Bölüm 92 (Her şeyi berbat etmek)

33 2 0
                                    

"Buradaki herkesin kanını dökerim, buna siz de dahil."

"Benimle dalga mı geçiyorsunuz ?" Pars'ın son derece sakin ses tonu tehlikeyi çağırıyordu.Ve ben bunu çok iyi biliyordum.

"Hafsa'yı bize ver." Diyen Asenat bir adım öne çıkmıştı ve gözlerinden taşan öfke ile Pars'a bakıyordu.
Buna ne cevap vereceğini bildiğim halde Pars'a baktığımda güldü.

"Buradaki herkesin kanını dökerim, buna siz de dahil."

"Yap bakalım.Tabi bunu yaparsan Hafsa hakkında ne düşünür onu da göz önünde bulundur." Gözlerim Asenat'a çevrildi.Bu kız çok zekiydi.
Bu yüzünden bile anlaşılıyordu.

"Bırak onlar ile konuşayım." Dediğimde bana baktı.Sarı gözleri normalleri korkutuyor beni ise endişelendiriyordu.

"Seni bu zamana kadar kimseyi sevmediğim kadar sevdim ve her şeyden korudum.Bir karşılık beklemeden, ama sen bana ihanet ediyorsun." Dedikleri içime oturmuştu.Bunları çok içten söylüyordu.

"Seni yalancı adi herif ! Onu böyle mi kandırıyorsun ?!" Bir kaç metre uzağından bağıran kişi Felix'ti.O da tıpkı kardeşi gibi öfkeliydi.Aslında hepsi öyleydi.Burada çok zor bir durumda kalıyordum.İki taraftan biri çok iyi rol yapıyordu ve bunu anlamak çok zordu.

"Gerçekten beni çiğneyip onlarla gidecek misin ?" Sanki benimle konuşurken tüm öfkesi kayboluyordu.
Tam konuşacağım sırada arka taraftan bir ses geldi.

"Şimdi de acındırma numaraları mı ?
Cidden bu kadar düştün mü Pars ?"
Bunu diyen Kamran'dı.

"Eğer istiyorsan tamam.Git onlarla.
Ve anlattıkları yalanlara inan.
Ya da sana zihin yoluyla gösterdikleri ama tek bir ânı bile gerçek olmayan sana yutturacaklarını sandıkları ancak bir büyü olduğunu düşüneceğini göz ardı edeceğini düşündükleri şeylere." Diyerek sustu ve bana doğru bir adım atarak gözlerime baktı.

"İstediğini yapmakta özgürsün.
Ama şunu bil ki, onların seni kandırdıklarını öğrendiğin anda büyük bir pişmanlık ile bana dönmek isteyeceksin.İşte o zaman ben orada olmayacağım." Kaşlarım çatıldığında önümden çekildi.

"Hamleni yap.Sıra senin." Dediğinde gözlerim yavaşça herkesin üzerinde gezindi.Kamran,Asenat,Felix,Sadra ve Edim.En son durakları Pars olduğunda konuştum.

"Beni ne kadar zor bir durumda bıraktığının farkın değil misin ? Benim açımdan bakamaz mısın ?" İkna edici bir tonlama ile konuşuyordum ancak bu hiç bir işe yarıyor gibi durmuyordu.Bakışlarında zerre bir merhamet zerre bir acıma yoktu.Onun istediği olmadığı müddetçe de böyle bakmaya devam edeceğini biliyordum.

"Seni çok seviyorum Hafsa. Kendimden bile çok ki konu kendimi sevmekten açılırsa bu kıyamete kadar konuşulabilir.Ama sana duyduğum güven ve sadakat, senin bana duyduğun sadakat ve inanç ile örtüşmezse, o zaman sana karşı hissettiğim tüm sevgiye rağmen arkama bile bakmadan giderim.
Gerekirse kalbimi kendi ellerim ile söker ve giderim.Bu kadar açık konuşuyorum seninle." Kararsızlıkla derin bir nefes aldım.Eğer ona arkamı dönersem ve gerçekten de dediği gibi olursa pişmanlıktan kavrulurdum ve kendi sonumu kendim yazardım.
Ama ona arkamı dönmezsem ve dediği gibi yaşamaya devam edersem
kafamda hep soru işaretleri ile gezerdim.Hangisini yapmak mantıklı olurdu bilmiyordum.Şu an bir karar vermektense yürüyerek dünyayı dolaşmak kulağa daha iyi geliyordu.
Ben hala cevapsız kalmaya devam ederken Asenat'ın yanında duran ve Edim olduğunu Pars'ın anlatımı ile bildiğim kişi konuştu.

"Bu kadar oyun yeter.Hafsa bizimle geliyor." Der demez ben daha ne olduğunu anlamadan Pars'ın sırtına bir hançer saplandı.Bunu Edim yapmıştı.Pars acı ile kısılan gözleri ile eğilirken ona bir şey olacak korkusu ve endişesi ile omuzlarından tutarak destek çıktım.

Gölge Avcıları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin