"Kendini de beni de kandırma daha fazla. "
Saç diplerimden bel sokumuma kadar ilerleyen soğuk teri hissettim.
Dudaklarımı araladım ancak diyecek bir şey bulamamam ile kapattım.
Hatırladığını biliyorum diyordu.
Nasıl bilebilirdi ki ? Fark etmeden yanlış bir şey mi yapmıştım ?"Ne diyorsun sen ?" Dedim düz tutmaya çalıştığım-ancak tamamen başarısız olduğum- sesim ile.Soğuk deri eldivenini ensemde hissettim.
"Bunu sen daha iyi biliyorsun." Dedi hızlanan kalbimin yerinden çıkmasına neden olacak bir ses tonu ile.Bunu biliyor muydu ? Üzerimde bıraktığı etkinin farkında mıydı ?
Eğer farkında olsaydı daha fazla konuşmazdı.Çünkü nefesimin kesileceğini biliyor olurdu."Bilmiyorum." Dedim ve ekledim.
"Hatırlamıyorum da." Gülüşe benzer kısa ve alaycı sesini işittim.Bana nasıl bir oyun oynuyordu ? Hatırladığımı gerçekten biliyor muydu ? Yoksa şüphe etmişti ve beni mi yokluyordu ?
Anlamak zordu.Yüzünü görsem daha kolay olabilirdi.Ama sadece dokunuşlarını hissediyor ve sesini işitiyordum."Yapma Hafsa." Dedi erkeksi sesi ile.
"Kendini de beni de kandırma daha fazla.Eğer hatırlamıyor olsaydın şu an deli gibi çırpınıp kollarımdan çıkmak ister ve sapık diye bağırırdın." Dedi.
Bütün kanımın yüzüme toplandığını hissettim.Yalan söylemiyordu.Emindi.
Biliyordu.Ve söyledikleri doğrultusunda da şüphesi varsa bile yok olmuştu.Onu aksine inandıramazdım."Peki, ne istiyorsun ?" Dedim artık rol olmadan.
"Şu an istediğim tek bir şey var." Dedi duraksayarak.
"Seni öpmek." Dedi bütün hücrelerimin nakavt olmasını sağlayarak.Titrek bir nefes aldım ve kararlılıkla konuştum.
"Ne duruyorsun o zaman ?" Dedim hemen ardından yutkunarak.
"Öp beni." Cümlemi bitirir bitirmez sıcak ve ıslak dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissettim.
Gözlerim istemsizce kapanırken ensemdeki elini sıkılaştırıp beni kendine bastırdı.Dudaklarım aralanırken dilini içime itti ve vücudumun titremesine yol açtı.
Ellerim yumuşak saçlarına tırmandı.Diğer elini belime yerleştirip vücudumu vücudu ve duvar arasında tamamen hapis etti.Kaçacak yerim yoktu.Kıpırdayacak yerimin olmadığı gibi...
İpeksi saçları parmaklarım arasından kayıp giderken,dudakları dudaklarımı acı ve zevkin verdiği tat ile tatmin ediyordu.Tutkuluydu, istekliydi ve vahşiydi.
Benden önce dudaklarının başka bir kadına değmesini düşündüğümde kaşlarım çatıldı.Beni öylesine etkisi altına almıştı ki, yaptığı her şeyi unutup anın büyüsüne kapılmıştım.
Bir anda içimde yeşeren öfke ile ellerimi omuzlarına yerleştirerek onu ittim.Ancak onun karşısında gücüm, aslanın karşısında ceylanın gücüne eş değerdi.Kıpırdamadı bile.Dudaklarımı onunkilerden zorlukla ayırdığımda ciğerlerim oksijeni açlıkla kucakladı.Bir kaç saniye boyunca ikimizden nefes sesleri boyunca hiç bir şey duyulmadı.
"Beni asıl kandıran sensin." Dedim sonunda.Bağırmak istedim ama sesim kısık çıkmıştı.
"Sana aşık olduğumu da biliyordun." Dedim yüz yüze olmamamızdan istifade ederek.
"O kadınla yattın ! Oysa ben o gün gururumu çiğneyip sana gelmiştim." Dedim ağlamaklı bir sesle.Kendimden nefret ediyordum.Onu öptüğüm için dudaklarımı koparıp atmak istiyordum.
"Kimseyle olduğum yok Hafsa." Dedi sakin bir şekilde.Hala çok yakındık.
Teninin kokusu burnuma doluyordu."Yalan söylüyorsun, sizi gördüm." Dedim kaşlarımı çatarak.Kurduğum cümleye tersti düşüncelerim.O haklı olsun istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...