"Aragorn Douglas'ı mı diyorsun ?"
"O efsaneye inanacak kadar aklımı kaçırmadım ben."
Ilık bir duşun ardından sabahlıklarımı giyip mutfakta kahvaltı hazırlamaya başladım.Yekta ekmek almaya gideceğini söyleyip evden çıkmıştı ve yaklaşık yarım saattir geri gelmemişti.Sabah saatin 9'uydu.
Her şeyi hazırladıktan sonra kendimi koltuğa bırakıp gözlerimi kapattım.
Yorgundum.Ve hep te yorulacaktım.
Artık evli bir kadındım ve sorumluluklarım günden güne artacaktı.Bunun farkındaydım.
Derin bir nefes alarak annemi düşündüm.Benim bu günlere geldiğimi görmesini isterdim.Eminim mutlu olurdu.Duyduğum ses ile kapalı olan gözlerimi aralayıp etrafa bakındım.
Telefonum çalıyordu.Ayağa kalkarak yatak odasına doğru ilerlemeye başladım.Daha bir kaç saat önce toparladığım yatağın üzerine dizlerim üstünde çıkarak yatağın hemen yanında duran telefonumu alıp ekrana baktım.Yekta'ydı.Hemen açarak kulağıma dayadım."Efendim Yekta ?"
"Geri dönüş yolundayım.Haber vermek için aradım." Dediğinde gülümseyerek yataktan indim ve mutfağa doğru ilerlemeye başladım.
"Ben de merak etmiştim.Bir ekmek almak nasıl bu kadar uzun sürdü anlamıyorum."
"Buradaki bakkalda ekmek kalmamış.
Ben de fırına gitmek zorunda kaldım.
İstanbul çok karışık bir şehir.Yollar birbirine çok benziyor." Gülerek kendime bir sandalye çektim ve oturdum."Neyse, sen ne yapıyorsun ?" Dedi konuyu kapatarak.
"Sen gidince evi toparladım.Kahvaltı hazırladım.Şu an seni bekliyorum."
Gülüşünü işittim."Ne hamaratmışsın sen öyle ?" Dedi alaylı bir şekilde.
"Sana benzemediğim belli.Daha ekmek almakta zorluk çekiyorsun." Konuşmamın ardından ses kesildi.
"Şaka yapıyorum Yekta." Dedim konuşmasını isteyerek.Bozulmuş olamazdı değil mi ? Yok canım, o bu kadarcık şeyden neden bozulsun ki ?
"Hafsa" dedi durgun bir şekilde.
Bir an sesi değişmişti."Kapatmam gerek." Dediğinde kulağıma sesler geldi.Sanırım el frenini çekmişti.Az sonra kapının çarpma sedi geldi kulağıma.
"Neler oluyor Yekta ? Sen iyi misin ?" Diye sordum endişe ile.Bir anda ne olmuş olabilirdi ki ?
"Ben iyiyim merak etme.Ama şimdi kapatmam gerekiyor." Dedi ve benim tek bir sözcük daha konuşmama izin vermeden telefonu yüzüme kapattı.
Kaşlarım çatılarak gözlerimi parlayan ekrana diktim.Umarım dediği gibidir ve iyidir.***
Onu bir kaç defa çaldırmama rağmen hiç birine yanıt vermemişti ve ben ondan bir saattir haber alamamıştım.
Her ne ise önemli bir şey olmuştu ve aramalarıma cevap vermiyordu.
Derin bir nefes alarak kafamı koltuk başlığına yasladım.Tam bu sırada zil çaldı.Hızlıca yerimden kalkarak kapıya ulaştım ve hemen açtım.
Gördüğüm görüntü ise şok ediciydi.Yekta, kollarında karnı kan içinde olan baygın bir kadınla içeri giriyordu.Ne olduğunu kavradığımda kenara çekilerek içeri girmesine izin verdim ve kapıyı kapatıp peşlerinden gittim.
"Onu nereye bırakayım ?" Dediğinde etrafıma bakındım.
"Koltuğa bırakabilirsin.Bekle, açayım." Diyerek hızlıca koltuğun yanına ilerledim ve koltuğu açarak büyütmüş oldum.Yekta kollarındaki kadını koltuğa bırakırken kafasının altına minder koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...