"Bana güvenebilirsin.Söz veriyorum. "
Gözlerimi açtığımda her yer bulanıktı.
Bir sürü ses birbirine karışmıştı ve ben ayırt etmekte güçlük çekiyordum."Bakın, uyanıyor." Son cümle bu olmuştu.Sesler kesilmişti.Yavaş yavaş yerine gelen bilincim ile herşey yerli yerine oturmaya başlamıştı.Hastane odası gibi bir yerdeydim.Ancak burası daha küçüktü.Şey gibiydi, revir gibi.
Etrafa bakındım.Tam bu sırada ince bir ses duydum."Hafsa, iyi misin ?" Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim.Kül rengi saçları olan ve tahminimce benden bir kaç yaş büyük olan bir kız söylemişti bunu.
"Neler olduğunu hatırlıyor musun ?
Pars kafanı çarptığını söyledi." Tıpkı az önce benimle konuşan kız gibi beyaza yakın saçları olan erkek, kurduğu cümlede çok cana yakın davranmıştı.Söyledikleri üzere elim başıma gitti."Dokunma, az önce sardılar." Ses benimle konuşan kızın yanında duran gözleri kahverengiye çalan kişiye aitti.Kimdi bunlar ?
"Bir şey söylemeyecek misin ?" Bu sefer saçları da tıpkı gözleri gibi siyah olan erkek konuşmuştu.
"Ben, sizi tanımıyorum." Dedim sakin kalmaya çalışarak.Hepsi birbirine şaşkın bakışlar attı.Bunu hissedebilmiştim.Ben de en az onlar kadar şaşkındım.
"Nasıl ya ? Şaka falan mı yapıyorsun ?" Konuşan kül rengi saçlara sahip kızdı.
"Neden şaka yapayım ki ?" Beyaza çeken saçları olan çocuk bana yaklaşarak konuştu.
"Bir dakika bir dakika, yani şimdi sen bizi ciddi ciddi hatırlamıyorsun ?" Dediğinde Kafamı salladım.
"Hayır." Hepsine bakmaya devam ettim.Benimle konuşurlarken yakın davranıyorlardı.Acaba arkadaşlarım mıydı ? Öyle olsaydı neden hatırlamıyor olurdum ki ?
"Hafızanı mı kaybettin ?" Duyduğum ses ile gözlerim siyah saçlı erkeğe çevrildi.Bunlar her kimse ya da ben neredeysem buradan kurtulmak istiyordum.Ayağa kalktım.Buradan gitmek istiyordum.Ancak buna engel olan şey, önümde duran kızdı.
"Nereye gidiyorsun Hafsa ?" Dediğinde çatılı kaşlarım ile konuştum.
"Seni tanımıyorum, hiçbirinizi hatırlamıyorum.Aynı şekilde neden burada olduğumu da.Bu yüzden buradan gitmek istiyorum.Çekilir misin ?" Bana olan bakışları arkada duranlara kaydı.Sonra tekrar bana baktı.Omuzumdan tutarak konuştu.
"Bak, sen kafanı çarptın ve anladığımız kadarı ile de şuan hafızan yerinde değil.Biz senin arkadaşlarınız.Ve burası da senin evin.Yani buradan gidecek başka yerin yok." Söyledikleri kaşlarımın çatılmasına sebebiyet verirken elini omzumdan çekmesi için bir adım geriledim.
"Ben gitmek istiyorum." Dedim düz bir ifade ile ve yanından geçtiğim sırada bu sefer kolumdan tutarak durdurdu beni.
"Ama gidemezsin." Sinir ile gözlerine bakarken daha önce duymadığım bir ses duydum.
"Evet gidebilir." Sesin sahibi beni tutan kızın arkasından bize doğru gelmekte olan sarı saçlı ve mavi gözlü bir adamdı.Kız o tarafa dönerken kolumu da kurtarmış oldum.
"Ne oluyor burada ?" Konuşan yine aynı adamdı.
"Bu seni ilgilendirmez." Kaşları çatıldı.
"Ne demek ilgilendirmez ?" Bakışlarım ikisi arkasında mekik dokurken arkadan ses geldi.
"O hafızasını kaybetti." Söyleyen beyaz saçlı çocuktu.Az önce yanımıza gelen kişi buna şaşırmış gibiydi.
Ancak onun bu bakışları kısa sürdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge Avcıları
FantasyHer şey annesinin ölümü ile başlar. Hafsa, Gölge Avcısı olduğunu yeni öğrenip tanışığı olmadığı hayata uyum sağlamaya çalırken kaderin ona getireceği şeylerin hiçbirini bilemezdi. Aşk, tutku, yaşam ve ölüm... Hepsini tattıktan sonra öğrendi. "Her s...