"Seni öldürmeden öldürürüm."
Kalbim korkudan hızla atarken, Pars'ın kolları beni iki taraftan kafeslemişti ve kaçmamı engellenmişti.
"Kalbinin sesini duyuyorum." Dedi ürkütücü bir tonlama ile.Nefesi yüzüme yayıldı.Doğru söylüyor olamazdı.Bir korkutmacadan fazlası değildi yaptığı.
"Minnak kalbin bu kadar hızlı atmaya dayanamaz ama değil mi ?" Dedi alaycı bir tını ile.
"Senden korkmuyorum pislik herif." Dediğimde iğrenç alaycı gülüşünü duydum.Korkunç bir gülüşü vardı.
Hem ürpertiyor hem korkutuyor hem de sinirlendiriyordu."Korkmanı istemiyorum zaten.
Çünkü bu çok basit bir istek.Şu an deli gibi korktuğunu biliyorum.Benim istediğim şey, acı çekmen." Dediğinde karnıma saplanan derin acı ile çığlık attım.Ancak o ağzımı kapatarak sesimin boğuklaşmasını sağladı."Sessiz ol Hafsa.Felix'in tekrar uyanıp buraya gelmeye çalışmasını ve Uraz'ın sinirlenip onu gebertmesini istemeyiz, değil mi ?" Diyerek tehtid savurduğunda gözlerimden süzülen yaşlar yanaklarımı yaladı ve boynuma doğru yol aldı.
"Önce sıcak bir his.Sanki kanın kaynıyormuş gibi.Sonra metalin gerçek yüzü.Soğuğun tüm hücrelerine yayılışı." Diyerek yüzüme üfledi.
"Yaşadığını hissediyorsun." Diyerek güldüğünde bir anda bütün acı kesildi.
"İkincisi için hazır olduğunda söyle."
Dedi derin derin soluklar alıp verirken.Bu nasıl bir şeydi böyle ?
O acı, o kadar kuvvetli bir acı nasıl bir anda kaybolmuştu ? Buna imkan yoktu."Seni aşağılık adi piç kurusu." Diye fısıldadığımda bu sefer aynı acıyı göğsümde hissettim.Çığlık atmamak için dişlerimi kırarcasına birbirine bastırdım.Ama dudaklarım arasından boğuk bir iniltinin kaçmasına engel olamadım.Sanki birisi çivili bir sopayı göğsüme sokmuştu ve çeviriyordu.
Hatta bu az kalırdı.Elimle elini bularak onu itmeye çalıştım ancak böyle bir durumda gücüm sıfırında altındaydı."Bu yaptığının bedelsiz mi kalacağını sanıyorsun alçak herif ?" Diye inledim dişlerim arasından.Acı çekildi.Derin nefesler...
"Aklın karıştı herhalde acıdan.Şu an bedel ödeyen sensin küçük arıza.
Güzel, kaslı karnıma bir hançer soktuğunu ne çabuk unuttun ?" Dediğinde sinir ve alayla güldüm."Keşke o hançeri karnına değil, kalbine soksaydım.Hiç olmazsa dünya bir piç kurusundan kurtulurdu." Dediğim anda kasıklarımda hissettiğim amansız acı ile tırnaklarımı kapıya geçirerek dudaklarımı birbirine bastırdım ve çığlıklarımı yuttum.
"Efendim ? Az önce bir şey mi diyordun ?" Alaylı sesine karşılık yanıtsız kaldım.Tek yapabildiğim şey acı ile kıvranıp ağlamaktı.Ve tabii rahat acı da çekemiyordum.Çünkü beni Felix uyanırsa onu öldürmek ile tehtid etmişti.
Ağrı 3. kez aniden kesildiğinde terden enseme yapışan saçlarımı kenarı itmek istedim.Ancak önceliğim ışığı açmaktı.Tabii buna gücüm olursa.
"Biliyor musun ? Bu şey ile temasın bir kaç saniye daha uzasa bayılırsın.
Ama, ben bilerek buna izin vermiyorum.Yoksa nasıl acı çekesin ?"
Dediğinde yüzüne tükürmek istedim.
Ah, şu ışığı bir açalabilseydim !"Şu an ilk defa birini öldürmediğim için pişmanlık duyuyorum.Beni bıraktığında gebermen için elimden ne geliyorsa yapacağım !" Tekrar alaycı bir gülüş.
Omuzlarımdan tutularak ters çevrildiğimde yüzüm kapıya yaslandı.
Ve o derin,amansız acı omur iliğimde baş gösterdi."Hiç uslanmayacaksın değil mi ?" Dediğinde kaşlarım çatıldı ve yutkunarak dudaklarımı ısırmaya devam ettim.Ağzıma kanın metalik iğrenç tadı geldiğinde bir kez daha hıçkırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...