Yekta, arabayı durdurdu.Hafsa Edim'in zihindeki bağlantıdan nerede olduklarını bulması 4 saatini almıştı.
Ardından Davis'e uçak bileti almışlar ve hiç vakit kaybetmeden kiraladıkları bir araba ile de kraliyetin topraklarına girmişlerdi.
Şuan içinde bulundukları araba ise tam olarak iblisler krallığının önünde duruyordu.Hafsa başını kocasına çevirdi.Yekta'da aynı şekilde Hafsa'ya baktı.Kadının gözlerinin altında çizgiler oluşmuş yüzü solgundu.Sürekli ağladığı için gözleri şişmişti.Kısa saçları dağınıkça omuzlarına dökülüyordu.Derin bir nefes çekti içine ve konuştu.
"Kızımızı alacağız." Dedi.Evet alacaklardı, ama nasıl ? Yekta saatine baktı.
09:02
"Gitmemiz gerekiyor.Hadi." Dedi ve emniyet kemerini çıkarmak için elini kemere attı ki Hafsa elini kocasının koluna koyup onu durdurdu.
"Tek başıma gideceğim." Dedi. İçeriden sağ çıkıp çıkamayacğını bilmiyordu.Aragorn ondan ne isteyecekti, neyin karşılığında ona kızını verecekti bilmiyordu.Bu yüzden zarar görecek olan kendisi olsun istiyordu.Yekta gelmemeliydi.
"Ne dediğinin farkında mısın sen ?" Dedi kızgınnca Yekta.Hafsa araladığı dudaklarını birbirine bastırıp yutkundu ve kafasını salladı.
"Evet.Gelmemeni istiyorum." Dediğinde Yekta alayla güldü ve kemeri açmak için hamle yaparak konuştu.
"Alay etmenin sırası değil Hafsa." Dedi.Tam bu sırada Hafsa'nın gözleri koyulaştı ve Yekta'nın elini daha sıkı tuttu.Yekta Hafsa'nın gözlerinin içine bakarken tedirgin oldu.Bir dakika, ne yapacağını anlamıştı.
"Ben gelene kadar asla arabadan çıkmayacaksın.Bir tehtid ile karşılaşırsan, bizi bir kez olsun düşünmeden arabayı çalıştırıp buradan uzaklaşacaksın." Dediğinde Yekta kabul etmek istemezcesine kafasını iki yana salladı.
"Hayır, hayır, o lanet olasıca şeyi geri al !" Dedi bağırarak.Hafsa dikkatle yüzüne baktı kocasının.Çıldırmış gibiydi.Çünkü az önce onu tamamen engellemişti.
"Üzgünüm, ikimizden biri yaşamalı." Dedi fısıldar şekilde.Yekta tüm öfkesiyle bağırdı.
"Hafsa sana şunu geri al dedim ! Seninle gelmem lazım !" Diye bağırdığında Hafsa elini kocasının dudaklarına götürüp susturdu.
"Sakin ol." Dedi.Yekta Hafsa'nın zihninden kendi zihnine geçen uyarıya anında uyarken kadın yavaşça yutkundu.Elini kocasının yanağına koyarak okşadı ve konuştu.
"Seni seviyorum." Diyerek eğilip dudaklarına uzun ve anlamlı bir öpücük bıraktı.Yekta sakinliğini korurken Hafsa ondan ayrıldı ve son kez konuştu.
"Bize her ne olursa olsun, kendin için bir tehtid sezersen buradan hemen gideceksin ve asla tek başına gelmeyeceksin." Diyerek gözlerini gözlerinden ayırdı ve emniyet kemerini açıp hızla arabadan indi.
***
Genç kadın emin ve sarsılmaz adımlarla büyük kraliyetin koridorlarında yürüdü.Önden yürüyüp ona refakat eden kadını takip ediyor ve karşılaştığında Pars'ı öldürüp bebeğini alarak bu lanet yeri terk etmek istiyordu.Tek arzusu buydu.Aklının ucundan binlerce kötü ihtimal geçiyor ancak hepsini bir şekilde def ederek bebeğine kavuşacağı anı düşünüp sakin kalmayı başarıyordu.Önündeki kadın büyük kapının önünde durup Hafsa'ya döndüğünde konuşmayı ihmal etmedi.
"Efendi Aragorn, sizi içeride bekliyor." Diyerek kapıyı iki kez tıklatarak geri çekildi ve ardından arkasını dönerek uzaklaştı.Hafsa ise kapıları ardına kadar açıp gözleriyle içeriyi taradı.Burası hayatında görüp görebileceği en büyük yatak odasıydı.
Duvarlarda vahşet içerikli tablolar, yerlerde kırmızı halılar ve fazlaca ayna vardı.Oldukça gösterişliydi.Bu tamda Pars'a göreydi.Tüm bunların hiçbiri Hafsa'nın ilgisini çekmemişti.
Onun aradığı tek bir şey vardı.
Bebeği.Kafasını sağa çevirince bir beşik gördü.Kalbi anında hızlanırken nefesini tutup koştu.Beşiğin yanına vardığında içinin boş olduğunu görmesi ile heyecanla atan kalbine bir kazık sokulmuş gibi hissetti.Henüz bir kez olsun sarılamadığı bebeği yoktu.
Dişleri birbirine kenetlenirken bir ses duydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...