

"Şu acayip karşılaşmaları bırakmalısın." Dediğimde gülümsemesi genişledi.

"Neden ? Benim çok hoşuma gidiyor." Göz devirip yanından geçtim ve yürümeye başladım.Hızlı olmayan adımlarla beni takip ederken konuştum.

"Yine ne istiyorsun ?"

"Senden ne isteyebilirim ki ? Benim herşeyim var." Dediğinde daha da hızlandım.Bu adam beni niye rahat bırakmıyordu ?

"O zaman niye peşimden geliyorsun ? İşsiz misin ?" Samimiyetten uzak bir kahkaha atıp konuştu.

"Benim işim bu.Diğerlerinin moralini bozup mutlu olmak.Bu yüzden buradayım." Dediğinde bir anda arkamı dönerek durmasını sağladım.
Eğer reflexleri iyi olmasaydı çarpışmamız göz ardı edilemezdi.
Zaten aramızda santimler vardı.
Kafamı hafifçe kaldırarak yüzüne baktım.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin